Abdurrahman Dilipak
İmamoğlu nereye koşuyor?
Siyaset bazan “dua ile istenen bela”ya dönüşür. Aslında sadece siyaset değil, ihtirasla istediğiniz her şey sizin için “fitne”dir.. O ihtirasla istediğiniz şey sizin imtihanınız olur. Ne isteyeceksek hayırlısını isteyelim.
Daha önce de yazdım. İmamoğlu’nun işi zor. Geldiği yerde beslediği yamyamlardan yakasını zor kurtarır. Şimdi bir de HDP’si, İyi Parti’si var. Dolaylı da olsa destek aldıkları SP var.
Bunları başınıza toplamak zor değil. Bu iş cin toplamak gibidir. Toplamak kolay, dağıtmak zordur.
Tiyatro maskesi gibidir bunlar. Önce güler yüzlerini gösterirler, sonra asık suratlarını. Pembe dizilerdeki acemi aşıkların kalp işareti ile billboardlardan gülücük dağıtmaktan da ibaret değil.
Sahi İmamoğlu CHP’de hangi kanadı temsil ediyor? CHP Ankara ve İstanbul’u aldı da, Ankara’da eski bir MHP’li, İstanbul’da Kur’an hafızlığı için Kur’an Kursuna gitmiş bir “İmamoğlu” ile kazandı bu seçimi. İstanbul il örgütünde ateist olduğunu söyleyen bir hatun kişi var.
Kılıçdaroğlu’nun karşısında şimdi yeni bir rakip var. Solcular, Sosyal Demokratlar, Sosyalistler, Marksistler, Kemalistler, Alevi seçmen şimdi bu gerçek karşısında nasıl bir pozisyon alacak. CHP’de asıl hesaplaşma şimdi başlıyor. İstanbul’da kadrolaşma ve rant kavgası ne zaman başlayacak bekleyip göreceğiz.
Bir defa, Belediye meclisinde AK Parti önde. Onun için İmamoğlu’nun işi zor. AK Parti Merkezi yönetimde gücünü koruyor. AK Parti yönetiminin onayını gerektiren işlerde çok rahat “ben yaptım oldu” diyemeyecek. İçişleri, Maliye, Şehircilik Bakanlıkları doğrudan belediyelerin işlerinde müdahil konumda.
Daha önce ilk geldiğinde ilk hamlesi serverleri klonlama şeklinde olmuştu. Öyle anlaşılıyor ki, AK Parti döneminin eski icraatları üzerinden bir dosya oluşturarak şantaj yapabilir miyim diye düşünen bir akıl hocası var. Belediyelerde iş yaparken, Trabzonlu müteahhitlere dikkat. Kendi adamları ile AK Parti döneminde iş yapanları ya ortaklaştıracak, ya da harmanlayacak.
Bu arada merkezi yönetim, İBB’nin borçları yüzünden ödemelerden alacağını mahsup etmeye kalkarsa, ciddi anlamda kaynak sıkıntısı çekeceği açık..
Görünen o ki, ciddi anlamda bir kaynak tenkisatı yoluna gidecek. Bu arada kendi sanatçı, STK ve mediası belediyelerde sahne alacak. Burada AK Parti kurulduğundan beri iktidar olma alışkanlığı içindeki AK Parti teşkilatı, hem belediye dışında, hem de belediye meclisinde muhalefet görevi üstlenecek. İktidar acemisi bir CHP ve muhalefet acemisi bir AK Parti karşı karşıya gelecek.
AK Partililer bu media, trol ve STK’larla, işadamları ile seçimi kaybettiler. Bu kadro ile yola devam edecek olurlarsa, korkarım muhalefeti de yüzlerine gözlerine bulaştırır bu ekip. AK Parti içindeki AKP’lilerle bu iş olmaz!
Şu bir gerçek, AK Partililer, İmamoğlu’nun her icraatını mercek altına alacaklar. İmamoğlu ensesinde hep AK Parti’nin nefesini hissedecek. Hata yapma lüksü yok. “kafasının tası atınca, ağzından çıkanı kulağının duymadığı durumlar” açısından da İmamoğlu çok riskli biri. İmamoğlu’nu “sofra” arkadaşları da rahat bırakmayacak. “Kaşığı belinde dolaşan adamlar”dan yakasını kurtarması kolay olmayacak! Eski defterler, eski hesaplar karıştırılmaya başlanacak olursa İstanbul’u zor günler bekliyor demektir..
Bana kalırsa şimdi, durup bekleyin.. İzleyin. Serbest hareket etsinler. Zaten toplumdaki yüksek gerilim havasının da biraz yumuşaması gerek. AK Parti önce kendini gözden geçirsin. “Şehirleri imar ederken, genç nesillerin ahlaken ihyasını ihmal ederseniz o gençler, o imar ettiğiniz şehirleri tarumar ederler.”
AK Parti’nin önce kendi içinde bir restorasyon hamlesi başlatması gerek. Tepeden tırnağa teşkilatın MR’ının çıkarılması ve gereğinin yapılması şart. “Kem alat ile kemalat olmaz”. Bir şekilde bu noktaya gelindi, ama bundan sonra böyle devam edilemez.
Eğer bu yapılmazsa söyleyeyim, ne AK Parti kalır, ne CHP! CHP gırtlağına kadar oportünizme saplandı. Bu seçimi kazanmış olmalarına bakmayın, kendi içlerinde 4 parçaya ayrıldılar. Şimdi Ankara ve İstanbul üzerinde rant kavgası, kadrolaşma kavgası başlayacak. Göreceksiniz bu işi yüzlerine gözlerine bulaştıracaklar. CHP’nin bütünlüğü de tehlikede, Kılıçdaroğlu’nun geleceği de. CHP hiç bu kadar ağır bir tehditle karşı karşıya kalmadı. Göreceksiniz! CHP’ye bu zaferi AK Parti içindeki AKP’liler, AK Parti Media’sı, AK Parti trolleri armağan etti. Tamam dış destek de vardı, FETÖ desteği de, HDP desteği de vardı. Ama AK Parti’den gelen dolaylı destek hepsinden daha önemli idi. Yoksa %45-54 dengesizliğinin nasıl oluştuğunu açıklayamazsınız. CHP’ye HDP, İyi Parti desteği daha önce de vardı. SP’nin oyu da belli. Bana yeni bir adres göstermeniz gerek.
CHP’ye dışarıdan ve içeriden sağlanan destekler vardı. Bu kaynaklar şimdi İmamoğlu’nun önüne talep listelerini koyacaklar, ona yön vermeye çalışacaklar. İşte asıl kızılca kıyamet o zaman kopacak. İmamoğlu eski sofra arkadaşlarının taleplerine mi yetişsin, CHP Genel Merkez taleplerine mi, İl Başkanlığı taleplerine mi? Trabzonlu hemşehrilerinin talebine mi yetişsin, HDP’lilerin, İyi Parti’nin taleplerine mi? ABD’den gelen taleplere mi yetişsin, AB’den gelen taleplere mi, Alevi taleplerine mi yetişsin, hangisine yetişsin.
İmamoğlu’nu bekleyen tehlike ne? O hemşehri taraftarları, kaz gelecek yerden tavuk esirgememiş olabilirler. Gezi bileşenleri, destek veren uluslararası çevreler, Media, STK, vakıf, dernek, sendika, oda, sosyal grublar ve sermaye çevreleri, dini klikler, İmamoğlu’nun kapısını çalacaklardır. İmamoğlu da onların kapısını çalabilir. Bunlara dikkat etmezse daha ilk günden kaybeder.
Biz herkesi “kurtuluşa çağırmalıyız”. O okuduğu ayetlerin manasını okur, anlar, gereğini yaparsa, tevbe eder, iyi şeyler yaparsa o zaman biz de destekleriz. Benim durduğum yer açık: Sözü dinleyecek, doğrusuna tabi olacağım. İşe bakacak, doğrusuna destek vereceğim, haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun, mazlumdan yana zalime karşı duracağım. Zalim babam da olsa, mazlum düşmanım da olsa. İşi ehline verecekse buna ne itirazım olabilir ki! Değilse geçmişte, mesela 28 Şubat’ta ne yapmışsam yine onu yapacağım. Ben Müslümanlardanım. Müslümanlarla Müttehid, erdemli insanlar ve mazlumlarla Müttefik, değer üreten herkesle, insanların beş temel emniyetine yönelik tehdit oluşturmadıkları müddetçe, nimet-külfet dengesine dayalı İtilaflar kuracağım. Dinleyecek kulağı olan herkese söyleyecek sözüm, söyleyecek sözü olan herkese verecek kulağım var.
Bu arada, AK Parti içindeki dürüst, cesur ve bilgili insanlar, parti içindeki AKP’liler kadar cesur olamazlarsa, bu işin sonunun nereye varacağı belli. Futbol taraftarlığının din, ideoloji, siyaset, ehliyet ve liyakattan öte geçtiği toplumlarda bu tür sonuçlar sürpriz olmaz. Selâm ve dua ile..