Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Hayır bu iş böyle olmaz!

Bizimkiler bu işi beceremiyorlar.. Fransa’daki, Belçika’daki olaylar böyle verilmez.. Öğrenmemişsiniz..

Bir “Kırmızı fularlı kız”ınız bile yok.. Kırmızı elbiseli bir bayan ellerinde çiçekle şöyle Titanik filminde geminin burnunda durur gibi TOMA’ya karşı duracak. 

Hayır hayır,Brezilya’nın Rio de Janeiro şehrindeki Corcovado Dağı üzerinde yer alan 38 metre yükseklikteki “Kurtarıcı İsa” heykeli (!?) gibi duracak. Rio karnavalının tepesinde bir peygamberin haşa heykelini dikeceksin.. Batı kafası bu..

Bunlar geziyi de “Taksim karnavalı”na çevirmek istemişlerdi aslında.. Gezi bileşenlerinden LGBT bu işin ihalesini alabilir.. Taksim’e camiye hayır, ama Karnaval yakışır değil mi?

Ama Paris’e gönderecek bir tiyatrocunuz da yok, onu resmedecek bir fotoğrafçınız da..

Bir piyanist de mi bulamadınız.. Canlı heykel de mi bulamadınız.. Sapanla taş atacak turist obez bir teyze de mi bulamadınız ya hu!

Hani daha TBMM İnsan Hakları Komisyonu’ndan kaç üye gitti Paris’e..

22 Kasım 2011’de 87 yaşında hayatını kaybeden Fransa eski Cumhurbaşkanı François Mitterrand’ın eşi Danielle Mitterrand, “Kürt Baharında / Ben Hayatını Adamış bir Peşmergeyim” isimli kitaba önsöz yazıyordu. Dahası bayan Mitterrand o yaşında Güneydoğu’ya gelmiş, PKK’lılarla görüşmüştü.

Emine hanım Paris’e gidip, sendikacılar ve mülteci kamplarındaki mültecilerle görüşmeyi düşünür mü? Hatta hapishaneye gidip, gösterilerde gözaltına alınan kadınlarla görüşse mesela..

Bayan Mitterrand PKK’yı ziyaret ediyor, mesela bir İslam ülkesinin devlet başkanının eşi, Suriye’de DAEŞ kamplarını ziyaret etse, batı medyası bu işe ne derdi!

Ya hu, bunlar Mısır’daki darbeci Sisi’ye Nobel Barış Ödülü verdikleri Baradey’i müşavir yapmadılar mı? Baradey utancından yer yarıldı, yerin dibine girdi. Yerine İngiliz eski Başbakanı solcu Tony Blair’i Sisi’ye danışman yapmadılar mı?

Ya hu arkadaşlar, olaylarda yaralananlara insani yardım için bir ekip de mi gönderemedik.. Mesela AKUT hem Paris’e gidebilir, hem de Batı ülkelerinde sahillerdeki mültecilere yardım için gitseler.. Çevrecilerimiz, insan hakları derneklerimiz, HAK-İŞ filan ne yapıyorsunuz arkadaşlar.. Hani sendikal dayanışma, gözlem heyetleri filan..

Evet Boyner de Paris’e gitmeli..

PEGİDA ne buyurur bu hususta.. Neyse ki, bu kez sokaktakiler Afrikalılar ve Müslümanlar değil.

Gezi’de Batı medyası Taksim’deydi.. Los Angeles Times’tan Carol Williams, İstanbul’dan geçtiği haberlerde Erdoğan’ı diktatörlere benzetirken, USA Today’den Byron Acohido ise ülkede internet kullanımının engellendiğini söylüyordu.. 

“2011’de New York’ta başlayan Wall Street eylemleri kısa sürede Amerika’nın birçok kentine ve başka ülkelere yayılmıştı. Yıl boyunca yüzlerce kentte eylemciler ekonomik eşitsizlik ve işsizliği protesto etmişti. Amerikan polisinin eylemcilere yönelik sert müdahaleleri ise dünyada yankı bulmuş ve birçok ülkeden tepki görmüştü. Ancak bugün Türkiye üzerinde milyonlarca yayın yapan dünya basını o gün derin uykuya bürünmüştü.” Bugün de dünya basını Paris’te yaşananlar konusunda yine 3 maymunları oynuyor.  Hatta bu arada, sosyal medyada yoğun bir dezenformasyon kampanyası yürüten marjinal gruplar bilgi kirliliğine neden oluyordu. “Twitter’da, ‘Asker polisle çatışacağını açıkladı’, ‘Polis biber gazını bıraktı, kimyasal gaz kullanıyor’, ‘Polis gerçek mermi kullanıyor’ gibi ifadeler sık sık paylaşıldı. Reuters ise Twitter üzerinden ‘500 ölü var’ diye yazıyordu.”

Gezi’de Canvas ve Otpor diye 2 gizemli örgütten söz ediliyor. Bunlar “Bahar” taşeronları.. “Melek yüzlü şeytanlar” yani.. Görevleri “Ağuyu altın tas içre sunmak”.

Sahi, FEMEN nerede bu arada.. Paris oldukça uygun bir zemin kendilerini teşhir etmeleri için.

Sahi Greenpeace, AI, HRW filan, marka, çevre ve insan hakları örgütleri neredeler bu arada. Sesleri hiç çıkmıyor.. Şu FIJ, IPI gibi uluslararası örgütler, Sosyalist enternasyonal filan neden sus-pus..

Bu bize dost olsun. Bir daha böyle bir durum olursa, değişik ihtimallere göre iyi bir senariste güzel bir senaryo hazırlatalım. Bu işin aktörlerini şimdiden hazırlayalım ve soonraaa. (Allah korusun.)

Abdurrahim Karakoç’un “Böyükler Bilir” diye bir şiiri var. Onun ilk 4’lüğünü ben biraz değiştirerek, bugüne uyarlayarak bir kelime değişikliği ile alıntılıyorum: 

“Yalan dolan ile devran sürmeyi 

Biz ne bilek beyim böyükler bilir 

Dünyanın başına çorap örmeyi 

Biz ne bilek beyim böyükler bilir!..”

Demek ki, bu işler için “Böyük devlet” olmak gerekiyor.. AB devleti olmak, ABD olmak gerekiyor demek ki! Bu işleri yapmak için böyük sermaye olmak gerek anlaşılan.

Bizimkilerin arkasında ne Soros var, ne Rothschild. Ne İsrail var, ne Vatikan, ne AB, ne ABD, ne de İngiltere var.. RTL’miz, CNN, RTL, Der Spigel, BBC, Le Monde’miz , Rizzoli’miz yok..

CIA, MOSSAD her yerde, biz henüz bu işlerin arkasındaki derin gerçekleri yeni öğreniyoruz.. Kontrollü bunalım stratejisini, tavşana kaç, tazıya tut taktiklerinin kimler tarafından, kime karşı, niçin ve nasıl yapıldığını yaşayarak, acı tecrübelerle anlamaya çalışıyoruz.. Selam ve dua ile..

yeniakit

Bu yazı toplam 996 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar