Mehmet GÖKTAŞ
Emperyalist Küfrün Rasulullah (s.a.v) ile olan Savaşı
İslam"a ve onun Aziz Peygamberine hakaret dolu "Müslümanların Masumiyeti" isimli filmi protestolar esnasında Libya"nın Bingazi kentinde ABD büyükelçisi ve üç diplomat öldürülmüş ve şu anda dünya gündeminin birinci sırasına bu olaylar oturmuştur. Önce konuyla ilgili gelişmelerin basındaki özetine bir bakalım.
"Provakatif amaçla yaptım"
Filmin yapımcısı Sam Bacile, filmi `provokatif bir siyasi tutum` için yaptığını itiraf etti. Bacile, Amerikan Wall Street Journal gazetesine verdiği demeçte, `` İslam kanserdir, Müslümanlar da yok edilmesi gereken böceklerdir. Bu film ile İslam`ın nefret içerikli bir din olduğunu göstereceğim`` ifadelerini kullandı. ``Bu film için 100 İsrailli bağışçıdan 5 milyon dolar aldım ve filmi İsrail için yaptım`` diyen Sam Bacile, ABD`nin Florida eyaletinde Kur`an-ı Kerim yakan rahip Terry Jones`dan destek aldığını söyledi.
Bacile, filmin fragmanının Temmuz başında verdiğini kaydederek, filmin Twitter`da eski aktörlerin konuyu ele almasıyla gündeme geldiğini söyledi. Bacile`in tepkilerin ardından saklandığı bildirildi.
Filmin kampanyasını Kaliforniya`da yaşayan Müslüman karşıtı tutumuyla bilinen Kıpti Moris Sadek`in yaptığı belirtiliyor.
İsrail Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Yigal Palmor ise, ABD ve İsrail vatandaşı olan Sam Bacile adlı yapımcının çektiği `Müslümanların Masumiyeti` adlı filmle kendilerinin bir ilgisi olmadığını savundu. Palmor, bununla birlikte Libya`daki Amerikan elçiliğine yapılan saldırının ardından kendilerinin de teyakkuzda olduğunu ifade etti.
Bu arada Mısır Cumhuriyet Savcılığı`ndan yapılan açıklamada, ABD`de yaşayan ve Hz. Muhammed`e hakaret içeren filmin yapımında yer alan 9 Kıpti`nin ülkeye girişi halinde tutuklanacağı belirtildi
Günümüz emperyazminin hedefindeki isim: Hz. Muhammed Aleyhisselam
Başta Amerika ve İsrail olmak üzere dünya emperyalizmi İslam"a ve Müslümanlara karşı olan savaşını özellikle Hazreti Peygamber Aleyhisselam üzerinden sürdürmektedir. Selman Rüşdü ve karikatürlü saldırılardan tutun, son olarak "Müslümanların Masumiyeti" filmine gelinceye kadar hedef doğrudan Rasûlullah (s.a.v) Efendimizdir.
Bu esnada gelişen olaylar neticesinde canlarını kaybedenler de hep Müslümanlardır. Bakmayın Bingazi"deki son olaya, şu ana kadar vuku bulan olaylarda yüzlerce Müslüman hayatını kaybetmiştir. Yani hem hakarete uğrayan Peygamberimizdir, hem de bu esnada canlarından olanlar da Onun ümmetidir. İsterseniz bu hakaretler neticesinde Hindistan, Pakistan, Bangladeş ve Ortadoğu"da olup bitenleri şöyle bir hatırlamaya çalışın, bu gerçeği göreceksiniz.
Rasûlullah (s.a.v) Efendimizin doğrudan hedef tahtasına konulması ve nokta atışı yapılması bir tesadüf ve sıradışı bir yanlışlık değildir. Veya bazılarının zannettiği gibi sadece Müslümanları tahrik ve provoke etmek için değildir. Emperyalizmin bu saldırıları bilinçli bir seçimlidir.
Çünkü bugün dünyadaki zulmün ve sömürünün karşısına dikilebilecek tek güç olarak Müslümanlar kalmıştır ve Müslümanların bu konudaki biricik örneği de Hazreti Muhammed Aleyhisselam"dır.
İslam"a göre Hazreti Peygamber"e (s.a.v) sövmenin ve hakaret etmenin cezası:
Günümüz Türkiye Müslümanlarının fazla bilmediği fakat dünyaca meşhur ve özellikle Osmanlı medreselerinin demirbaş bir kitabı "Şifayı Şerif"ten bahsedeceğim. Endülüslü âlim Kâdı "Iyaz"ın bu eserinin tam ismi "Eşşifâ Bita"rifi Hukû"l Mustafâ". Rasûlullah"ın hukukunu ve özellikle ümmeti üzerindeki haklarını ve ümmetinin de ona karşı görevlerini anlatan muhteşem bir eserdir. Bu eserin son bölümü tamamen, Hazreti Peygamber Aleyhisselam"a ve Onun aile efradına sövmenin, hakaret etmenin cezasının ne olduğunu ele almaktadır. Bunun cezasının tartışmasız bir şekilde ölüm olduğunu bütün delilleriyle ortaya koymaktadır. Bu cezanın ne şekilde gerçekleştirileceği, tövbesinin mümkün olup olmadığı, öldürülen kişilerin mallarının, miraslarının ne olacağı, bu arada bu suçu işleyen kişinin Müslüman olması durumunda cenazesinin kılınıp kılınmayacağı konusu çok geniş bir şekilde ele alınmaktadır.
Yani diyeceğimiz odur ki, bir insan Hazreti Muhammed Aleyhisselama iman eder veya etmez, o kendi bileceği bir iştir, kimse onu bundan dolayı yargılayamaz. Fakat Ona ve Onun aile efradına hakaret ederse, söverse işler tamamen değişir.
Gönül isterdi ki Müslümanlar birlik ve bütünlük içerisinde, özellikle bir halifenin etrafında toplanmış olsalardı da, bu hakaretin cezasını o şekilde verselerdi. Libya"da olduğu gibi değil de, hem cezayı verenler ümmetin yetkilileri olsaydı, hem de bizzat bu suçu işleyenlerin kendileri cezalandırılsaydı.
Zaten böyle bir durumda hiçbir zındık böyle bir şeye teşebbüs edemezdi ki. Rabbim inşallah bizleri o günlere de ulaştıracaktır.
doğru haber