Abdurrahman Dilipak
CB: Sürpriz yok!
İlk turu 10, 2. turu 24 Ağustos’ta. AK Partililer ilk turda Cumhurbaşkanının seçileceği düşüncesinde..
Gül, her iki tarafın da birbirine sürpriz yapacağını, birlikte konuşup karar vereceklerini söylüyor.. Yani kriz bekleyenler umduklarını bulamayacaklar. Bu iyi haber..
Cumhurbaşkanlığı seçiminden söz ediyorum.. Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos.. 4 aydan daha fazla zaman var..
Ama tartışmalar şimdiden başladı. Haziran ortasına kadar bu konuda bir netlik de olacağını sanmıyorum.. Ama bu konu artık hep gündemde olacak..
Önce, Erdoğan’ın kararı.. Ardından Gül’ün ne yapacağını açıklaması gerek. Yoksa birileri Gül’ün üzerinden Erdoğan’a karşı bir kampanya yürütmek isteyebilir. Ama, Gül’ün böyle bir oyuna alet olması beklenemez..
Birilerine göre aday çok. Mesela Meral Akşener. Mesela AYM Başkanı Haşim Kılıç.. CHP ile MHP’yi birleştiren Mansur Yavaş, Barolar Birliği Başkanı.. Ne bileyim ben, say sayabildiğin kadar. Bir düzine aday çıkar bu şekilde..
Baykal’ın bu şartlarda yeniden şansını denemek isteyeceğini sanmıyorum.
Cemaatin adayı kim olacak mesela.. Bugünkü şartlarda, kaybedecek aday Cemaatin adayı olacaktır. Onun için birileri “gölge etme başka ihsan istemez” diyecektir.. Cemaat, “birleştirici”, “uzlaştırıcı”, “toplumsal mutabakat” filan diyecektir.. Biliyorsunuz, Cemaatin daha önceki, Gül’ün seçildiği seçimde Baykal’dı!
Asker kökenli bir Cumhurbaşkanı düşüncesi yok! Erdoğan “Ben adayım” derse, artık seçilecek bir aday değil, Erdoğan’ın karşısında ringe birini çıkartmak için birini bulmaları gerek..
Erdoğan aday olacaksa, partinin başına kim geçecek, başbakan kim olacak.. Cevabını arayan bir sürü soru var..
Putin Medvedev örneği de bana cazip gelmiyor.. Zaten Gül de aktif siyasete dönmek istemediğini söyledi.
“İslam Konferansının başına geçmeli. Bu arada; İslam Konferansı yeniden yapılandırılmalı.. En azından, eğer İslam Konferansının merkezi Türkiye’ye taşınamıyorsa, eş başkanlık Türkiye’ye getirilmeli..” gibi bir düşüncem vardı, ama o bu konuyla ilgili değil gibi duruyor..
Abdullah Gül’ü siyasete girdiği ilk günden beri izliyorum.. PAM öncesi ve sonrası günleri de biliyorum. Biz SPAG diye bir oluşumun içindeydik ve sürekli görüşüyorduk.. 28 Şubat öncesini, 28 Şubat’ı, sonrasını yaşadı.. Dar politik hesaplara gireceğini sanmıyorum.. Ama birilerinin onu bu yönde etkilemeye çalıştığını da tahmin ediyorum.. Gül üzerinden farklı çevrelerin, farklı hesapları olduğunu da biliyorum. Öte yandan; Gül’ün bu farklı hesap sahiplerinin oyununa gelmeyecek kadar feraset ve tecrübe sahibi olduğunu da biliyorum.
Birbirimizi nötralize ederek enerjimizi boşa harcamak yerine, bir puzzlenin parçaları gibi, birbirimizin eksiğini tamamlayarak büyük fotoğrafın ortaya çıkması için çalışmalıyız.. Biz birbirimiz için tehdit değil, birbirimiz için bir şans, hatta baht kaynağı olmalıyız..
Hatta Bülent Arınç da bu süreçte, İslam ülkeleri nezdinde ilişkileri ve işbirliğini geliştirmek üzere neden Fevkalade Büyükelçi statüsü ile aktif bir rol üstlenmesin. Yaşını-başını almış, tecrübeli bir hukuk adamı.. Varolan bir sürü uluslararası anlaşmalar var, örgütler var, taraf olduğumuz.. Bunlar aktif hale getirilebilir, etkinlikleri artırılabilir.. Bunun için bu tür insanlara ihtiyaç var..
Geçtiğimiz günlerde yaşadıklarımız, daha önce yaşananlar, yeteri kadar dış dünyaya anlatılamadı.. İçimizden tecrübe sahibi, saygın, devlet ciddiyetine sahip bir takım kişilerin benzer durumlarda dünya ülkelerine gidip, en üst düzeyde görüşmeler yaparak olup bitenleri anlatmalı..
Gül, konumu itibarı ile aktif siyasetin içinde yer almadı bu süreçte. Şimdi yeni dönemde vizyoner bir siyasi aktör olarak, tecrübeleri ve bilgi birikimi ile Türkiye ve İslam dünyası için bir şans olmalı. Gerekirse yasal bir düzenleme yapılarak, Cumhurbaşkanı ve Başbakanı, Dışişleri Bakanını temsil eden, Fevkalade Büyük elçi statüsü ile bir çok uluslararası konunun çözümü için hazırlık aşamasında sürece müdahil olmalı ve sorumluluk üslenebilmeli..
Gül ve Erdoğan muhteşem ikili olarak siyasi süreçte kaldıkları yerden yola devam edebilirler..
Bizim boşa geçirecek bir saniye zamanımız, boşa harcayacak bir kuruş paramız ve feda edecek bir tek insanımız yok. Önce bunu görelim. Yarınki Türkiye’nin inşasında herkese ihtiyacımız var. Sadece bizim gibi inanan ve düşünen insanlarla sağlanacak vahdet yetmez, tüm erdemli insanlarla ve mazlumlarla ittifaklar kurmalıyız..
Cumhurbaşkanlığı üzerinde yapılan spekülasyonlar, birilerinin eline fırsat vermekten başka bir anlamı olmayan bir iş olacak.
Son seçimlerin şekli ve ortaya koyduğu sonuçlar belli değil mi? Milli İradenin tayin ettiği istikamet belli iken, o zaman daha neyi konuşuyoruz ki!
Selam ve dua ile..
yeniakit