Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Hakikatin, gerçeğin ve zamanın hırsızlarına…

Hakikati çarpıtanlardan olmayalım. Ayetleri eğip büken, manasını çarpıtanlardan olursak, mezarlarımızdan kaldırılacağımız gün çarpıtılanlardan oluruz.

Bizler, yaşadığımız zamana ve mekana adil şahidler olmakla emrolunduk. Zamanı nasıl israf ediyor ve mekanı tahrip, hayvanları ve ekinleri talan ediyor, hava, su, toprağı kirletiyoruz.

İnsanlık açık bir tehlike ve tehditle karşı karşıya iken, birileri Allah’tan korkup sakınması gerekirken, gelen belanın faturasını rakiplerine fatura etmek için adeta Şeytanın ırgatlığını yapıyor. Allah da böylece birilerini, birilerinin başına musallat ederek onları dünya ve ahirette perişan etmek için sebeb halkediyor. Zira Allah cahiller, zalimler, fasıklar, münafıklar, müstekbirler topluluğuna hidayet nasib etmez. Bunlara yardım edenler ve bunlar karşısında sessiz kalanlara gelince, onlar da onlar gibi, onlarla birlikte, suçlarına uygun şekilde cezalandırılacaklardır. Öte yandan, bizleri korkutmak ve düşünmemiz için, Allah’ı tesbih eden şimşekleri çaktıran, yağmur dolu bulutları var eden O’dur O! Melekler de O’nun azamet ve heybetinden O’nu tesbih ederler. Onlar Allah (cc) hakkında tartışıp dururken, O, yıldırımları göndererek istediğine isabet ettirir. Güç ve kuvvet sahibi olan Allah azimüşşan’ın cezası da şiddetlidir. Allah “saklayan ve koruyucuların en hayırlısıdır”. Ha şunu bilelim ki, “Hiçbir kimse yoktur ki, üzerinde bir görüp gözeteni olmasın veya hiçbir kimse yoktur ki koruyucusu veya saklayanı olmasın”.

Birileri bu ikramları kendilerine has bir imtiyaz sanmasın. Nefsini kendine yurt edinmiş Şeytanları dost edinenlere gelince, Allah’ın gazabı onlara yakındır! O zaman şimdi, kendi aranızda tartışıp durmayı bırakın da tevbe edin. Başkalarının zaaf ve yenilgisinde kendinize zafer aramaktan vazgeçin, Allah’ın ipine tutunun, bilesiniz ki, size nefsinizden daha büyük düşman yoktur. Ve siz bilin ki, “kendi nefsinizdeki hükmü değiştirmedikçe, Allah da sizin hakkınızdaki hükmünü değiştirmeyecektir”! Yaklaşan tehlikeye bakıyorum da ülke olarak, bölge ve hatta dünya olarak kör ve sağır bir şekilde tehlikeli bir akıbete doğru giderek artan bir hızla sürüklenmeye devam ediyoruz.

Birileri bu 5G ve CoVID perdesi arkasında gelişen büyük fitnenin sanki farkında değil. Yakında o siber altyapılar ve elektrik sistemleri üzerinden büyük bir kilitlenme yaşanacak. ABD’de test ettiler, Pakistan’da yaşandı. Türkiye’de İstanbul ve Anteb’e dikkat! Yine Anadolu’da, İzmir, Urfa, Hatay, Maraş, Kilis, Tarsus, Antalya, Muğla, Denizli, Manisa, Rize, Artvin’e dikkat. (Bakınız, İslam geleneğinde Fiten bahsi ile ilgili rivayetler, Yuhanna vahyi, Tevrat ve İncil’deki kıyamet teolojisi ile ilgili mekanlar, Gog / Magog, Mehdiyyet ve Mesihiyet, Deccal, kıyamet savaşı, Emanet sandığı vd). Gözleri FED, DSÖ ve paradan başka bir şey görmeyenlere, mal ve makam peşinde sarhoş gibi seğirtenlere, bunları anlatsan da anlatmasan da bir! Onlar bunları görmek, duymak, bilmek istemiyorlar. Yakında başımıza “taş yağar”sa şaşmayın. Bakarsanız, Şeytanın askerleri, Kudüs ve Mekke’ye saldırmışlar. Yecüc-Mecüc gibi, yeraltında hazırlanan, Şeytanın insanımsı ordularına karşı bizimkiler, eli böğründe bekliyorlar. Oysa İHA ve SİHA’larla bunlarla başetmek mümkün değil. 5G bize değil, onlara hizmet edecek. Genomik’lere gelince, insan, makine ve bilgisayar networku üzerinden, nesnelerin iletişimi ile Şeytan, Süleyman aleyhisselamın rahmani tasarrufunu tersine çevirerek, Yecüc-Mecüc’ün “Hulul”üne kapı aralayacak yeni bir yolu denemeye çalışıyor sanki!

Birileri bunlara “komplo” diyecektir biliyorum. Oysa kendileri dünyanın en büyük komplosunun figüranı oldular, şu yaşanan süreçte. CoVID bu anlamda tarihin en büyük komplolarından biri. 

Farkında mısınız, bu global komplonun patronları, global sermayeye tek tek el koyuyor, Elon Musk, Bill Gates gibi kişilerin stratejik şirketlerini fona devredip, bir network oluşturuyorlar. Onu da yapay zekaya bağlıyorlar. Ali Baba da kayıp bir süredir farkında mısınız. Bu süreçte birçok kişi kaybolacak ve o şirketleri de sanal ortamda ele geçirilecek.

Birilerine göre bu iddialar birer “Kehanet!”.. Oysa bu iddia sahipleri kendileri, İslam’ın reddettiği, Yahudilerin, Hristiyanları kutsadıkları kehanetlerin birer parçası oldular, farkında değiller.. Onlar kaçtıklarını sandıkları şeye doğru koşuyorlar. Kimilerine göre bunlar, sihirbazların ve büyücülerin ileri sürdükleri “Esoterik” iddialar. Sihir ve büyü bizim işimiz değil. “Ey iman edenler! Şarap, kumar, dikili taşlar (putlar), fal ve şans okları birer şeytan işi pisliktir; bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz.” Evet, bunlar Şeytanın pis işleridir ve Şeytanın işbirlikçilerinin kim oldukları da bellidir. Onları Siyonist tapınakçılara, LGBT’yi takdis eden Cizvit papazlarına ve “Tanrının kırallığı” adına “Şeytan’ın kırallığı” için çalışan global çetelere sormak gerek.

Ne bekliyoruz bilmiyorum, depremi mi, kıtlığa sebeb olacak bir kuraklığı mı, salgın hastalıkları mı! O zaman beklediğiniz gelecek. Siz kaçtığınızı sandığınız şeye doğru koşmaya devam edin. Allah’ın kurtuluşu da gazabı da yakındır. Biz zamanın bize sunduğu fırsatları tersine çevirdik. Zamanı israf ettik. İmkanları heva ve heveslerimiz uğruna hedef ettik. Zalimlerden olduk. Şimdi tevbe zamanıdır. Önce haksız edindiğimiz para, mal, makam ve imkan var ise, onları sahibine iade etmek, tevbe etme zamanıdır. Zamanı israf ettik ve tabiatı tahrip ettik. Başımıza gelen felaketler, elimizle yaptıklarımızın karşılığıdır.

Eğer tevbe etmez isek, haber veriyorum: Gelecek günler geçen günleri aratacak!. Tekrar söylüyorum: bu yazdıklarımı anlamak için gizli ilimlere sahip olmaya gerek yok! Kur’an-ı Kerim’e şahidlik edin. Peygamberler tarihine bakın. “Fiten”e ilişkin dini metinlerdeki uyarıları takip edin. Bunlardan haberiniz yoksa, nasıl bir Müslümansınız siz. Unutmayın “iman ettik” demekle yakanız bırakılıvermeyecek ve “cehennemin yolları iyi niyet taşları ile döşelidir”.

“Bırak onları; yesinler, yararlansınlar, boş ümit oyalasın onları; yakında bilecekler! Biz hiçbir toplumu, kendilerine gönderilmiş belli bir kitap olmadan helâk etmedik. Hiçbir ümmet kendi ecelini ne öne alabilir ne de erteleyebilir.” Evet, evet, iman ettim ki: “Ancak inanıp yararlı iş işleyenler, Allah’ı çok çok ananlar ve haksızlığa uğratıldıklarında haklarını alanlar bunun dışındadır. Haksızlık eden kimseler nasıl bir yıkılışla yıkılacaklarını anlayacaklardır.” Kur’an önce akıllardan silinecek ve sonra kalplerden, sonra sayfalarda yazılı olanlar silinecek, işte o gün yeryüzünde mü’min kalmayacak. O gün “kıyamet”in başlangıcıdır. Biz ise ahir zaman Peygamberinin ümmetiyiz. Kıyamet zamanının fitnesinden kurtulmak isteyenler, mahzun olmak istemeyenler için son söz: Kıyam et! Ey, kısık sesliler sözüm size, hadi tevbe edelim, elimizi, yüzümüzü, kalbimizi ve dilimizi temizleyelim ve İla-yı kelimetullah için ayağa kalkalım. Güzel ve hikmetle hakkı haykıralım. Kötü gidişata karşı çıkalım. “LA” diyelim, Şeytana ve onun askerlerine. Allah’ın rızasının tecellisinin vesilesi olalım da Allah bizim ellerimizle zalimleri cezalandırsın ve mazlumlara yardım etsin! Kum fe enzir! 

Selâm ve dua ile.

Bu yazı toplam 667 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar