Merve Kavakçı

Merve Kavakçı

Dünya nereye?

Samuel Huntington'ın kulakları çınlasın.

Medeniyetler çatışmasını ilk telaffuz ettiğinde aldığı tepkileri göz önüne alırsak bugün yaşasaydı, görüşlerine nasıl bir değişiklik getirirdi diye düşünüyorum. Bir çatışmadan söz edilecekse insanlığın Allah'ın onlara bahsettiği bilim ve ilim ile geliştirdikleri medeniyetlerin farklı olması, birbirinden bağımsız birer alan veya yapı olarak belirmesi gerekirdi.


Oysa medeniyet dediğin insanoğlunun ortak ürünüydü. Batı medeniyetinden söz edip Batı'nın Müslümanların katkılarından arınmış şekilde var olabilmelerinden söz edebilir miyiz hiç, olur mu öyle şey. Diyelim ki oldu, ne cebiri, ne rakamları, ne çek defteri, ne Batı'yı Ay'a taşıyan astronomik değerleri kalırdı o zaman. Düşünün sekiz, dokuz, onuncu yüzyılları çıkarıverin bir tarihi akıştan, geriye ne kalırdı... Benzer bir mantığı eski Yunan'dan aktarılanlar için de söyleyebiliriz. Hatırlayalım: Orta Çağ'da Hıristiyan aleminde bilgi eksenli öyle bir korku mevcut ki neredeyse gölgelerinden korkacak halde din sınıfı. Onun içindir ki Kilise her şeyi kontrol etmeye çalışıyor, o günah, bu yasak, terör estiriyor. Korku olur da istemediğimiz bir bilgi turu aramıza sızar da insanlara istediğimiz gibi hükmedemeyiz korkusu.


Bilgiye dolayısıyla da antik Yunan'a mesafe bu şekilde başlıyor. Oysa Müslümanlara bakıyoruz. Bilgi ne ve kim kaynaklı olursa olsun alıyor, tercüme ediyor, sonra aralarından İslam ile çelişenlerini ayıklayıp bir süzgeçten geçiriyorlar. Korku adına bir nebze bir şey yok. Bilginin neresinde korkulacak Müslümanca bir bakış açısında! İşte bundandır ki Yunan'dan gelen bilgi Hıristiyan dünyasına Müslümanların yaptığı tercümelerin sonucunda üretilen aracılığı ile girmiştir. Bakmayın şimdi Müslümanları küçük gördüklerine... Müslüman ülkelerin geri kalmışlığını İslam'a bağladıklarına...


Demek istediğim şudur ki, Huntington'ın çatıştığını iddia ettiği alan aslında medeniyet alanı olmamalı, çünkü bu insanoğlunun ortak paydası. Kim üretmiş olursa olsun bileşeni. Eğer bir çatışmadan söz edeceksek ki bu bir gerçek, o zaman kültürler arasındaki çatışmadan bahsetmemiz gerekiyor. Bunun da çağdaş döneme ait bir tartışma olması lazım. Yani endüstri inkılabı sonrasında ortaya çıkan küresel tablodan hareket ederek durumu değerlendirmeliyiz. Batının hegemonik, yayılmacı kültürünün, Batı ve öteki arasındaki ayrımı üreten ve üretmekle kalmayıp yani prosesi orada bırakmayıp bu üretme işlemini yeniden-üretmek için basamak olarak kullanan, böylece oluşturduğu fasit dairenin kendi kendine yetebilmesinin, kendini besleyebilmesinin sistemini kuran bir mizacı var. Bu çarkın içine düşmüş Müslüman olsun olmasın gelişmekte olan ulus devletlerin insanları kültürler arası çatışmayı bire bir yaşıyorlar.


Sonuç? Arap Baharı diye tarihe geçen olaylar dizisinin -ki hatırlayalım bu olaylar, onyıllarca Batı kültürünün şakşakçısı olmuş, Batıcı kukla rejimlerine karşı bir tepki olarak gelişmişti- dün Libya, Tunus ve Mısır, bugünse Yemen ve diğerlerinde karşılık bulan Arap Kasırgası'na dönüşmesi ihtimali...


Rabbim encamımızı hayr eylesin.

yeni akit

Bu yazı toplam 1340 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar