Abdurrahman Dilipak
Gerekirse silah kullanırız!!
Erbakan, "Kanlı mı olacak kansız mı?" derken aslında kendi tercihini değil, darbecilerin tavrını sorguluyordu. Ama bu sözü tehdit gibi takdim ettiler.. Şimdi "Erbakan'ı yanlış anlamışız" diyorlar. Yanlış anladıklarından değil, Erbakan'ın sevenlerini bugünkü iktidara karşı kendi yanlarına çekebilirler mi, onun hesabını yapıyor olsalar gerek.
Sanki Anıtkabir'de Erbakan'ın kulağına eğilip küfredenler kendileri değildi. Sanki Erbakan'ı bir harbiyeliye tokatlatmak için plan yapanlar kendileri değildi..
Bugün yaptıkları herşeyi inkar ediyorlar, üstünü örtmeye, çarpıtmaya çalışıyorlar..
Sanki kendilerini çağdaş bir Kazıklı Voyvoda gibi görüp, kadın bir bakanı, bakanlığın önünde yağlı kazığa oturtma tehdidinde bulunanlar kendileri değil mi?
Meral Akşener askeri dinletiyormuş da, kafasının tası atmış da..
Darbecilik sizin göreviniz mi? Mafya, terör örgütleri ile, medya ve sermaye ile illegal ilişkiler kurarsanız, dinlemeye takılırsınız elbette. Fuhuş çeteleri ile, bir takım yabancı istihbarat örgütleri ile kol kola girerseniz dinlenirsiniz.
Sanki kendileri siyasileri dinletmiyorlardı.. "Luzumunda silah kullanırız" sözü Fevzi Türkeri'ye aitmiş.
Bunlar işi öyle azıtmışlardı ki, MGK'da açık açık meydan okuyor, tehdit ediyorlardı..
Erbakan, o zaman bunu açıkça ifade edemiyor, kendine yönelik tehditler karşısında, darbecilerin kan dökme tehdidini dile getirmeye çalışırken, kendisi sanki kan dökme tehdidinde bulunuyormuş gibi takdim ediliyordu..
Erbakan mı kan dökecek? Yahu, Erbakan'ın silahlı güçleri mi var? Hakaretlerin karşısında o kişileri görevden mi aldı, hakkında dava mı açtı? Suç duyurusunda bulunsa sonuç ne olurdu ki!
Bu iş tam anlamı ile kurt ile kuzunun hikayesine benziyor..
Düşünsenize, karşınızda silahlı ve size köşeye sıkıştırmış, gerekirse silah kullanmaktan söz eden bir adam var, "yağlı kazığa oturtmaktan" söz eden birileri... Bir de "La havle" çekip, "Bakalım bu beladan nasıl kurtulacağız, bu işin sonu kanlı mı bitecek, kansız mı" diyen bir kişi var. Basın haber yapıyor hemen: "Erbakan 'kanlı mı olacak kansız mı' dedi.. Erbakan kan dökmekten söz etti!"
Hani kurtla kuzu aynı dereden suç içiyormuş. Kurt kuzuya "Suyu bulandırma!" demiş. Kuzucuk cevap vermiş: "Aman efendim, ben suyu nasıl bulandırabilirim ki, siz yukarıdasınız ben aşağıda?" Kurt daha da hiddetlenmiş. "Şuna bak" demiş. "Bir de bana cevap veriyor." Gitmiş kuzuyu yemiş!
Bugün de Ergenekoncuların, Balyozcuların savunmalarına bakıyorum da, bunlar dünyanın farkında değiller. Hâlâ aynı kafa..
Medyadaki, sıranın kendilerine gelmesini bekleyen işbirlikçileri de aynı kafada..
Bunların gözlerine bir görünen mi var, yoksa kurdukları yapıdan o kadar mı eminler ya da kurdukları uluslararası derin dostluklardan? O sistemin çökebileceğine ihtimal vermiyorlar.. Ama onlar da bir gün gerçekleri anlayacaklardır..
Bu işler böyledir. Firavun da, Nemrut da, Babil Kralı da öyle düşünüyordu, ama doğan büyür, büyüyen yaşlanır ve ölür.. Kemal, aynı zamanda zeval vaktidir..
Güvendikleri uluslararası sistem de çöktü, kendi kurdukları düzen de. Kemalizm de bitti.. Gelen günler geçen günleri aratacak onlar için..
Bunlar gerçeği görmüyor değil, gerçeği içlerine sindiremiyorlar. Kabul etmek istemiyorlar. Görmek istemeyenden daha kör kim olabilir ki!
Askerler bilmedikleri alana daldılar. Laiklik adına İslama müdahele etmeye kalkıştılar ve bu işi yüzlerine gözlerine bulaştırdılar.. Güya "ılımlı bir İslam" istiyorlardı, akıbetleri o ılımlı İslamın elinden oldu!
Kendilerine de, ülkeye de yazık ettiler..
Onlar mı sivilleri kullandı, siviller mi onları! Bana kalırsa ikisi de birbirini kullandı. Medya, mafya, sermaye, siyaset, bürokrasi, STK, herkes vardı işin içinde. Tamahkarlar ve muhterisler el birliği yapınca bu rezalet çıktı ortaya.
Hâlâ niye direniyorlar bilmiyorum.. Oysa direndikçe, konuştukça daha da batıyorlar.
Yanlış bir yola girdiler ve emir komuta zinciri içinde aynı yanlışı büyük bir kararlılıkla sürdürüyorlar.. Paşa keyifleri bilir.. Elbet onlar da bir gün gerçeği görüp anlayacaklardır. Selam ve dua ile..
yeniakit