Hasan Karakaya
“Hükümeti ben kurar, ben yıkarım” diyen siz değil misiniz Aydın Bey?
Mevzu, elbette ciddi... Ama, Aydın Doğan’n “sağlık” sorunları çok daha ciddi boyutlarda... Şu an “79 yaşında” olan Aydın Bey, ya “geç intikal” gibi bir sorun yaşıyor, ya da “köşeli jeton” kullanıyor olmalı ki, kolay kolay düşmüyor!..
Bunun en somut örneği, Aydın Doğan’ın, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a verdiği cevaptır...
O KONUŞMA İLK DEĞİL!
Malûm, Aydın Doğan; 26 Eylül Cumartesi günü, Hürriyet’in 1. sayfasında“10.5x38 cm” ebadında, yani “399 santimetrekare” yer tutan bir yazı ile cevap verdi “Erdoğan’ın sözleri”ne!..
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 22 Eylül akşamı Kanal 7-Ülke TV ortak yayınında; “Aydın Doğan’la Conrad Otel’de yaptığı bir görüşmeyi”gündeme getirmiş, Aydın Doğan’ın o görüşmede; Süleyman Demirel, Turgut Özal ve Tansu Çiller’i kastederek, “Öyle dönemler oldu ki; biz hükümet getirdik, hükümet götürdük” dediğini aktarmıştı...
Erdoğan’ın 22 Eylül’de sarf ettiği bu sözlere, Aydın Doğan, her ne hikmetse “4 gün sonra” cevap veriyor ve özetle diyordu ki;
“Ben, hiç kimseye öyle bir şey demedim.”
Hadisenin “muhteva”sı ile elbette ilgileceğiz ama, Aydın Bey’in şu “geç intikal” ya da “köşeli jeton” meselesine bir açıklık getirmekte yarar var...
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, “Aydın Doğan’la Conrad’daki konuşması”nı ilk defa “22 Eylül günü” gündeme getirmiş değil ki!..
Daha önce de olabilir ama, benim hatırladığım kadarıyla, “tam 5 ay önce”yani 19 Mayıs 2015 günü Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda “81 ilden gelen gençleri” kabul eden Erdoğan; o günlerde kendisini hedef alan “Aydın Doğan Medyası”na sesleniyor ve diyordu ki;
“Şimdi ey Doğan, niye rahatsız oldun? Sen değil misin ‘411 el kaosa kalktı’ diye, sen değil misin benim seçilme hakkım elimden alındığı zaman ‘muhtar bile olamaz’ diye başlık atan..
Bütün köşe yazarlarınla bize saldırdığın o günleri unutacağımızı mı zannediyorsun?
Cumhurbaşkanı oldum, yine aynı şekilde devam ediyorsun.
Milletin verdiği oya saygın yok.
Bak Doğan, ben sana şunu söyleyeyim:
Bugüne kadar hiçbir yerde söylemedim, bundan sonra söyleyeceğim. Bu, çok hassas bir konu. Bana gelip ‘sizin döneminizde 1’e 5 kazandım’ diyen sen değil misin? Bana gelip, İstanbul Conrad Otel’de, aynen şu ifadeler:‘Ben, Sayın Demirel’le de çalıştım. Ben, Tansu Hanım’la da çalıştım. Özal’la da çalıştım. Sayın Özal, medyayla da olmaz, onsuz olmaz, bana bunu söyledi. Tansu Hanım, zaten bizlerle baş edemedi.’
Bunları anlatınca ben, kendisine o zaman şunu söyledim:
Aydın Bey, ben doğma büyüme Kasımpaşalıyım. Şunu bilmeni isterim. Bizim Rabbimize verilecek bir borcumuz var, can borcumuz. Onun vakti saati, O’nda bellidir ama şunu bilmeni isterim. Hakkın olanı her zaman alırsın ama hakkın olmayanı bizden öncekilerden aldığın gibi bizden alamazsın. Bunu bilmen lazım.”
Lütfen dikkat;
Aydın Doğan’ın, herhalde “köşeli jeton” kullandığı için “genç intikal”sorunu yaşadığı o kadar belli ki; 22 Eylül’deki konuşmaya “4 gün sonra”cevap veriyor da, taa “5 ay önceki” yani 19 Mayıs’taki “aynı konuşma”yı cevapsız bırakıyor!..
Dediğim gibi;
Erdoğan, aynı sözleri 19 Mayıs’ta da sarf etmiş!.. Ama Aydın Doğan’da tık yok!..
Acaba “o günlerde” niye cevap vermedi?.. Ya da, “bugünlerde” niye cevap verme ihtiyacı hissetti?..
“Geç intikal” sorunu mu yaşıyor,
“Köşeli jeton” mu kullanıyor?..
Bir sorun var,
Ama ne?!?..
TERÖRE YARDIM VE YATAKLIK!
Aydın Doğan, bugün kalkmış Erdoğan’a cevap veriyor ve diyor ki;
“Ben, hiç kimseye öyle bir şey demedim... Hayatım boyunca seçilmiş hiçbir lidere, hiçbir devlet insanına böyle veya bu mânâya gelecek bir şey söylemedim... Asla söylemem.
(........)
Sayın Cumhurbaşkanı;
Çeşitli konuşmalarınızda beni ve grubumu terör örgütlerine yardım etmekle suçluyorsunuz...
Bu benim asla altında kalamayacağım, kalmayacağım ve son nefesime kadar bütün kalbimle reddedeceğim bir suçlamadır.
Terörün her türlüsü, özellikle de ülkemin bütünlüğüne yönelmiş terör, Türkiye Cumhuriyeti’nin ülkesini seven her vatandaşı gibi benim de bir numaralı düşmanımdır.
PKK terör örgütü dahil her türlü terör örgütüyle vatandaş olarak da, yayıncı kimliğimle de sonuna kadar mücadele ettim, ediyorum ve etmeye devam edeceğim.
Eğer milliyetçilik Türkiye sevdası ise, Türkiye’ye bağlılık ise, Türkiye’nin birliğini, kardeşliği ve barışı savunmak ise bu konuda herkesle yarışmaya hazırım. Ben doğma büyüme, katıksız milliyetçiyim...”
Aydın Doğan’ın bu açıklamasını okuyup da; “yalancının!!!” dememek mümkün değil!..
“Terör”den başlayalım:
l “DHKP-C’li teröristlerin kafasına silah dayadığı Savcı Mehmet Selim Kiraz’ın fotoğrafı”nı yayınlamak “teröre destek” değil mi Aydın Bey?..
l Vatan Caddesi’ndeki Emniyet binasına uzun namlulu silahlarla saldıran“DHKP-C’li terörist” için “terörist” ifadesini kullanmayan “CNN Sunucusu”nun yaptığı “teröre yardım ve yataklık” değil mi Aydın Bey?
Daha sayalım mı?..
l “Sekiz askerimizi şehit ettikleri” ve bunu üstlendikleri halde; Hür iradesiyle “PKK yapmamıştır” diyen Ayşe Hür!..
l “PKK’nın ne suçu var” demeye getirerek; “Evet terörü kınayalım, saldırıları kınayalım. Ancak legal bir partiyi kriminalize etmek doğru mu bunu da soralım” diyen Nevşin Mengü..
l Diyarbakır’da 4 kişinin ölümüne sebep olan saldırıdan sonra HÜDA-PAR Diyarbakır İl Başkanı Şeyhmus Tanrıkulu, ile yaptığı telefon bağlantısında, olayın provokasyon olabileceğini söyleyen Mirgün Cabas!
O Cabas ki; makamında savcı şehit eden DHKP-C’lileri yuhalatmayacakkadar da hümanist(!) tweetler atmıştır.
l Terör örgütü PKK’nın Suriye kolu PYD’nin “kanlı bir terör örgütü”olduğunu söyleyen Erdinç Yazıcı’nın konuşmasını bölüp, “Yanlış anlaşılmasın PYD’yi mi
IŞİD’i mi kastediyorsunuz? Sürç-i lisan mı ettiniz?” diye düzeltme yapma pişkinliği gösteren Şirin Payzın!..
l CNN Türk ekranlarında terör örgütü PKK’yı özgürlük savaşçısı olarak kabul edip, HDP’ye toz kondurmayan T24 yazarı Celal Başlangıç!
l Radikal’in internet sitesinde Ezgi Başaran ve Cengiz Çandar’ın “PKK yandaşı” yazıları!..
l Teröristlere “gerilla” diyen, PKK’lıları “Özgürlük Savaşçısı” olarak gören,“asker veya polisin teröristi öldürmesi” için “yargısız infaz” ifadesini kullanan senin “televizyon” ve “gazete”lerin değil mi Aydın Bey?..
Sen nerede yaşıyorsun Allah aşkına?.. “Uzayda” mı, “Türkiye’de” mi?..
Tamam, “geç intikal” sorunu yaşıyor olabilirsiniz ama, merak ediyoruz:“Duyma ve görme sorunu da mı yaşıyorsunuz?”
14 YIL ÖNCEKİ MANŞET
Verecek çok örnek var...
Ama; “Ben, hiçbir lidere böyle bir şey demedim” diyerek, bir anlamda“Siyaseti dizayn etmediğinizi” iddia ediyorsunuz ya; biz, bir tek soru soracağız size:
“Hükümeti ben kurar,
Ben yıkarım”
diyen siz değil misiniz?..
“Geç intikal” sorunu yaşadığınız veya “köşeli jeton” kullandığınız için, yukarıdaki sözleri hatırlamıyor olabilirsiniz...
O halde biz hatırlatalım:
Tarih 2 Kasım 2001...
Yani, bundan 14 yıl önce...
O günkü Yeni Şafak gazetesinin sürmanşetinde şu ifade vardı:
“Aydın Doğan: Hükümeti ben kurar, ben yıkarım.”
Haberin ayrıntısı şöyleydi:
“Albayrak A.Ş ve Yeni Şafak gazetesine karşı yürütülen iftira ve karalama kampanyasına aylar önce start verildiği ortaya çıktı. ANAP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz ile kader birliği yapan Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Doğan, bir süre önce gazetemizin sahipleri olan Albayrak A.Ş yöneticileri ile görüştü. Görüşmede 54. Hükümet’i kendisinin yıktığını söyleyen Doğan, “Refah-Yol Hükümeti döneminde Maliye, Hazine, Dış Ticaret Müsteşarlığı üzerime gelmeye başladı. Hesaplarımı incelemeye aldılar. İki ayım kalmıştı. Ya ben dedim, ya da 54. Hükümet. Düğmeye bastım ve yıktım. Hükümeti yıkmasaydım, ben yıkılacaktım” şeklinde konuştu.
Hükümetleri kendisinin kurduğunu ve kendisinin yıktığını iddia eden Aydın Doğan gazetemizin sahiplerine, “Siz de üzerime gelmeyin, Ben üzerime geleni yok ederim. Yazarlarınız benimle uğraşmasınlar. Ben yazarlarla uğraşmam, patronlarla uğraşırım” şeklinde tehditler savurdu.
Lütfen dikkat!..
Yeni Şafak’taki bu haber, 14 yıl önce, yani 2 Kasım 2001’de yayınlanmış!..
Her ne hikmetse; Aydın Doğan, bu “itham”lara, 14 yıldır cevap vermemiş!..
“Sükut etmesi ikrardan” mı,
Yoksa görmedi, duymadı mı?..
Ya da;
Hâlâ jetonu mu düşmedi?..
Bu konuya devam edeceğiz...
Bu haftalık bu kadar...
Selâm ve saygılarımızla!..
yeniakit