Bugünden yarını kuran 'entelektüel'
Bugünden Yarını Kuran Entelektüel
Ali Şeriati, toplumu bir üçgen şeklinde düşünür ve üç bölüme ayırır. Tabanı "halk" kesimleri, orta bölümü, içinde bulundukları çağı okumaya ve yorumlamaya çalışan aydınlar oluşturur. Zirveyi ise, gelecek çağı tarif eden ve haber veren entelektüeller teşkil eder.
Galileo 16. asırda yaşadı ama Batı'da 17. asır Galileo asrı oldu. Newton, ömrünün büyük kısmı itibariyle 17. asırda yaşadı ve 18. asır Newton asrı oldu" der Şeriati. Çağını yaşayan aydınlar, büyük çoğunluğu itibariyle statükocu olurlar. Hattâ, sözgelimi Karl R. Popper'e göre Hegel'in "Prusya ajanı" olması, Who Paid the Piper: The CIA and the Cultural Cold War adlı kitabında Frances S. Saunders'ın yazdığına göre, Bertrand Russell, Arnold Toynbee, Jean-Paul Sartre, Herbert Spencer, Irving Kristol, Andre Malraux, George Orwell, Arthur Schlesinger Jr. ve daha birçoklarının CIA hesabına çalışması gibi içlerinde egemen güçler tarafından kullanılanlar da çıkar. Ama bugünden geleceği kuranlar, genellikle halka ve hakikate rağmen egemenliğini sürdürmek isteyen statüko tarafından düşman ilan edilir; ağır suçlamalara ve tenkitlere maruz kalır; anlaşılmama, yanlış anlaşılma bahtsızlığına uğrar; işkencelerden geçirilir, sürgün edilir, öldürülürler. Fethullah Gülen, geleceğin dünyasını kurmaya çalışan ve öldürülme dışında söz konusu bütün haksızlıklara maruz bırakılmış "entelektüellerin" tarihteki en önde gelen örneklerinden biridir. Foreign Policy dergisinin onu dünyada günümüzün en önde gelen 100 entelektüeli arasında zikretmesinin ona ilave edeceği hiçbir şey yoktur. Bütün emsalleri gibi kendi ülkesinde anlaşılamama bahtsızlığına uğrasa da, "insaniyet-i kübra" olan İslâmiyet temelinde, modern çağda sonuca ulaşması imkânsız bir çaba olarak tersine çevrilmeye çalışılan insanlık ortak paydasına (fıtrat) hitap eden Fethullah Gülen, artık dünyanın her tarafında salim vicdanlar tarafından kabul görmeye başlamıştır.
Ülkemizde yıllardır belli merkezler tarafından bir cephe haline getirilmiş bulunan başörtüsü meselesi, bir çatışma unsuru olarak kasten muhafaza edilmektedir ve son yaşadığımız siyasî çalkantılarda da önemli bir yere sahiptir. 1995 yılında medeniyetler çatışması teziyle ortaya çıkan Huntington, esasen İslâm'ı 21. asırda bütünüyle etkisizleştirme planının zihnî zeminini hazırlamaya çalışıyordu. Fethullah Gülen, 1994 yılında bir yandan başörtüsünün İslâm ağacında bir "dal" mesabesindeki yerini nazara verirken, esasen onu bir cephe olmaktan çıkarma adımı atıyor; diğer yandan, hoşgörü ve diyalog çağrısı yaparken, İslâm'ın, Müslümanların ve ülkemizin aleyhinde gelişmesi kesin küresel bir planın içinde koridorlar açıyordu. Ne var ki o, haklılığı çoktan ortaya çıkmış bulunan bu iki hususta da ağır ithamlara maruz bırakıldı.
Fethullah Gülen, şu ana kadar yalnızca Türkiye'de 4 milyon civarında satmış ve bazıları pek çok yabancı dilde de okunan kitapların sahibidir. Buna rağmen, bir akademisyen gibi yazmadığı ve didaktik bir dil kullanmadığı, irşad dilini ve üslûbunu tercih ettiği, hem mevcut modern hem de çok klasik kalmış düşünce kalıplarının dışında düşündüğü için bugün düşüncelerindeki derinlik ve genişlikle birlikte ilmî kifayeti anlaşılamamakta; akılla kalbi bir bütünün iç içe iki derinliği olarak ele aldığı, vicdanın dört rüknü, ruhun dört duyusu olan zihin, kalb, his ve iradeye birlikte hitap edip, bunların her birinin tatminini esas aldığı için de manevî-ruhî rehberliği kavranamamaktadır. Ayrıca, dünyanın her tarafında açılmasında fikrî rehberlik yaptığı ve şu ana kadar hiçbir yasa dışı faaliyetleri tesbit edilememiş bulunan, sadece milletimizin değil, insanlığın yüz akı okulları ziyaret etmek bile, ülkemizin Cumhuriyet Başsavcısı tarafından iktidar partisinin kapatılmasında ceza gerektiren bir unsur gibi sunulabilmektedir. Kısaca, Fethullah Gülen, bugünün zemininde yarının dünyasını kurmakla meşgul bulunduğu için emsalleri neye maruz kalmışsa aynısına maruz kalsa da, hiç şüphe edilmesin ki 21. asır, Fethullah Gülen'in düşünce ve hareket çizgisinin asrı olacaktır.