Selâhaddin Çakırgil
‘Bir gece ansızın gidebiliriz’ mi?
Son iki gündür, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hem Atlantik Konseyi Zirvesi’nde, hem de TÜMSİAD isimli Sanayici ve İşadamları Derneği’nde yaptığı konuşmalar kenarından teğet geçilecek gibi değil.. Dünyayı bilgilendirici mahiyette..
Nitekim Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu da ‘harekât’ın yapılacağına dair bilgilendirmenin Amerika ve Rusya’ya önceden yapıldığını söylediğinde, muhataplarının bu bilgilendirmeyi fazla ciddîye almadıkları, müdahaleden sonra yaptıkları, ‘kaygılandıkları ve bilgilendirmenin zaman tanımadan yapıldığı’ gibi açıklamalarından da anlaşıldı. Evet, bilgilendirme, onların düşündükleri zaman ve şekil şartları göz önüne alınarak yapılmamış olabilir ama yapılmıştı. Şimdi Erdoğan’ın sözleri de böyle anlaşılabilir.
***
PKK /PYD/ YPG’ gibi ‘yapışık kardeşler’ durumundaki terör odaklarının da, yeni kamplar oluşturma çabalarına Türkiye tarafından izin verilmeyeceğine dair uzun zamandır yapılan açıklamaların sadece bir tehditten ibaret olabileceğini zannettikleri şimdi onların, kendilerine emperial odaklarca verilen garantilere fazla bel bağladıklarından ve yakınmalarından anlaşılıyor.
Halbuki, Türkiye için bıçağın kemiğe dayandığı bir hassas noktanın ortaya çıktığı anlaşılıyor. Türkiye’nin tehditlerinin blöf olmasının anlaşılması, o örgütleri daha bir frensiz hale getirebilirdi. Bunun için, TSK savaş uçaklarının, ikinci bir Kandil Dağı olma yolundaki Kuzey Irak’taki Sincar ve kuzeydoğu Suriye’deki Karaçok bölgesine yaptıkları ağır bombardımanlar, kaçınılmaz bir kararlılığın işareti olarak anlaşılmalıdır. Nitekim söz konusu terör örgütleri, bu kararlılığı yeni yeni fark etmiş gibiler.. Şimdi, efendilerinin kendilerine verdikleri ‘garantileri’ sorgulamaya ve efendilerinin kendilerini emperial hedefleri için kullandıklarını düşünmeye başladılar.. Nitekim Amerika’nın DEAŞ güçlerinin başkenti durumundaki Rakka’ya yapmayı düşündüğü operasyona ‘Türkiye’nin kendilerine saldırmasına engel olmadığı takdirde katılmakta istekli olmadıklarını’ dile getirmeye başladılar bile..
Amerika, bu kukla güçleri bölge için düşündüğü yeni düzenlemeler için kullanılmaya müsait gördüğünden, onlara NATO üyesi olan Türkiye’ye bile vermediği en gelişmiş silahları ve diğer bütün imkanları veriyordu ama şimdi onların kendisine olan itimatlarının sarsıldığını gördüğü için, Amerikan askerî birlikleri, Türkiye sınırında zırhlı araçlarıyla devriye gezmeye başladılar.
***
Amerika, Rusya ve diğer yabancı güçler Ortadoğu’da, tabiatiyle kendi emellerini gerçekleştirmek için planlar yapıyorlar... Ve bölgede 100 yıl öncelerde, Osmanlı’nın paramparça edilmesinden sonra kurulan düzenin ve oluşturulan sınırların artık bugün işe yaramadığını ve yeni sınırlar oluşturmak gerektiğini düşünüyorlar. Ancak bu noktada, yeni paylaşma sırasında birbirlerine düşebileceklerinin korkusunu da yaşıyorlar ve bunun için ihtiyatla hareket ediyorlar.
***
Bugün Türkiye, seyirci kalması halinde daha ağır tehlikelerle karşılaşacağının idraki içinde, kararlı bir şekilde, müdahale etmenin bedellerini de göz önüne alan bir kararlılık içinde.. Ve ordusu içindeki siyaset hastalığını da geniş çapta tedavi etmiş olarak, bölgede, kendisine yönelik tehditleri bertaraf etmek için uluslararası hukuktan kaynaklanan bütün haklarını ve gücünü kullanacağının işaretlerini veriyor...
Bu yüzden, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dün yaptığı konuşmada ‘Bir gece ansızın gelebiliriz..’ sözü, kenarından geçilecek, önemsenmeyecek bir söz olarak görülemez. Çünkü bir gücün asıl çaresizliği, yeni çareler bulamamasıdır.
***
Amerika Rusya ve diğer emperyal güçler, ortaya çıkan bu kararlı durum karşısında elbette, PKK, PYD ve YPG gibi vs. terör örgütlerinden ayrı olarak, bazı bölge devletlerini de devreye sokmak isteyip bölgeyi daha bir karıştırdıktan sonra, sahneye ‘kurtarıcı’ olarak çıkmak isteyeceklerdir, elbette..
Ancak, Türkiye de, boynuna geçirilmek istenen kemendi sessizce karşılamamakta kararlı olduğunu ortaya koymaktadır.
stargazete