Abdurrahman Dilipak
Bu okullar, kurslar neyin nesi!
Dışarıdan bakılınca çok masum görülüyorlar.. Ama vitrinde Türkiye ve İslam imajı gösterilse de, arka planda durum hiç de öyle değil.
Kaab b. Züheyr’in Kasede-i Bürdesi’nde ifade ettiği gibi, “Ağuyu altın tas içre sunuyorlar, bal da onun suç ortağı” Yani zehri, bala karıştırıp, altın tas içinde sunuyorlar..
Şeytan bizi aldatmak için mukaddes kitabı bile kullanmaktan bile çekinmez.. Onun için “Şeytan sizi Kur’an’la aldatmasın” diye uyarılırız..
Şeytan bize yeryüzünde bir cennet ve ebedi bir hayat vadediyor.. Buna kanmamamız gerek.. Unutmamak gerekir ki, bazen cehennemin yolları iyi niyet taşları ile döşenir.. Kalkancı’nın peşinde takılanların iyi niyetinden de şüphe etmeyebiliriz.. Ama bilelim ki, Allah cahil bir topluluğa hidayet nasib etmez..
Şu başbakanlığa böcek yerleştiren adamın kimliği açıklandı.. Cemaatin referansı ile CIA ve MOSSAD destekli bir yapıdan söz ediliyor.. Bu uzun zamandır dillendirilen bir konu..
Bu okullar ve kurslar, dergâhlar, New İslam da diyebileceğimiz, Liberal/Ilımlı İslam’ın, Euro İslam’ın, paralel dinin yeni misyoner okulları olacaktı.. Kurslar, oto finansman yöntemi ile beyin avcılığı ve mayalanma dönemi, test süreci için iyi bir fırsat olacaktı..
Paralel yapının insan kaynakları bu havuzdan devşirilecekti.. Paralel devletin sponsor olan CIA, Vatikan ve MOSSAD da İslam dünyasına yönelik faaliyetlerde istihdam edeceği, uzmanların yardımcı kadrolarını ve havuzdan sağlayacaktı ve bu kadrolarda yüksek performans gösterenler daha yukarıya çekilerek bu global konsorsiyumun arı beyleri olacaklardı..
Masonik idealin hedefi olan dinlerüstü karma bir din! Hristiyanlık ve Yahudilik arasındaki bağ yeni İslamcılıkla, Reforma tabi tutularak bu teslis halkasına katılacaktı..
Bu kurs ve okullardan aldıkları çocuklara verilen bursların kritik zaman ve görevlerde bir şantaja döndüğünü ve bu çocukların bu planlarda hoyratça kullanıldıkları artık bir sır değil..
Hükümet ABD’ye kaygılarını en üst seviyede iletti ama, özellikle Vatikan ve İsrail’den de bu konuda bilgi istemesi gerekir.. Reddetseler bile bir takım temasların bir açıklaması olması gerekir..
Yani demem o ki, bu okullar sizin çocuklarınızı iyi bir hayata hazırlamak için inşa edilmedi.. Üstelik bu uluslararası yapı hedeflerine giderken sizin paranızı ve sizin çocuklarınızı kullandı.. Sizin sermayenizle bu işi gerçekleştirmeye çalıştı..
Sadece dışarıdakiler dinlenip fişlenmedi.. Örgüt içi de sıkı, ciddi bir dinleme ve takip mekanizmasının kurulduğu söyleniyor.. Böylece kişilerin tutku, zaaf ve meziyetleri de not edilerek gelecekte yapılacak operasyonlarda kullanılmak üzere görevlendirmelerde öne çıkacak kriterler ve kadrolar belirlendi.. Sorun çıkartanlar için ise artık tehdit ve şantaj mekanizması da devreye sokulmak üzere, kişisel veri dosyaları oluşturulduğu söyleniyor. Kripto elemanların tüm aile, geçmiş, hatta çocukluk dönemlerine ilişkin, kan grublarına varana kadar tüm ayrıntıları fişliyorlar..
Dostluk, arkadaşlık, akrabalık ilişkileri vs. her şey not ediliyor. Üyelikleriniz, iş ilişkileriniz, mizacınızla ilgili ayrıntılar, arkadaşlık ilişkileriniz, her şey birileri tarafından izleniyor.. Yani yapılan iş sıradan bir dinleme ve takip işlemi değil.. Hangi durumda ne yapabileceğiniz, nasıl davranacağınıza kadar her şey öngörülmüş bu dosyalarda.. Bu işin uzmanları böyle diyor..
Bu yapının henüz kozmik kasasına girilmiş değil.. Yapı olimpik helezonlar gibi içiçe geçmiş halkalar halinde büyüyor. Bir de ayrıkotu gibi genişliyor.. Kimsenin kendi dünyası dışındakilerle nerede ise hiç bir bağı yok. Yani izole kompartımanlar halinde.. Ulaştığınız hücreler tek başına çok sınırlı ve masum bir görüntü veriyor..
Bu kurslar ve okullarla sakın kaçtığınız şeye doğru koşmuş olmayasınız..
Bu büyük bir iddia, bir çok aile, öğretmen, yönetici ve öğrenci bu iddiaya karşı çıkacaktır, ama hemen hatırlatmalıyım ki “ol mahiler ki, derya içredirler de deryayı bilmezler.” Yani o balıklar ki, denizde yaşarlar da denizi bilmezler! Biraz kuşkucu gözlerle çevrelerine baksalar aslında bazı işaretlerden yola çıkarak gerçeği yakalama şansına sahip olabilirler..
Süreç giderek hızlanıyor.. Birileri öyle anlaşılıyor ki, elini çabuk tutmak istiyor. Türkiye’yi gerekirse Suriye ya da Ukrayna’ya çevirmekten tereddüt etmezler.. Erdoğan ve Hakan Fidan hedefte..
Bu olayın Dershane ya da yolsuzluk konusu olmadığı da artık iyiden iyiye anlaşılmış durumda.
Tekrar söylüyorum, sorun cemaat ya da Erdoğan, AK Parti ya da Türkiye değil. Büyük resim, uluslararası sistemle İslam dünyası arasında. Temas noktası Türkiye’de, AK Parti ile cemaat noktası. Bu iki kampın liderleri burun buruna gelmiş durumda..
Bu tür bir darbe süreci ilk kez yaşanıyor. Bu durum 28 Şubat’tan daha hafif değil. Aksine, çok daha vahim bir durumla karşı karşıyayız..
Kirli oyun, kadroları ve niyetleri deşifre oldu. Bu olay artık ülke genelinde hakim kanaat haline geldi, Şimdi İslam dünyasında da artık herkes bu kirli oyunu anlamaya çalışıyor. Bu durum batıya, ABD’ye, İsrail ve Vatikan’a da ucu dokunmaya başlayan bir konu.. Uzun süre direnemezler. Onun için ellerini çabuk tutmak istiyorlar ve bir de İsrail, bu fırsatı ganimet bilerek Türkiye’ye verebildiği kadar zarar vermek istiyor.. Türkiye’nin gücü kırılmaya çalışılıyor. Öte yandan toplumsal bilinç, cesaret ve kararlılık da aynı şekilde büyüyor.. Bu süreç Cemaatin kendi içinde bazı gerçeklerin ortaya çıkması sonucu yavaş yavaş tartışmalara da sebeb oluyor.. Cemaatin “öteki yüzü” ortaya çıkıyor.. Sisli ve fırtınalı bir denizde, doğru yönde, ileri doğru yolculuğumuz sürüyor.
Selam ve dua ile..
Not: Dünkü yazımda Mart ayı yerine yanlışlıkla Kasım ayı girilmiş. Düzeltir, özür dilerim..
yeniakit