Selâhaddin Çakırgil
Âsumânımızdan kayıp giden iki yıldız..
Geçen hafta içinde âsumânımızdan bir yıldız daha kaydı, ‘şehidler kervanı’na bir yiğit hanım kızımız daha katıldı, Gazze’den..
Onu tanımasam da, onun âsumânımızdan kayıp gitmesi karşısında da hüzünlendim.. Sanki dünyamız biraz daha kararmış gibi oldu.. Elbette yeni yıldızların doğması da sunnetullah’ın gereği..
***
İnsanların ortak özelliğidir, sevdiklerinin dünyadan ayrılması karşısında üzülürler, ağlarlar. Her ne kadar ‘Mesnevî’ müellifi Celâleddin Rûmî, ölüm gecesinin ‘Şeb-i Arus/ Düğün ve Vuslat Gecesi’olarak anılmasını istiyor ve, ‘Öldüğüm gün, benim ‘firâk /ayrılık‘ değil, visâl ve mülâkat (kavuşma ve görüşme) vaktimdir.
Tâbutum götürülürken, bende ‘Bu dünya derdi, gamı var, dünyadan ayrıldığına üzülüyorum’sanma.
Sakın, benim için ağlama, “Yazık oldu! Yazık oldu!” deme.. Eğer nefse uyup şeytanın tuzağına düşersen, işte o zaman hayıflanmanın sırasıdır.’ diyorsa da, sevdiklerinin ölümü karşısında neş’elenen yoktur.
Mehmed Âkifde, ölüm karşısında, ‘Ağlamak fayda verseydi, babam kalkardı..’ diyordu bir mısraında…
O halde, giden sevdiklerimizin geri dönmeyeceğini bildiğimiz halde, onların hizmetlerinden, örnekliklerinden mahrum kaldığımız için ağlarız. Ve, gönlümüz ister ki, âsumânımız hep bu gibi parlak yıldızlarla dolsun..
***
Filistin’de sionist haydutlar çetesi İsrail rejiminin zulmüne karşı, son birkaç yıldır, yaralıların yardımına fedakârca koşan ve henüz 21 yaşındaki gönüllü hemşire Rezzân Neccâr Gazze’de, aynı haydutlar çetesinin kurşunuyla dünyaya vedâ etti.
Kapitalist emperyalizmin güçlü duyuru kulelerinden Amerikan Time dergisi bu kahraman kızımızın, kızkardeşimizin şehadetini, ‘Gazze’de şiddetin kurbanı’ diye verdi, o kadar. Kendi dünyalarından birisi olsaydı, bütün dünyayı ağlatacak şekilde davranmazlar mıydı?
Ama, bu insanlık âbidesine sıkılan kurşunun, hangi kaatillerin namlularından çıktığını yazmaya cesaret edemedi. Çünkü, B. Amerika’nın 320 milyonluk nüfusu içinde Yahudiler yüzde 2-3 kadar.. Ama, medya kuruluşlarında çalışanların yüzde 25-30’u Yahudi.. Ve medya kuruluşlarındaki sermaye payının yüzde 60’ı da onların elinde.. Böyle olunca, bu medya organları, sionist’lerin cinayetlerini örtmek için ellerinden geleni niye yapmasınlar.
(Şair Ali Emre, şehidemiz Rezzân Neccar için, ‘Çeyizime Bir Kefen’ başlıklı bir ağıt yakmış ve Mehmet Ali Aslan da o ağıttan bir ezgi yapmış. .Ellerine-yüreklerine sağlık.. (Dinlemek isteyenler için, www.haksozhaber.net/Razan Neccar)
***
İkinci yıldız..
Avustralya- Sidney’li Ali Bannât isimli bir Müslüman.. 30’lu yaşlarda milyarder bir zengin genç iken.. Kansere yakalandığını öğrenince, bu hastalığı, "Allah'tan gelen bir hediye" olarak görmüş ve ‘Beni bunca mal değil, ancak amelim kurtarabilir" diyerek, ‘Dünyanın Her Yerindeki Müslümanlar (MATW)’ adlı bir vakıf kurup; bütün varını-yoğunu o vakfa bırakmış ve Afrika’nın, özellikle de halkının büyük ekseriyeti fakir olan Müslüman ülkelerinden Togo’da son iki yıl içinde hastahane, mescid, medrese ve diğer hayır kurumları yaptırmış ve nihayet Haziran başında da dünyaya gözlerini kapamış..
Hele de bu Ramazan günlerinde, hepimizi daha bir düşündürmesi gereken bir güzel gidiş, dünyadan..
Allah rahmet eyleye..
***
NOT:Dünkü yazının af’la ilgili bölümünde (Erdoğan, -haklı olarak-,‘Devlet, ancak kendisine karşı suç işleyenleri affedebilir; tecavüzcüleri, kaatilleri , şahıslara karşı işlenmiş olan suçları nasıl affeder?’ düşüncesindedir, özetle.. ) cümlesinin sonunu, ‘nasıl affedemez ‘ şeklinde yazmışım. Tabiatiyle, mânâ alt-üst olmuş, beyân-ı i’tizar ile düzeltiyorum.
stargazete