Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Siber vatan

“Digital farkındalık ve siber vatan” konusunu yazmaya devam ediyorum.Bu konu dünyanın en sıcak konusu. Sağlık, savunma, ekonomi, her şey bu konuyla ilgili. Bu konuyla ilgili yayınlanan etiketlerdeki ifadeleri satır satır okudum. Orada şöyle deniliyor: “Demokrasimizin ve bağımsızlığımızın en önemli yolu, içerisinde her birimizin el izinin yer aldığı digital bir farkındalık hareketinden geçmektedir”. Anlamadım “Digital farkındalık” ile “Demokrasi ve “Bağımsızlık”! Demokrasiyi tek başına siyaset ve bürokrasi mi şekillendirecek. Bu “en önemli bağ” ne? Niçin Cumhuriyetimiz, refah ve mutluluğumuz, güvenliğimiz ya da eğitim, ticaret ve sanayileşmemiz değil mesela?!. “Her birimizin el izinin yer aldığı bir dijital farkındalık”. Burda anlatılmak istenen ne, “herkesin dokunduğu” ya da “herkese dokunan” mı denmek isteniyor? Bunu bir edebiyatçı mı, reklam ajansı metin yazarı mı, bir politikacı mı, bir mühendis mi yazdı, anlayamadım. Demek ki “Digital farkındalık” olmazsa, Demokrasi ve bağımsızlığımız tehlikede olurmuş!. Digital farkındalık, dijital alemden etkin, verimli kullanımı, en fazla fayda, en az tehlike anlayışı ile hareket etme. İşi kararında, tadında kıvamında kullanmak, aşırılıklardan sakınmak gerek.

“Siber dünyada beşten büyüktür. Siber Birleşmiş Milletler veya yeni bölgesel/Uluslararası oluşumlar kurarak, oyunun şekli, içeriği ve yönünü değiştirmek bizim elimizdedir.” “Dünya 5’ten büyüktür” derken BMGK’daki daimi üyeliklere yönelik bir eleştiri söz konusudur. Digital dünyada durum çok daha vahimdir. Zaten kampanyanın sloganlarından biri “medya platformlarının, kullanıcı sayılarına atfen en kalabalık nüfusu olan devletler sıralamasında yer buldukları, buna göre dünyanın  en kalabalık devletinin facebook olduğu belirtilmektedir” denmektedir. Hosting, arama motoru, işletim sistemi, güvenlik yazılımı, süper bilgisayar, sosyal media, Knowhow, HW ve SW bakımından durum BMGK’dan çok daha vahimdir. Onların teknik altyapısı üzerinden onlara karşı, alternatif  bir güç merkezi oluşturmak mümkün değildir. Bu teknoloji, yeni alternatif güç merkezleri oluşturmaya elverişli değildir, ancak yapı atomize etme konusunda daha elverişli olup, bu da beraberinde farklı  riskleri, çatışmaları, siber savaşları beraberinde getirebilecektir. Siber alem kaotik anlamda risk taşımaktadır. Karakteri icabı, emek, bilgi, para, mal ve hizmetlerin sınır tanımadan serbest dolaşıma yol açması sonucu, sınır, rejim ve iktidar yapılarına karşı, eşzamanlı olarak demokrasi ve bağımsızlık iddialarına karşı tehdide açık bir ortam oluşturmaktadır.

“Danimarka silikon vadisinde büyükelçilik açmıştır. Artık klasik diplomasi kadar digital diplomasi de çağımızın önemli bir gerçeğidir”. Etiketin imajı siber öbek! Siber dünyanın merkezinde yer almak, her yerde ve her zaman herkese ulaşabilmek ve herkese eşit uzaklıkta yer almak anlamına gelmektedir. Onun için Silikon vadisinde elçilik açmak, bu anlamda önemlidir de!Peki bundan ne anlamalıyız. Gidip biz de elçilik açınca oluyor mu bu iş.

“Türkiye’nin ülke olarak siber vatandaşlarını merkeze alan digital bir farkındalık geliştirmesi son derece hayatileşmiştir.” İmaj Türkiye  haritasını yorgan gibi örten bir ağ. Ama bizim İntranetimiz yok, bu ağ bizi dışa bağlı/bağımlı kılmıyor mu? Siber vatandaşlık, yurttaşlık gibi tanımlar zorlama tanımlardır. Bundan Global Sağlık Pass. ve Performans Pass. çıkar. Bu alemde Vatan yok ki, vatandaşlık olsun. Yurt yok ki yurttaşlık olsun. Hindistan’da oturup, Amerika’da çalışabilirsiniz. Eğitiminizi Japonya’dan alıp, yatırımınızı Almanya’ya yapabilirsiniz. Tasarruflarınızı Çin borsasında değerlendirebilirsiniz. En iyi arkadaşınız da Güney Afrikalı biri olabilir. Onunla her akşam santranç oynayabilir, sosyal media ağları üzerinden iletişim kurabilirsiniz. Evleneceğiniz sanal alemde tanıştığınız bir Rus olabilir. Önce bunun farkına varalım, bu altyapıya sahip olalım, sonra bunun doğru kullanılırsa ne kazandıracağı, yanlış kullanılırsa nasıl bir tehdit oluşturulacağı konusunda bir farkındalık oluşsun. Bu konu tek yanlı olarak, olumlu değildir. Hatta mevcut durumda, insanlık için tarihin sonunu getirecek bir tehdit aracı olabilir. Siber savaş, küresel bir tehdide sebeb olabilir. Bunun da farkına varılması gerek.

“Küresel teknoloji devleri siber alemde bir tür egemenlik iddiasında bulunarak kullanıcıları ile aralarındaki ilişkiyi mümkün mertebe “vatandaşlık” türü bir aidiyet bağı ile bağdaştırmaya girmişlerdir.” İmaj yine Dünyayı kaplayan o ağ! Küresel güçler egemenlik iddiasında bulunmuyorlar, halen egemen durumdalar ve kendi aralarında bir liderlik savaşı veriyorlar. Bunun farkına varmak gerekiyor. Siber ordular geliyor. Uzay işgal edildi. 5G ve Starlink bu anlamda insanlık için çok büyük bir tehlike olarak önümüzde duruyor. Bunların peşine takılarak bunlardan kurtulamayız. Bunlara karşı yeni bir blok gerekli. Yeni diplomasi onun için gerekli. Peki bunu kimle ve nasıl yapacağız?.

“Yapay zekada yaşanan gelişmelerle insanların dikkati, duyguları, sesi, biyometrik, kişisel verileri ve beyni hedef haline geldi. İnsanlık yararına ve insanlık onurunu merkeze alan teknoloji etiğini önceliğimiz yapmalıyız” derken, verilen imaj, Humanoid! Humanoid’lerin dini, ırkı, ahlakı, etiği mi var ki! “İnsanlık yararı” Humanist bir bakış açısı. Tabiatın aleyhine bir insanlık yararı olamaz mesela. Ya da “İnsanlık onurunu merkeze almak”. Merkezde “HAK” olmalı. Üstün olan HAK’tır. Birilerinin heva ve hevesleri, özel, tüzel ya da kollektif çıkarları değil! Bu insan dediğimiz mahluk da olsa. O mütrefinlerden, müstekbirlerdense, kendine zarar veren de, tabiatı tahrib eden de o “Belhum adal” değil mi? Bu konu burada bitmeyecek. Selâm ve dua ile. 

Bu yazı toplam 1058 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar