Abdurrahman Dilipak
Fiten, Dâbbetü’l-arz ve Neuralink!
Günümüzde insanların zihnini en çok meşgul eden şey “Kıyamet”, “Tarihin sonu”, “İnsanlığın ve dünyanın akıbeti”. Dinin de bilimin de, siyasetin de, iktisadın da temel konusu bu. Somut gerçeklerden kehanete uzanan birçok şey söyleniyor bu konuda.
Kur’an-ı Kerim bize “din günü”nden söz eder. Ahiret hayatından söz eder. Kıyamet denen bir gün var. O gün hiçbir Müslüman hayatta olmayacak. Kıyamet o sapkınların üzerine kopacak.
Hristiyanlar için kıyametle ilgili en önemli kaynak Yuhanna Vahyi. Ki konu tamamen Ege bölgesi ile ilgili. Ayrıca Armagedon (Bizdeki Melheme-i Kübra)’dan söz edilir. Urfa, Halep, Hatay, Antep, Maraş ve Kilis’le ilgili. Hristiyanlıkta Mesih’in dönüşü, “Gog-Magog” (Bizdeki Yecüc Mecüc), Anti Chirist (Bizdeki Deccal’e karşılık olarak).
Yahudiler, “Tanrının ailesi”nin tanrı tarafından kurtarılıp yeni bir dünyaya taşınacakları ve orada yeni bir hayata başlayacaklarını düşünürler. Bu defa Nuh’un gemisinin yerini bir uzay gemisi alacaktır sanki. “Mesih”in (Meşiah) öncülüğünde kozmik bir yolculuğa çıkacaklar. Belki zaman bükülüp farklı bir boyuta geçecekler ve yeni bir dünyaya yerleşecekler.
Kur’an-ı Kerim kıyametle ilgili 3 büyük alametten söz eder. Dâbbetü’l-arz’ın zuhuru, Yecüc-Mecüc fitnesi ve Süleyman mabedindeki kayıp Emanet-i mukaddese sandığı! Bu sandığın içinde Hz. Musa’nın Tur-u Sina’dan getirdiği evamir-i aşere’nin yazılı olduğu iki tablet, asayı Musa, Hz. Süleyman’ın asası ve Hz. Davud’un kılıcı ve diğer vahiy parşömenleri ve emanetler.
Şia’da iman meselesi, Sünni dünyada tevatür seviyesinde kabul edilen büyük alametlerden bazıları Nuzul-ü İsa Mesih, Mehdi, Deccal, Melheme-i Kübra hadisesi gibi hadiselerdir.
Güneşin batıdan doğması, kafirleri perişan edecek bir duman, Hicaz’da bir ateş, Arap yarımadasında yer çökmesi, Kâbe’nin yıkılması, bunlar büyük alametler. 1. (İbadeti, helâl ve haram hudutlarını) unutturan fakirlik, 2. Azdıran zenginlik, 3. (Her şeyi) bozup perişan eden hastalık, 4. Aklı ve idrâki zaafa uğratarak saçma-sapan konuşturan ihtiyarlık, 5. Ansızın geliveren ölüm, 6. Gelmesi beklenen şeylerin en şerlisi Deccâl, 7. Kıyâmet.
O gün, âlimlere itibar edilmez, edep, haya, hürmet, merhamet kalkar, insanlar dünya metaı için boğazlaşır, dostluklar çıkarla mukayyed olur, vefa kaybolur, teşekkür unutulur. İnsanlar sabırsızdır. İyiliği bilmeyen insanların çoğaldığı, iyi insanın başını önüne eğip yürüdüğü, sadakanın küçümsendiği, Sünnet bid’at gibi algılanır. O günler, yerin altının yerin üstünden iyi olduğu zaman olarak bilinir.
Kıyamete giden yol, Resulullah’ın risaleti ile başlar. Çünkü o “Ahir zaman peygamberi”dir ve biz bu peygamberin ümmetiyiz. İlk önemli işaret budur. Ve O’nun vefatı ile başlayan süreçte gelişen birçok olay kıyamet alametidir. Kudüs’ün fethi ve tekrar işgali de kıyamet işaretlerinden sayılır. Kudüs’ün yeniden kurtuluşu da Hz. İsa Mesih ve Mehdi olayı ile ilişkilendirilir ve Kerbela da bunlardan biridir. Kıyâmet’in küçük alâmetlerinden bazıları ise şunlardır: Beytu’l-Makdis’in (Kudüs’ün) fethi. Tâun/Veba (Salgın hastalıkların) yaygınlaşması. Malın çoğalıp artması ve zekâtın verilmemesi. Dini, siyasi, ahlaki, iktisadi anlamda toplumu ifsad eden tartışmaların zuhuru ve bu çerçevede arkası arkasına fitnelerin ortaya çıkması. Müseylemetül Kezzab ve el-Esvedu’l-Ansî gibi yalancı peygamberlerin zuhur etmesi. Sahte bir peygamber olarak FG bu anlamda bilinen peygamberlerden daha üstün bir konumdaydı. Birçok ülkede birçok sahte peygamber mehdi ve mesih çıktı. Hicaz bölgesinde ateşin Hicrî 654 yılında Medine’de ortaya çıktığı söylenir.. Emânet’e hıyanet, ehliyet ve liyakata riayetsizlik, rüşvet ve torpilin artması. İlmin insanların elinden alınması (Makinenin bilgi üretmesi anlamına gelebilir mi) ve cehâletin topluma hakim olması. Zinâ’nın, Riba’nın, edep dışı davranışlar ve teganni ile eğlencenin, kumarın yaygınlaşması. İçkinin, uyuşturucunun yaygınlaşması. Koyun çobanlarının binaları yükseltmekte birbirleriyle yarışmaları. Evlâtların anne-babaya asi olması. Cinayet, terör ve savaş, depremlerin, şimşeklerin, tabii afetlerin çoğalması. Meteor yağmuru, yere batma, insan, hayvan ve bitkilerde, tabiatta fıtratın bozulması, nesilde tereddi. Giyinmiş oldukları halde çıplak gibi vücud hatlarını gösteren kıyafetlerin ortaya çıkması ve tesettürün ortadan kalkması.. Hulul hadisesinin yaygınlaşması, Kahinlerin gelecek hakkında bilgi vermesi, rüya görenlerin çoğalması. Yalancı şâhitliğin çoğalması. Adaletin zaafa uğraması, Kadınların erkeklerden daha çok olması. Çöllerin yeşermesi, vadilerin çoraklaşması. Fırat vadisinde bir dağın ortaya çıkması. Yırtıcı vahşî hayvanların ve cansızların insanlarla konuşması (Nesneler arası bilgileşim). İstanbul’un yeniden fethi. “Ebed müddet” tartışmasını bırakıp da şu hadisi okuyalım: Hz. Peygamber (sav) şöyle haber veriyor: (…) oruç nedir, namaz nedir, hac ve umre ibadeti nedir ve sadaka nedir bilinemeyecektir. Allah’ın kitabı Kur’an-ı Kerim de bir gecede kaldırılıp götürülecek ve yeryüzünde ondan tek bir ayet bile kalmayacaktır. Çok yaşlı erkekler ve pek ihtiyar kadınlardan oluşan birtakım insanlar kalacak ve ‘Biz babalarımızın öğrettiği şu La ilahe illallah kelimesi üzerine yetiştik de dinden sadece bu kelimeyi biliyoruz. Ve sadece bu kelimeyi söyleriz diyeceklerdir.” (İbn-i Mace, Fiten, Hd: 4049). Vahiy önce gönülden, sonra akıldan, sonra hayattan silinecek. Şeytan’ın örgütlediği sahte dinler ve onların sahte peygamberleri daha çok itibar görmeye başlayacak. İşte o gün mü’minler için dünya hayatının son günü olacak. “(Resulullah) ey Rabbim, kavmim Kur’an’ı terk etti dedi”. (Furkan, 30). “Gün gelecek (…) İnsanlar ölçüsüz bir açgözlülüğe yakalanacaklar. Allah’ın hakkını çiğnediklerinde hiçbir endişe ve korku hissetmeyecekler. Bir günah işlediklerinde, ‘Allah elbette beni affeder’ diyerek kendilerini aldatacaklar. Onlar kuzu postu giyecekler ama kalpleri kurt gibi (acımasız) olacaktır. Kötülüğü emredip iyiliği yasaklayacaklar. O günlere gelindiğinde, “Artık ne umre ne de hac yapılmayacak”. (Sahihü’l Cami, 7296) ve ardından Yecüc ve Mecüc gelecek.
İman üzere olanlar, dinlerini Allah’a, resulüne ve kitaba has kılanlar, ümmetin birliğini savunan, tefrikayı reddeden, istişare ve şûrayı terk etmeyenler, din ve devlet büyüklerini ilah ve rab edinmeyenler, ırkçılıktan uzak durup adaleti gözetenler sonuçta mahzun olmayacaklar. Kıyamet öncesi o dehşeti yaşamadan Rablerine kavuşacaklar. Önümüzde büyük bir savaş, sonra bir sükûnet dönemi ve sonra yeniden tereddi ve helak! Sabreden, şükreden ve direnenlerden olalım diye, selâm ve dua ile.
Not: Aklıma takılan bir soru: Yecüc-Mecüc, “hulul”ün gerçekleştiği bir GENOMİC olabilir mi? Ya da Dâbbetü’l-arz, farklı genom yapısına sahip ve bilişim tekniklerini kullanan farklı bir akıl sahibi bir canlı olabilir mi? Ya da zaman bükülünce başka durumla mı karşılaşacağız? Cevabını bilmediğim bir soru bu!