Abdullah Büyük

Abdullah Büyük

İnananların güç kaynakları

 

Bir cemiyetin diğer adıyla bir toplumun kurtuluşuna vesile olan güç kaynakları bellidir. Bunlar, ilmi, siyasi, iktisadi, manevi ve fiziki güçlerdir. Bu kaynaklardan mahrum olursak, toplumun kalkınması, kurtulması, kardeşçe yaşaması ve nihayet barış ortamının oluşması çok zordur.

Haftalık bugünkü mesajımızda iktisadi yani ekonomik gücü ele alacağız. Ekonomik gücün, zenginliğin, veren el olmanın önemini anlamak ve kavramak konusunda Peygamberimiz mealen şöyle buyurur: “Ahir zamanda dininizin ve dünyanızın ayakta kalması dirhem ve dinar ile mümkündür.”

Leh ve aleyhte çok konuşulan ‘müslümanın zengin olması’ konusunu dengeli bir şekilde ele alacak olursak, şu gerçekleri ortaya koymamız gerekir:

İşadamının, tüccarın, esnafın ahlakı, toplumun ahlak sigortasıdır. Bu sigorta atarsa, toplum bozulur ve kokuşur.

Hz. Ömer, valilere bir genelge göndererek, şu talimatı vermiştir ki günümüz zenginleri ciddi olarak kulak vermelidir: “Yapacağı ticaretin, İslami esaslarını bilmeyen kimse, bizim çarşı ve pazarlarımızda alışveriş yapmasın.” Bu gerçeği görmezlikten gelip, maliyeden ve belediyeden aldığı karne ve ruhsatla iş yapan veya ticaret yapanlarımızın günaha girmeleri kaçınılmazdır.

Helal- haram düşüncesine bağlı kalarak, alışveriş yapan tüccarımızın, işinin başında geçirdiği ve geçireceği dakikalar, saatler ibadet yerine geçer.

Yine bir hadiste Peygamberimiz: “Kim bir gıda maddesini satın alır ve günün rayiç bedeli üzerinden satarsa, sanki yoksullara sadaka olarak dağıtmış gibi sevap alır” buyurur. Bu nimeti elden kaçırmak, büyük kayıptır. Fahiş fiyata Müslüman zenginimiz bulaşmamalıdır.

Müslüman işadamımız, tüccarımız, dünya çarşısını, ahret çarşısına engel kılmamalıdır. Müslüman işadamlarımızın ahret çarşısı, camiler, ilim ve sohbet meclisleridir.

Ticarette, dinin ve aklın yerini, konumunu, tesirini bilmezsek, mesleğimizde iflas etmek kaçınılmaz acı son olur. Bu önemli konu, ne yazık ki günümüzde istenilen seviyeye gelemedi.

Mesleğini, ibadet olarak gören ve gereğini yapan işadamına, tüccarına şeref madalyasının ne olacağını yine Peygamberimiz açıklamıştır:” Doğru sözlü, dürüst ve güvenilir tacir, nebiler, sıddıklar ve şehitlerle beraberdir.”

Fabrikasına, iş yerine, mağazasına giden işadamlarımız, tüccarlarımız, camiye, mescide gider gibi gitmelidir.

Bu ve buna benzer prensipler, tavsiyeler, kurallar, işadamının kimliğini iyi anlamakla mümkündür. Öyle ise biraz da işadamının karakter, kişilik kimliği üzerinde duralım:

İşadamı denince, sadece bedensel faaliyette bulunan insan değil, işadamı, ruhsal ve fikri (proje, hedef, proğram, üretim, tüketim, Pazar hacmi v.s) gibi faaliyetini, bedeni faaliyetinin önüne koyan insandır.

İşadamı yani ekonomik gücün sahibi olan insan, teşebbüs ruhunu, asr-ı saadetten alan, neyi, nerede, ne şekilde, nasıl, ne zaman, kimlerle? Sorularını, sermayesinde, işletmeciliğinde bulan insandır.

İşadamı, malını ve canını, Cennet karşılığında Rabbine satan, satmış olduğu malda, hak sahiplerinin de hakkı olduğunu bilen, İlahi emirler sahibi Yaratanına, sattığı malın kuruşuna kadar hesap vereceğine inanan insandır.

Ve işadamı, hem Hz. Süleyman’ı, hem de Hz. İsa’yı iş hayatında ölçü alan, sahabelerden Hz. Osman’ı ve Abdurrahman bin Avf’ı andığı kadar, Hz. Ebu Zer’i de gündeminden düşürmeyen bir insandır.

Nihayet işadamı, tüccar, zengin, almayı da vermeyi de Kur’an ve Sünnet terazisinde tartan, müşteri çekmek için tezgâhtarlık yapacak hanımları cirosuna alet etmeyen, kazancı ne kadar büyük olursa olsun “benim” demeyen, bir tek vaktin namazını ticaret sebebiyle terk etmeyen ve böylece yerini, yurdunu Kur’an ve Sünnetin içinde bulan, cimrilik kimliği sebebiyle kendisine kapitalist tüccar dedirtmeyen, sık sık Bakara Suresinin 282. Ayetini okuyan ve yenilenen, meşru, helal olan tüm harcamalarının ahrette kendisine sadaka sevabı olarak geri döneceğine inanan insan demektir. Böyle olan tüm tüccarlarımıza, yatırımcılarımıza, zenginlerimize selamlar, sevgiler ve saygılar sunuyor, cümlenizin cumasını tebrik ediyorum.

yeniakit

 

Bu yazı toplam 1209 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar