Abdullah Büyük
Değişmeyen gündemlerimiz
Müslüman bir şahsiyet olarak yaşadığımız çağın modern gündemini takip etmeli, güncel hadiseler hakkında bilgi sahibi olmalıyız. Zaten bunun aksini yapıp yaşadığı asrın şartlarını bilmeyen insan, İslamiyet tarafından cahil kabul edilir. İmanımızın gereği olarak ele alacağımız mevzular zamanla değişen gündem maddeleri olmamalıdır. Gündemimizi en çok meşgul etmesi gereken konular, asırlardır toplumların ıslahına vesile olan, yeryüzünde yaşamış insanların yönlendirilmesine etki eden ve zamanla değişmeyen mevzulardır. Zamanın değişmesiyle değişime uğramayan bu mevzuları bilmemiz ve anlamamız, inkârcıların giderek çoğaldığı günümüz dünyasında elzemdir:
Tevhid inancı: İnkâr edenler ile peygamberler arasında Allah’ın varlığına dair bir görüş ayrılığı yaşanmamıştır. Firavun da dâhil olmak üzere bütün inkârcılar Allah’ın var olduğuna inanıyorlardı. Fıtrata yerleştirilmiş bir ihtiyaç olan Yaratıcıya inanma hususunda sıkıntı yaşanmazken, tartışmalar Allah’ın birliği hususunda baş gösteriyordu. Tarihte Allah’ın varlığı tartışmalarına pek rastlanmaz. Asıl tartışılan mevzu, Allah’a şirk koşmak olmuştur.
Risalet: Bazı kavimler kendilerinden üstün bir varlığın peygamber olmasını istemişlerdir. Birçoğu da toplumda mal ve evlat bakımından üstün olan bir kişi yahut liderin peygamber olmasını talep etmiştir. Makam, şöhret hırsı ve kibir nedeniyle peygamberlik ve risaleti kabul etmemişlerdir.
Ahiret gününe iman: Ahirete iman mantıkla, akılla değil ancak kalple gerçekleşebilir. Ahirete gerçekten iman eden ve bu imanı işler hale gelen mü’minin bütün hayatı kendiliğinden düzene girecektir. Yani dünya hayatımızın düzenli hale gelebilmesinin tek yolu ahiret hayatına dair sağlam bir imana sahip olmaktır. Evlilik hayatında eşlerin birbiriyle iyi ilişki kurabilmesi de sağlam bir ahiret inancına bağlıdır. Zira ahirette her hareketinden hesap vereceğine iman eden, eşinin hakkından da hesaba çekileceğine inanan eşlerin bulunduğu bir ailede karşılıklı iletişim de seviyeli bir hale gelecektir.
Güzel ahlak sahibi olmak: Hz. Peygamber (sav)’e hitaben “Sen elbette yüce bir ahlâk üzeresin.” (Kalem, 68/4) buyuran yüce Rabbimiz, kıyamete kadar yaşayacak her insanın dikkatini Efendimizin bu özelliğine çekerek değişime uğramayacak gündemlerimizden birine de işaret etmiştir.
Salih amel: İnkârcılar kötü amelleri tarih boyunca kolayca kabul ettikleri halde, salih amelleri kabul hususunda sıkıntı çıkarmışlardır. Bugün toplum olarak, biraz İslami biraz cahili özellikleri bünyesinde barındıran karma cemiyet hususunda ciddi bir farkındalığa şiddetle ihtiyaç duyuyoruz. Zira karma toplum, namaz kılıp ardından haram işleyen, adeta haramlarla farzları harman yapmış bir toplumdur. Bugün karma toplum özelliğini taşıyarak günahlara ve salih olmayan amellere karşı umursamaz tavır takınanlar İslam toplumu için tehlike arz etmektedirler.
İbadet: Beynimizin, bedenimizin, fikrimizin ortaklaşa yapmış olduğu her türlü meşru faaliyeti kapsayan çok geniş bir kavramdır. Bu tanıma göre mü’minin hayatının her alanını ibadet haline getirmesi ve sevap kazanması mümkündür. Hadis-i şeriflerde İslamiyet’in üzerine bina edildiği temeller olarak sayılan beş esasın herhangi birinin ifası hususunda gevşeklik gösterir, lakayt tavır takınırsak dinimizin temelin sarsılması neticesinde binanın çökmesi kaçınılmaz olacaktır.
Tarihte peygamberler ve inkârcılar arasındaki tartışmaların tümü bu konular hakkında olmuştur. Kur’an-ı Kerim’de bu temel esasları takviye için kıssalar, örnekler, teşvikler, korkutmalar, öğütler ve tenkitlerle yüce Rabbimiz bu mühim mevzuları kullarının etraflıca anlaması için adeta tafsilatlı bilgiler vermiştir. Mü’min bir şahsiyet olarak, Kur’an’ın gündemimize koymuş olduğu bu konuları lütfen göz ardı etmeyelim, suni gündemler bu temel konuları unutmamıza sebep olmasın.
Selam ve dua ile Cumanız mübarek olsun…
yeniakit