Ahmet Taşgetiren
Fransa neyi oynuyor?
Yer bulanlarda da 40 bin rakamı, kırpıla kırpıla kuşa çevrilerek sunuluyor.
Ne bu?
Fransız medyasının daha şimdiden, "inkâr yasası"na uyum gösterdiğinin işareti mi, yoksa zihinsel altyapıdaki yabancı düşmanlığının ya da Türkiye karşıtlığının yansıması mı?
Bülent Arınç sormuş ya...
- Tayyip Erdoğan Paris'e gelse, "Soykırım yoktur" dese, ona ne yapacaksınız?
Ne yapacakları 40 bin kişinin üstünü çizmelerinden anlaşılmıyor mu?
- Biz 40 bin kişinin üstünü de çizeriz, Başbakanınızın da...
Bu bir oyun ve eski oyun.
Hatta bu bir savaş ve eski savaş.
Türkiye ile savaş.
Ne yazık ki "Fransız politikaları"nın yanında diasporanın iştirak ettiği bir savaş.
Deveciyan'ın cinayet mantığı
Patrick Deveciyan, ASALA'nın avukatı ve Sarkozy'nin son operasyondaki akıl hocası...
Milliyet'in Paris muhabiri Pınar Ersoy'un kendisi ile yaptığı görüşmede ASALA'nın eylemlerini "Bu bir savaş" diyerek meşrulaştırıyor ve Türk diplomatların katliyle ilgili olarak şunu söylüyor:
"Bu diplomatların inkârcı propagandanın ajanı olduklarını, bu nedenle masum olmadıklarını savundum." (Milliyet, 21 Ocak 2012)
"İnkârcı propagandanın ajanısınız" ve öldürülmeyi hak ediyorsunuz.
Bu mantığa göre, "inkârcı"lığı suç sayıp hapis ve para cezası uygulamak "insaflı!" bir yaklaşım bile sayılabilir değil mi?
Aslında, Fransa'da olan şeyi doğru anlamak, değerlendirmek gerekiyor.
"Bu bir oyun, bir savaş ve eski savaş" dedim.
Fransa, Birinci Dünya Savaşı sonrasında Türkiye topraklarına çullanmak istedi, işgal etti ve bu süreçte yerli Ermeniler'i kullandı. Kimilerine Fransız asker elbisesi giydirerek, kimilerini de açık Ermeni kimlikleriyle... O günün Türkiye insanı ile boğuştu ve Ermeniler'i boğuşturdu.
Şimdi Ortadoğu'da Türkiye ile gizli bir, hadi savaşı demeyeyim ama mücadeleyi sürdürüyor.
Avrupa'da Türkiye'ye karşı mücadele ediyor.
Fransa aklını Sarkozy'ye verdi ve maalesef bu akıl dışı düşmanlığı Fransa'ya mal etme çılgınlığına düştü.
Sarkozy, global yeniden yapılanma sürecinde Türkiye ile nüfuz savaşı veriyor.
Bunda da Ermeniler'i kullanıyor.
Bu kullanım, Ermeniler'in Türkiye ile hesaplaşma stratejisine denk düşüyor. Yani Ermeniler de Fransa'yı kullanıyor. Başkalarını Türkiye'ye karşı kullandıkları gibi.
Tanıdık strateji
Ermeni stratejisi, genelde Batı dünyasında ya da Rusya'da karşılık buluyor.
Bu Türkiye açısından tanıdık bir durum.
Osmanlı'nın yıkılış sürecinde de böyle olmuş. Bunun Türkiye insanında, böyle bir algılayış oluşturması şaşırtıcı olmamalı.
Kuzeyden gelen işgalci Ruslar'ın safında Ermeni birlikleri ya da Güney'den, Güneydoğu'dan gelen işgalci Fransa'nın safında...
Ne yapsın Türkiye'nin aklı?
Bu menhus işbirliklerini görmesin mi?
Türk Büyükelçisini bile "inkarcı propagandanın ajanı" olarak niteleyip, öldürülmesini meşru gören bir diaspora zihniyeti ve onu koruyup kollayan bir Fransız politikası...
Aptal olun ve bunları görmeyin!
Diyorum ki, Türkler, Türkiye, Osmanlı, 1915'te yaşanan tüm acıları görsün, kabul etsin, özür dilesin ama Ruslar'la ya da Fransızlar'la işbirliği yapan Ermeni komitacıların katlettiği, geride bir hikâye bile bırakamayan Anadolu insanından da birileri özür dilesin.
Değilse sorayım:
Hâlâ Batı dünyasının bir yerlerinde dövülmeye, sövülmeye devam edilen, kendini savunma hakkı bile elinden alınan Anadolu insanı nasıl baksın bu Fransa-diaspora işbirliğine?
bugün