Abdurrahman Dilipak
Bir damla kan!
Churchil öyle diyordu: "Bir damla kan, bir damla petrol.."
Petrol, kanlı bir metadır.. Dün öyleydi, bugün de böyle..
Petrol üzerine yazdığım yazıyla ilgili bu işlerden anlayan biri aradı. Kaçakçılığın nasıl yapıldığını anlattı..
Bizimkilerin yaptığı, daha önce sokaktaki tombalacı, torbacı denilen köşe başlarında kaçak sigara satan adamlarla, sigara satan sokak çocukları ile mücadele anlaşılıyordu..
Bugün petrol istasyonlarını denetleyerek petrol kaçakçılığı ile mücadele ettiklerini söyleyenler aynı şeyi yapıyorlar..
Bu meseleyi çözerseniz, iç ve dış borç meselesi de biter..
Bunun için de kontrol etmeniz gereken nokta yüzlerce nokta değil..
Önce şunu bilelim; bu adamların hükümet, siyaset, idare içinde üst düzey bürokrat birileri ve işi nihai noktada sonlandıran biri yoksa, bu iş olmaz.
Bunların kim olduklarını sağır sultan bile biliyor..
O zaman!..
Haksızlıklar karşısında susanlar dilsiz şeytandırlar.
Kim ki zalimleri görmezden gelerek onlara yardım ederse, Allah onların başına musallat eder ve ateş onlara da dokunur..
Bakın petrol kaçakçılığı nasıl yapılıyormuş.. 100.000 ton petrol limana geliyor. Boşaltılıyor.. Tüm kayıtlar doğru tutuluyor.. Sonra gemi Türk karasularını terk edince bu kayıtlardan bir sıfır atılıyor. 100.000 ton bir an da 10.000 tona düşüyor. Resmi kaçağın % 10'una geriliyor..
Ya da 20.000 ton, oluyor 2.000 ton.
Hatta onun bile vergisini vermiyorlarmış.. Onun da bir kısmını boğazdan geçen gemilere fatura ediyorlarmış, böylece resmi girişten bile vergi vermiyorlar..
Faturalarda boğazdan geçen yabancı gemilerle ilgili kayıtlar incelense, bunların önemli bir kısmının fiktif olduğu görülecektir diyor bilgi veren kaynak..
Bu serseri ve çılgın para kazanılırken de, kayıt altına alınırken de hep sorunlu. Borsaya girip çıkıyor, nereye girip çıksa aynı sonuçlara sebep oluyor.. Rüşvet, tehdit, şantaj, Mafia ilişkileri. Çeteler böyle doğuyor.. Derin güçler aynı zamanda bu kaynaktan besleniyor..
Petrol kaçakçılığını önleyin, çetelerin nefesi % 70 kesilir..
Birilerinin holdingleri, Mediası, aslında kârlı bir yatırım olarak değil, bu kara pazarı makyajlamak, paralarını aklamak için çamaşırhane, kendilerine yönelecek tehditlere karşı kalkan gibi çalışıyor.. Ellerindeki gücü kullanarak siyaseti manüple etmeye çalışıyorlar..
Bu iş dün de böyleydi. Faaliyet dışı gelirleri asıl gelirlerinden önde idi. O zamanlar gümrük duvarlarının arkasına saklanıp tapon mallarını peşin para ile satıp, malı aylar sonra, sıra ile teslim ediyorlardı. O da yetmiyor, kamu bankalarından uzun vadeli, düşük faizli, fon kaynaklı kredi alıp, öteki kamu bankasından kısa vadeli yüksek faizli hazine bonosuna, repoya yatırıyorlardı. Derenin taşı ile derenin kuşunu avlıyorlardı.. Kamu ihalelerinden büyük vurgunlar yapıyorlardı.. Şimdi o yollar kapanınca bu defa uyuşturucu, silah, petrol kaçakçılığına yöneldiler..
Birileri savaş baltalarını çıkarttı geliyor.
Terör ve irtica yaygaraları bunların siyaset yapma biçimleri olarak öne çıkıyor..
Bakın, bu işler, devletin içinde, önemli ve etkin konumda adamlarınız yoksa olmaz.
Devlet bunlarla mücadele etmek istiyorsa, önce kendi içine baksın.. Yoksa başarılı olamaz.
Ve bugüne kadar hiçbir siyasi iktidar bu açıdan masum değildir.. Başkasının gözünde çöp aramadan önce birilerinin kendi gözlerindeki merteği çıkartmaları gerekir..
Bu çetenin her yerde, her kesimde adamı vardır. İsterse cami derneğinden adam bulur. İsterse kendi partisinden. Milliyetçisi de, sağcısı da, solcusu da, alevisi de sünnisi de aynı yapı içinde var.. Ilımlı görüneni de var, radikal takılanı da.. Şeyhi de var, Fahişesi de..
Media, Mafia, Sermaye, Siyaset, Bürokrasi ve STK'lar, içinde örgütlüler..
Piyasa üzerine korkunç baskıları var. Terör estiriyorlar..
İstihbaratçılar görmüyor mu bunu? Kaç tane istihbarat örgütü var!
Meclis soruşturmasına yansıyan bilgiler konusunda savcılar neden harekete geçmiyor?
Sendikalar niye susuyor?..
Media niye olayların üzerine gitmiyor?
MGK neden bu konuyu görüşmüyor?
Neden?..
Tayyip Erdoğan neyi bekliyor?..
Aslında bu ekonominin kara deliği sadece siyasetin ve toplumun başına bela değil, aynı zamanda bu sistem kendi evlatlarını da yiyor.. Sistem içinde yer alan insanların aile ilişkileri vahşi bir hâl alıyor. Kendileri de zaman içinde insanlıktan çıkıyorlar. Fuhuş, kumar, uyuşturucu, her şey var.. Zamanla bir ölüm makinasına dönüyorlar ve sonları hep aynı oluyor.. Bu çarkın durdurulması gerek.. Yoksa bu çılgın kara para, halkın ruh ve beden sağlığı için bir felâkete dönüşecek..
Eşzamanlı olarak kumar, uyuşturucu ve fuhuş mafiasının da durdurulması şart..
Bu arada biliyorsunuz ki; petrol istasyonlarında sigara içilmez.. Bilmem biliyor musunuz; ZEHİR ve ZIKKIM olan sigaradan günde 15 milyon paket tüketiyormuşuz! Son 10 yılda Türkiye'de 1 trilyon 224 milyar 100 milyon adet sigara üretilmiş. 1998 yılında 123 milyar adet olan yıllık sigara üretimi, 2007 yılında 125,9 milyar adete ulaşmış. 1998-2007 döneminde ülkede 1 trilyon 95 milyar 700 milyon adet sigara tüketilmiş.
Türk halkı, sigaraya her gün ortalama 45 milyon 205 bin YTL ödüyor. Sigara tüketiminin de olumsuz etkilediği sağlığımız için sadece devletin günlük harcaması 18,1 milyon YTL'yi aşıyor. Rakıyı, şarabı, birayı bir kenara bırakın, esrarı, uyuşturucusunu, hapını da... Sadece sigaranın maliyeti bu.. Bir günlük sigaraya verilen para, zekatınızı, fitrenizi, kurbanınızı ve sadakanızı verdiğiniz İHH'nın 1 yıllık bütçesinden daha fazla..
Efkârlanınca içersiniz, neşelenince içersiniz, boşta kalınca içersiniz, ne anlarsınız ki bu merette?
Mafiayı kudurtan da bu "tutku" belki.. Sağlığınız ve servetiniz Mafiaya armağan olsun! Öyle ya; günde 1 paket sigara, 20 yılda bir ev ediyor!.. Böyle bir toplum oldukça Mafialar ölmez!
Petrole ateşle yaklaşmayın.
Selam ve dua ile..
vakit
Bu yazı toplam 874 defa okunmuştur