Abdurrahman Dilipak
Ayn Rad İslâmı(!)
Katolik İslamı mı, Ortodoks İslamı mı!. Aslında Protestan İslam’a geçersek bu işler düzelecek!!. Sonuçta “Herkesin İslam’ı kendine”!. Biri İslam’dan söz ediyorsa, soracaksın “Hangi İslam?” Hani şu “Hangi Kemalizm” der gibi. Türk İslamı, Arap İslamı, Sufi / Sünni İslam, say sayabildiğin kadar. “Muteber gazeteci” Nagihan Alçı hanımefendinin 3 Ocak 2016’da Milliyet’te yazdıklarına bakıyorum: “Cumhurbaşkanı ile çıktığımız Suudi Arabistan seyahati birçok bakımdan unutulmazdı. Temposu, manevi yoğunluğu, aramızdan birinin gözlerimizin önünde kayıp gitmesi, 28 derecelik bir sıcaktan buz gibi bembeyaz bir İstanbul’a inmek, simsiyah uzun mantolardan yılbaşının rengârenkliğine geçmek.” Ve bugün Habertürk’de yazan Alçı o rengarenk dünyasından seslenerek, “Ayn Rad İslamı”ndan söz ediyor ve “Ayn Rand tarikatını güçlendirmemiz gerekir” diyor. Aslında FG’ye fırsat verseydik, 15 Temmuz’da sokağa çıkmasaydık zaten Aynd Rad İslamı iktidar olacaktı. Bakın bu Ayn Rad İslamı’na CHP de karşı çıkmazdı. Kemalistler de severdi bu İslam’ı.
Tabii “Ayn Rad İslamı”na geçiş için önce “eskiyi unut”manız, “yeni yol/yeni normal”i tutmanız gerek. O “eski normal” döneme ait “Din, ahlak, tarih ve gelenek”ten yakanızı kurtaracak “Birey” olacaksınız. Bu “Yeni İslam” da “Bencillik” erdemdir. “Liberalizm, Rasyonalizm, Pragmatizm, Determinizm ve Kapitalizm” yeni dinin Amentü’südür adeta. Bu yoldan giderek, Serbest piyasa ekonomisi ile varacağınız yer “kişisel ve kolektif çıkar” olacaktır. “BİREYin en yüksek ahlaki hedefi” bu tarikatta “bireysel refah, mutluluk ve haz” olacaktır.. ABD’de Ayn Rand devletten mali destek alan bir enstitüsü var. FG olmazsa Ayn Rad veririz, o da olmazsa Montessori ile idare edersiniz. NLP’nin suyunu çıkardık zaten, sağlık, mutluluk için yeryüzünde bir cennet hayali ile bu dünyada Nirvanaya ulaşabilirsiniz.
Euro İslam isterseniz, size FRANKOFON İSLAM da verebiliriz. Artık siz karar verin EURO İSLAM mı, AMERİKANO İSLAM mı? Rothschild soslu mu olsun, Rockefeller soslu mu? Ya da Bill Gates, üstü Elon Musk bir SCIENTOLOGIC ISLAM nasıl olur, yeni, çağdaş, bilimsel!
Ben “Türk İslamı”na da karşıyım, “Arap İslamı”na da, “Fars İslamı”na da. İnanıyorum ki, tek bir İslam vardır ve o da “Allah’ın seçtiği din”dir. Hz. Adem’le başlar, Hz. Muhammed ile son bulur. O’nun çerçevesini, Allah ve O’nun elçisi ve O’nun kitabı belirler. Kim ki ona herhangi bir şey ekler ya da ondan herhangi bir şey çıkarırsa, kişi eklediği ya da çıkardığı ile baş başa kalır ve “din” aradan çekilir.
Şimdi Macron kalkmış Müslümanlara din biçiyor. Hz. İsa’nın elçi olarak getirdiği kitaba yaptıklarını bize de yapmayı hayal ediyorlar.
ABD’de Biden, ne oldu ise birden bire, bize Ayasofya’yı tekrar müze yapma öğüdü verme gereği duydu! Macron “dinde reform”dan söz ediyor. İyi saatte olsunlar iş başında anlaşılan.
Mevlevilik, Bektaşilik, Nakşi, Kadiri geçin bunları. Bunlar tarihte kaldı. Yeni Normal dünyaya geçerken bunları RESET’lemek gerek. Kökünü kazıyacaksın bunların, İstanbul Sözleşmesinde buyurulduğu gibi. Yeni Normal dönemin “Yeni Din”ine uygun yeni tarikatlar, yeni mezhepler gerek. “Yerli ve Milli” imiş boşverin bunları(!), dünya global bir köye döndü. Biz hepimiz “Gender” diye tanımlanıyoruz artık devletlerimiz tarafından, cinsiyetimiz bile yeniden tanımlanıyor. Karar verin, Amerikano mu olsun, Euro mu, ucuz olsun derseniz, “Made in China” Asyatik tarikatlarımız de var!
Macron bu konuyu ilk kez dile getirmiyor. 2019 ortalarında Başbakan Edouard Philippe reform paketi içinde ülkedeki İslam’ın da yeniden ele alacaklarını açıklamıştı. Philippe, “Fransa’da İslam, burada yetişmiş ve Fransızca konuşan imamlar yetiştirmelidir. Çok sayıda imam ve müezzinin yabancı ülkelerden maaş aldığı şimdiki sistem son bulmalıdır” derken Macron daha da ileri giderek Frankofon bir İslam’dan söz ediyordu. Fransızca konuşan ülkeler için yeni bir model geliştireceklerini söylüyordu. Madem Türk İslam, Arap İslam oluyor, niye Fransız İslam, Euro İslam olmasın. Mesela FETÖ bir “Amerikano İslam” projesi değil mi idi.
Macron 15 Şubat 2018’de de Fransa’da İslami kurumları ve bunların devlet ve toplumla ilişkilerini yeniden yapılandıracak bir reform çalışması başlattığını ve bu reformu yılın ilk çeyreğinde getirmeyi hedeflediğini açıklıyordu. Macron ülkesindeki Müslümanlara, yabancı ülkelerden müdahale edilmesine son vermek, imamları Fransa’da eğitmek, Fransa İslam Konseyi CFCM’in yapısını radikal biçimde değiştirmek istediklerini söylüyordu.
Ancak şimdiden bu konuya itiraz sesleri yükselmeye başladı. CFCM’in Türk Başkanı Ahmet Oğraş, Fransa ve Avrupa’da “İslam ve Müslümanların imajının” kötü olduğunun farkında olduklarını, ancak bunu düzeltme görevinin de CFCM’e ve Müslüman halkın kendisine ait olduğunu söyledi. Oğraş değişiklik önerileri konusunda bir rapor hazırladıklarını ve bunu yaparken de bir anket aracılığıyla Fransa’da yaşayan 10 milyon Müslümanın da görüşünü almak istediklerini dile getirmişti..
O günlerde Amerika’nın sesinin bu konuyla ilgili olarak Müslüman toplum temsilcileriyle röportajlar yapması dikkat çekmişti. 13 Haziran geldiğinde, söz edilen reform yönünde bir ilerleme sağlanamamıştı. Ramazan ayındaki iftar davetine katılmayan Macron ‘Fransız İslamı’ reform planını ertelemek zorunda kalmıştı.
Bugüne geldiğimizde Macron “İslam krizde” diye bir açıklama yapınca Ankara’dan tepki gecikmedi.
Batıda İslamofobya biliyorsunuz, 1988’de Selman Rüşti’nin “Şeytan ayetleri” ile başlamıştı. Fransa’da İslam karşıtlığı “Charlie Hebdo” saldırısı ile tavan yaptığında takvimler 7 Ocak 2015’i gösteriyordu. Sonuçta İslam’ı kişisel planda vicdanlara, toplumsal planda mabedlere hapsetmek istiyorlar. Dinin genel çerçevesini ise yasa ve yönetime bırakıp ekonomik, sosyal, siyasal hayattan tecrid etmek istiyorlar. Bu çabaları da “laiklik” ile açıklıyorlar. Neyse, halimiz işte böyle. Batılılar için İslam, Müslümanlara bırakılamayacak kadar önemli bir konu. Selâm ve dua ile.