Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

İşte benim çözümüm bu!

“Ey iman edenler! Siz kendi sorumluluklarınıza dikkat edin. 

Siz doğru gittiğiniz takdirde yanlış yola sapanlar size zarar veremez. Hepinizin dönüşü Allah’adır ve yapmakta olduğunuz her şeyi o zaman Allah size bildirecektir.” (Mâide-105). Fazla söze gerek yok. İşte bu! Masonlar, Komünistler, Yahudiler, Siyonistler, Faşistler, dünya derin devleti, Tapınakçılar başımıza bela olduğu için biz bu hale düşmedik. Biz Allah’ın ipini bıraktık, Allah da bizim ipimizi bıraktı ve Allah’ın koruması altından çıkınca şeytan da adamlarını toplayıp başımıza musallat oldu. Bunlar yok mu? Var! Ama bunların hiçbiri Allah’ın muttaki kullarına zarar veremez!

Onun dışında biliriz ki, “Allah bizi mallarımız, canlarımız ve sevdiklerimizle, kimin zaman artırarak, kimi zaman eksilterek bizi imtihan edecektir. Bu şeytani güçlerin zaman zaman önlerini açıp, dünya ve ahiret onların hasarını artırmak için bize yönlendirecektir. Bundan murat ise, “bizim ellerimizle zalimleri cezalandırıp, mazlumlara yardım etmektir”. Bizi haksızlık, zulüm ve sömürüye karşı cihadla şereflendirmek, diğer mazlum halkların yüzünü müminlerine çevirmelerine vesile oluşturmaktır. Zalimlerin fesadının haddi aşmasını engellemektir. Onun içindir ki, biz “Ey düşmanım sen benim ifadem ve hızımsın, gündüz geceye muhtaç, bana da sen lazımsın” deriz. Onun içindir ki biz, onları da bu vesile ile Hakk’a davet sadedinde “Bizi öldürmeye gelenler, bizde dirilsinler” deriz.

Unutmayalım ki, şeytanın varlığı günah işlememizin bahanesi gerekçesi olamaz. Onun için “İnni küntü minezzalimin” demeliyiz, onun için kendimizi değiştirmeliyiz. “Biz, kendimizi değiştirmeden Allah’ın bizim hakkımızdaki hükmünü değiştirmeyeceğini” bilmeliyiz.

Yok, CHP geldi de böyle oldu, FETÖ geldi, PKK geldi de böyle oldu. Darbeciler, derin devlet başımıza iş açtı da böyle oldu!

Hayır, böyle olmadı: “ve GUL cael Hakku ve zehagal batıl” Yani “DE Kİ, Hak geldi batıl zail oldu”. Biz “batıl geldi hak zail oldu” demeye getiriyoruz. Karanlık aydınlığın yokluğudur. İkinci görüş şeytanın aldatmasıdır. Neticede, zaten “Batıl yok olmaya mahkûmdur”. Kuyudaki Yusuf Mısır’a sultan olacaktır. “Fil ordusu” yenilecektir. Davud, Calud’u yenecektir. Zira Allah’ın kolaylaştırdığından daha kolay, zorlaştırdığından daha zor bir iş yoktur. Çağdaş Karun’ların, Firavun’ların, Nemrut’ları, Bel’am’ların gücü, parası, bilgisi, orduları bizi korkutmasın. Biz kendimize bakalım.

Asıl mesele şu: Allah’ın yardımının bize ulaşmasını engelleyen sözler, işler, çevremizdeki insanlar ve cahilliğimiz, usul ve üslup hatalarımızdır. Kendimizi temizlemeden, değiştirmeden Rahmet-i Rahman’a, O’nun yardımına kavuşamayacağız. Müstekbir, zalim ve cahillerden olmayacağız, biz onlardan uzaklaşacağız ve onları bizden uzaklaştıracağız ki Allah’ın yardımı bize ulaşsın.

Bizi gören, duyan, bilen, hüküm sahibi, kadir-i mutlak bir Allah var. O, bizi yeryüzünün varisi kılmak istiyor. Yeryüzünü bize mescid yapmak istiyor, ama halimiz ortada.

“Gerçek Hayat”, F.Gülen’in arkasındaki güçleri açıklamış. ABD, İsrail, NATO herkes var. NATO’nun üyesiyiz, ABD’nin müttefikiyiz. AB’ye girmeye çalışıyoruz. Bunlar PKK, DHKP-C, BÇG, FETÖ ve Türkiye’deki bütün darbelerin arkasında varlar. Biz darbecileri yargılıyoruz, ama bunlarla dostluğumuz devam ediyor!? IMF’nin kurucu ortağıyız, ortağı olduğumuz şirketten değil, bize karşı düşmanlarımıza daha fazla destek verenlerden borç istemekte bir sakınca görmeyebiliyoruz.

Sahi, mesela biri ailemizden birine zarar vermek için bir tetikçi tutsa. Ve siz de bunun farkına varsanız. Tetikçi de kaçsa. Asıl kime karşı öfke duyarsınız. Ve bu azmettirici, bir asra yakın zamandır her seferinde bir başka tetikçi ise size saldırsa, malınıza, canınıza, inancınıza karşı düşmanlık yapsa, size düşman olan herkesi sahiplense ne yaparsınız.. Gücümüz şimdilik PKK’ya, PYD’ye, FETÖ’ye mi yetiyor yani. Hatta onlara da yetmiyor tam olarak işte. Onlar aramızdalar.. Peki, nasıl olacak bu iş bu durumda? Netice olarak, “Bu ifritten sualin kılını çekmez akıl”!

Bir yandan da ekonomik, sosyal, siyasal hayatta daha çok onlara benziyoruz. CEDAW, İstanbul Sözleşmesi, Yeşil Kemalistler, Yeşil Feministler, yediklerimiz, içtiklerimiz, giydiklerimiz.. Aile yapımız, eğitim, ekonomi, siyaset tarzımız. Medya ve STK’nın hali ortada. Artık din algımızı ve tarih algımızı dönüştürmeye başladı. “Cemaat” yapıları bile dönüşüyor. Herkes Mevlevi oldu sanki!. Kadın-erkek birlikte sema yapanlar, ney üfleyenler.. Birileri Mevlanacılık adına ona zulmediyor bugün!

FETÖ’yü dizayn edenler, Nakşilik ve Mevlevilik üzerinde de ciddi olarak çalışmışlardı. Ve zaten biz de bu “New İslam”ı, “New Ottoman”ı çok sevdik!?

Ramazanın ortasına geldik. Ne zaman tevbe edeceğiz. Şeytan taşlamaktan salavat getirmeye vakit bulamıyoruz. Herkes Hz. İbrahim’in şeytanını taşlıyor. Oysa Hz. İbrahim kendine gelen şeytanı taşlamıştı. Hz. İsmail de, Hz. Hâcer de öyle yaptılar. Hz. İbrahim gibi yapmak istiyorsanız o taşı kendi şeytanınıza atın önce. Çünkü Hz. İbrahim öyle yapmıştı. O, Hz. Nuh’a giden şeytanı taşlamadı. Kendine gelen şeytanı taşladı. Yoksa o taş hedefine varmaz. 

Selam ve dua ile.

Bu yazı toplam 1063 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar