Merve Kavakçı
Düğme
Uluslararası münasebetlerin en temel kurallarından biri konsensüs kavramının yerleşmişliği üzerinedir. Konsensüs, Türkçe’de uzlaşı olarak kullanılsa da uzlaşmanın ötesinde bir şeyleri barındırır muhtevasında. O da ortak kanaattir. Bir başka deyişle, uluslararası alanda alacağınız kararlar, atacağınız adımlar, belli bir kanaat çerçevesinde olmalıdır. Bu kanaat da durduk yerde, bir anda gelişmez, yoğun ve özverili çok partili çalışmalar sonucunda, bir sürecin yeni aşamaları olarak tezahür eder. Ortak kanaatin oluşmasında diplomasinin kuralları devreye sokulur, ülkeler konuşa konuşa ortak bir paydada buluşurlar. Bunu da halklarına ve dünya insanlarına açık olarak gerçekleştirirler. Bu önemlidir, çünkü devlet makinasını temsil eden güç odakları, tekrar seçimle işbaşı yapmak istiyorlarsa o zaman, bunun tohumlarını şimdiden atmaları gerekir. Ektiklerini biçebilmek anlamında… Bu da ancak şeffaflık esasında vücut bulabilir. Şeffaf olmaksızın, kapalı kapılar ardında, katakulli ile yürütülen işler, ne dünya sathında kabul görür, ne de ulus devlet bazında kendi vatandaşları tarafından benimsenir. Nitekim yakın tarihte oğul Bush yönetiminin Irak’ı işgal edebilmek için uluslararası topluma döktüğü diller ortadadır. Öyle veya böyle, kendince bir meşruiyet alanı oluşturma gayreti sonucunda dökülmüştür o diller…
Yine Uluslararası İlişkiler 101’in temel konularından biri de tanınırlık için gerekli diplomatic çabalardır. Yani, bir ülkenin resmi anlamda bir ulus devlet olarak tanınabilmesi için, sadece kendi halkının bunu talep etmesi yetmez, aynı zamanda uluslararası toplum içinde geniş bir destek bulması şarttır. Yani kimse, kafasına estiğince bir günden ötekine ne bir ülkeyi oluşturabilir, ne de yıkabilir. Hepsi zaman ister, efor ister. Strateji ister.
Şimdi bir düğmeye basıldı. Dikilen değil, basılan cinsten bir düğme bu. Katar helak edilsin fermanı çıkarıldı, tam da bir geceden, sabahına. Yani bir anda. Yani altyapısız, yani hazırlıksız yani tartışmasız. Şimdi bazılarımız ama bu kriz geliyorum dedi, demesin lütfen. Hayır, uluslararası siyaset açısından baktığımızda geliyorum diyen bir krizden söz edemeyiz, konu Katar olunca. Tam tersi, acemice devreye sokulan bir plandan söz ediyoruz.
Trump bir iş adamı pragmatizmi ile hükmetmeye alışkın kişiliğiyle hükmetmek istedi. Kristal küre etrafında, kılıçlar elde dans sonrası sadece ekonomik kârını artırmadı ülkesinin, aynı zamanda bugünkü krizin de temellerini attı. Ama ne kendi halkına, ne de bölge halkına bunu izah etmeksizin…
Yalnızlaştırma bir anda geldi, ambargo artçısıydı. Kraldan çok kralcılar peşine düştü. İnsanın “sana ne oluyor Nijer?” diyesi geliyor. Yetti mi… Hayır, orada da durmadı, kriz büyüdü, İhvan’ı, Karadavi’yi terörist ilan edecek kadar büyüdü. Bizdeki kraldan çok kralcı Amerikan peti CHP de konvoya katıldı. Allah’tan CHP değil, aklıselim sahibi insanlar yönetimde.
Bu iş yürümez. Bu krizden rant sağlanmaz. Bu kriz, açanların başına döner, çorap gibi örülür. Çok geçmeden bunu göreceğiz. Çünkü oyunu kuralına göre oynamadılar. Haksız da olsa, haklı da olsa ortada bir kurallar dizisi var, gelip onları yok sayarsanız, kuralların eksikliği müsebbiplerine geri döner. Baş ağrısı olarak, daha kötüsü olarak.
yeniakit