Mehmet GÖKTAŞ
Çok da lezzetli oluyor bu zıkkım!
Gıybetten söz ediyorduk öyle değil mi? Farkındaysanız çoğu insan için gıyabında başkalarını çekiştirmenin dayanılmaz bir cazibesi vardır. Baharatı filan tam tekmil kebap gibi zıkkım, insan hiç dayanamıyor.
Öyle ya, beleşten konumunuzu yükseltiyorsunuz. Çalışmadan, yorulmadan, kazanmadan bir gurup içinde başkalarını kötülemek, onların konumlarını düşürmek suretiyle siz iyi biri oluyorsunuz. Aleyhlerinde konuşmak suretiyle o an için de olsa birilerini küçültüyorsunuz, itibarsızlaştırıyorsunuz, böylece kendiniz de büyümüş oluyorsunuz. Elbette bu işin kendine göre bir lezzeti olmuş oluyor.
Gıybet demek insanları tırpanlamak demek, biçmek demek, kesip budamak demektir. Niçin yaparız bunu? Onların seviyesine çıkamadığımıza göre yapılacak tek şey onların boyunu kısaltmaktır.
Şöyle bir gözünüzün önüne getirin; siz bir hocasınız ve bulunduğunuz bir mecliste orada olmayan bir hocanın kötü yönleri ortaya seriliyor. Bunu illa ki sizin yapmanız gerekmez, orada bulunan birileri yapsın yeterlidir, hatta daha da etkili olur. Öyle ya, insanın bizzat kendisinin başkasını kötülemesi ve kendisini övmesi hemen sırıtır, bu işi orada bulunanlardan başka birisi yaparsa tadından yenmez olur.
İnsan buna niçin ihtiyaç duyar? Ne yapsın zavallı, onların seviyesine başka bir şekilde ulaşma imkânı olmadığına göre yapabileceği tek şey bu oluyor.
Fakat nihayetinde gıybetin kötü bir şey olduğunu bildiğimiz için bazen akıllık (!) ederek kendimiz değil de bu işi başkalarına yaptırırız, onları dinleriz. Aynı şey değil mi? Hatta daha da lezzetli değil mi?
Gıybetin en lezzetlisi, sizin rakiplerinizin gıybeti, sizinle benzer konumda olanların, sizinle aynı sınıfta olanların, sizin meslektaşlarınızın, kısacası aynı pazara hitap ettiklerinizin gıybetidir.
Bu anlamda size muhatap olmayan ve kapsam alanınız dışında kalanların gıybeti ötekiler gibi fazla cazip ve lezzetli değildir.
Olaya bu şekilde yaklaşarak gıybeti bırakmanın imkansızlığını söylemek istemiyorum. Ama unutmayalım ki, bütün haramların kendine göre bir lezzeti ve cazibesi vardır. Her şey bir yana, dünya lezzetlerinin tamamı peşindir. Erdemli olmanın karşılığı peşin değildir. Bizi aldatan da budur. Rabbimiz birçok ayetinde buna dikkat çekiyor; “Dikkat edin, siz peşin olanı seviyor, ahireti erteliyorsunuz” gibi.
Evet, gıybeti lezzetli bir kebaba benzettik, amma unutmayalım o kebap ölü etinden yapılmış bir kebaptır, hem de ölmüş kardeşinizin etinden!