Mehmet GÖKTAŞ
Bırakın kaybolan milyarları da, siz asıl…
Bakıyorum da başta iktidar çevreleri olmak üzere çoğumuz şu darbe girişimi esnasında ülkenin kaç milyar dolar kaybettiğini, Halkbank’ın ne kadar zarara uğradığını, borsanın nerelere düştüğünü, ne kadar paranın Amerikan bankalarına kaydığını, şu bir iki hafta içerisinde ülkenin ne kadar gerilere gittiğini dillendirip duruyor.
Yapımına başlanan üçüncü köprünün, üçüncü hava limanının, Kanal İstanbul gibi büyük yatırımların engellenmeye çalışıldığı, kısacası büyüyen Türkiye’nin önüne geçildiği dile getiriliyor. Bütün bunlar doğru olabilir, görünen de öyle. Tabi ki küçümsenecek kayıp değil bunlar.
Fakat siz asıl bu darbe teşebbüsü esnasında insanımızın kaybettiği ve bundan sonrada kaybetmeye devam edeceği maneviyatın ve ahlaki değerlerinin boyutlarını düşündünüz mü hiç?
Taraflar arasındaki gerginliğin soğukluğun ve uçurumun ulaştığı boyutları görebiliyor musunuz?
İyi biliniz ki şu anda Müslümanların karşı karşıya olduğu durum ‘ tefrika’ kelimesiyle izah edilemeyecek bir noktadadır.
Keşke mesele sadece tefrikadan ibaret olsaydı, bölünmüşlükten ibaret olsaydı, her bir grubun ve Cemaatin ayrı bir partiyi desteklemesi meselesi olsaydı, ayrı ayrı iktidara koşması olsaydı.
Mesele bundan çok daha vahimdir. Siyonizm adına, ABD emperyalizmi adına İslami bir hassasiyeti olan bir iktidarı devirme, İslami camialarının büyük bir bölümünü temsil eden seçilmiş bir iktidarı gasp etme, bunun için kesintisiz bir şekilde saldırıyı sürdürme meselesidir.
Bunun neticesinin sadece basit bir küskünlükten ve kırgınlıktan ibaret olmayacağı bilinmelidir. Bu şekildeki bölünmeleri ve kırgınlıkları geçmişte biz çok yaşadık, hepsini unuttuk geldi geçti, çok fazla bir yara açmadı.
Fakat bugün karşı karşıya olduğumuz mesele çok daha ciddidir ve Müslümanlar arasında kapanması zor yaralar açacak gibidir, inşaallah ben yanılıyorumdur.
Bu iş nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, ister iktidar zayıflasın, başta İstanbul olmak üzere yerel seçimlerde bazı belediyeler kaybedilsin, hatta iktidardan tamamen düşsün, kaybeden taraf Gülen Camiası olacaktır. Bugünkü iktidarı destekleyen İslami camialar bunu asla unutmayacak ve affetmeyecektir.
Mısırdaki Sisi darbesini destekleyen Selefi Nur Partisi belki kendisini savunacak birtakım mazeretler bulabilecek ama Gülen Camiası kendilerinin onlardan çok çok daha uzaklara savrulduğunu görecektir. Çünkü Selefi Nur Partisi’nin yaptığı; kuvvete boyun eğerek ordunun gerçekleştirdiği darbeyi desteklemekten ibarettir. Bizimkiler bunu zaten her zaman yapıyorlardı.
Bugün Türkiye’de yapmaya yeltendikleri bambaşka bir ihanettir; bizzat Müslümanları hedef alan bir darbedir, içerde ne kadar müptezel varsa dışarda ne kadar zalim ve gaddar varsa hepsini sevindirecek bir darbe!
İlginçtir ki şu anda bundan vazgeçmemişler, hücumlarını bütün hızlarıyla sürdürmektedirler, bakmayın bazı kalemlerin arada bir dil değiştirdiğine, yumuşamış göründüğüne. Bütün kanalları kin kusmayı sürdürmektedir.
Bir bildikleri mi var acaba diyoruz, çünkü başaracaklarından yüzde yüz emin gibiler, nerelere tevekkül edip dayandılar acaba.
Özelikle benim üzerinde titrediğim kaybın üzerinde hiç durmuyorlar.
Gerçekten görmüyorlar mı acaba? Halkın içerisine hiç çıkmıyorlar mı?
Kendileri dışarı çıkmasalar da telefonları hiç çalmıyor mu dersiniz? Yayınlarından dağıtımlarından hiç anlamıyorlar mı karşı karşıya oldukları durumu?
Kiminle karşılaşmışsak herkes bunu dile getiriyor. Ekranlarda konuyla ilgili haberler geçtiğinde orada bulunan herkes Hoca Efendi ve Cemaatine ateş püskürüyor. Hatta işi çok daha ileri boyutlara vardırıyorlar, üzülüyoruz.
Gittiğimiz yerlerde başka başka konularda sohbet ve konferanslar yapsak da insanımız sözü döndürüp dolaştırıp sonunda darbe teşebbüsüne getiriyor.
Bütün bunların hesabını kim verecek dersiniz?
doğruhaber