Selâhaddin Çakırgil
‘İran'ın Suriye'de Rusya ile güç yarışında olmadığı'nı, niçin ‘Hizbullah
‘İran'ın Suriye'de Rusya ile güç yarışında olmadığı'nı, niçin ‘Hizbullah lideri' açıklıyor?
Rusya medyasında son zamanlarda, Suriye üzerine ve Esed rejimini ‘tahammül edilemez’ diye niteleyen yazılar bile yazılıyor. Hattâ, Esed Hanedanı’nın yolsuzlukları bile Rusya medyasında yer alıyor. Ayrıca Rusya, ‘İsrail’i ve Irak’taki Amerikan güçlerini rahatsız etmek için Suriye’den faydalanan İran güçlerinin buradan çıkmasını’ da istiyor. ‘Gayriresmî görünümlü güvenlik gücü’ olarak gösterilen ’Vagner’ güçlerinin patronu ve Putin’in en büyük destekçilerinden olan rus oligarkı Yevgeny Prigozhin’in elindeki Federal Haber Ajansı’nda, 17 Nisan günü üç ayrı makaleyle açmıştı bu perdeyi.. Ayrıca, ‘Rus firmalarının Suriye’yi yeniden inşa etmek isterken, kazanacaklarını hayal ettikleri yüzmilyarlarca dolarlık kaynağın bulunabileceğine güvenle bakmadıkları’ da anlatılıyordu bu yazılarda..
Ama, İran’ın da Rusya’dan işkillenmekte olduğu, İran medyasında yayınlanan temkinli- frenli yazılardan da anlaşılıyordu. Ki, İran da, tarihteki en ağır yenilgilerini, -tıpkı Osmanlı gibi- Rusya’dan taddığını unutmuyor.
Ve, İran bugün, halkın ‘Hacı Qaasım’ dediği ve 5,5 ay öncelerde Amerika tarafından öldürülen Süleymanî’nin, 2015’te Moskova’ya gönderilip, Putin’i, ‘Aksi halde, Suriye’yi Amerika ele geçirecektir’ diye, ‘Suriye’ye müdahale etmesi için iknâ ettiğini’ gururla dile getirdikleri günlerin ve ‘Beşşâr bizim kırmızı çizgimizdir..’ sözünün çok uzağında.. Ama, Putin, Suriye’yi son 5 sene içinde beklemediği şekilde adım adım ele geçirmiş olup, bugün, Beşşâr’ı da, İran’ı da satabileceğinin işaretlerini vermektedir. İsrail rejimi ve Amerika ise, şimdilik seyirci gibi..
İşte bu merhalede.. Lübnan’daki Hizbullah Örgütü lideri Hasan Nasrullah, 13 Mayıs Çarşamba günü yaptığı ilginç konuşmasında , ‘İran’ın Suriye’de Rusya ile bir güç yarışında olmadığını’ söyleyiverdi ve bu sözler 14 Mayıs günü İran medyasında da yer aldı.
Nasrullah, önceleri, ‘Biz İran Hükûmetinden değil, biz ‘Veli-yy’i Faqih’ (Seyyid Ali Khameneî)’den emir alırız..’ derken, bugün İran Hükûmeti adına da konuşuyor.
Bir örgüt liderinin uluslararası hukuk açısından bir Hükûmet adına konuşması örneği az bulunur bir durum olsa gerek.. Denilebilir ki, bu, onun değil, ‘Veli-yy’i Faqih’in, yani İran Liderliği’nin, kendi ifadesiyle ‘Rehberlik makamının cihanşumûl siyaseti’nin gereğince onun iş’ariyle yapılmış bir açıklamadır. Yoksa, o, kendiliğinden böyle bir söz söyleyemez ve söylese bile, İran medyasında yer almazdı. Yani bu durum, çok sıradan olmayan ve bir bakıma, Putin karşısında dolaylı bir geri çekilme ve onunla karşı karşıya gelmeme niyetinin ortaya konulmasıdır.
Nasrullah, ayrıca, ‘Hacı Qaasım’ın Suriye’de bir mücadelesinin ve İran’ın savaşçı gücünün olmadığını ve sadece askerî danışmanlarının bulunduğunu ve bunlardan bazılarının ‘şehid’ olduğunu’ da söyledi, konuşmasında.. Halbuki, Haşd-i Şâbî güçleri ve İran medyası onu ‘Haleb Fâtihi’ olarak anıyordu. Ayrıca, Nusayrî Mafia şefleri de ‘İran’la kırılmaz bağlarının olduğu’ndan söz ediyorlardı.
Bugün ise, İran’ın Suriye’de askerî danışmanlar dışında bir gücünün bulunmadığına ve Süleymanî’nin de Suriye’de bir rolünün olmadığına kitleleri, Nasrullah inandırmaya çalışıyor. Beşşâr Esed rejimini ayakta tutmak için cansiperâne bir mücadeleye girmiş bulunan İran, bu açıklamayla, oldukça sıkıntılı bir noktada olduğunu gösteriyor. Esasen, içerde halk kitlelerinin sık sık, ‘Suriye, Lübnan, Yemen ve Irak’a yapılan muazzam harcamalar’dan feryad mahiyetindeki şikayetleri de bunu gösteriyordu.
‘Tarihte ilk olarak Doğu Akdeniz’e ulaştık..’ diye sevinç narâları atanların, sonunda bu noktaya gelebileceği tahmin edilemezdi herhalde..
‘Emperial güçlerle siyaset, canavarla aynı yatağa girmek gibidir’ diye boşa denilmemiştir.