Mehmet GÖKTAŞ
Kâbe’nizin Damına Bilal Çıkmadıkça
Kâbe’nizin, yani kimliğinizi en zirve noktasına,
Mensubu olmakla iftihar ettiğiniz yegâne sembolünüzün en tepesine,
Onun var olmasıyla birlikte sizin de var olduğuna inandığınız şeyin üzerine,
O olmasa hiç kimsenin sizi tanımayacağına inandığınız erdeminizin,
Yani Kâbe’nizin damına Bilal’i çıkarmadığınız müddetçe,
Çıplak ayaklarıyla Kâbe’nizin üzerinde yürüdüğüne hep birlikte şahitlik etmediğiniz müddetçe kurtulamayacaksınız bu pislikten, bu kibir ve asabiyet bataklığından.
Ve yüzünüzü yere koyup Bilal’in gelip ona basmasını yürekten istemediğiniz müddetçe cahiliye testiniz pozitif çıkmaya devam edecektir!
Avrupa’nın ırkçılık fay hatlarının hızlı bir şekilde yeniden enerji topladığını bütün bir insanlık dehşetle izlemektedir.
Halbuki Avrupa tarih boyunca ırkçılığının bedelini defalarca ödemiş hem de çok pahalı ödemiştir.
Avrupa tarihi bir de bu gözle okunmalıdır. Geçmişteki Otuz Yıl ve Yüz Yıl savaşları bir tarafa Ulusçuluk devresinin neticesi olarak birinci ve ikinci dünya savaşlarının yegâne sebebi ırkçılık fay hatlarının patlamasıdır ki elli beş milyon insan ölmüştür.
Malumunuz fay hatları sabittir ve hep yerinde durur, fırsatını buldukça enerji toplar.
Görünen o ki Avrupa’nın bu defaki ırkçılık damarları bir birlerine karşı olmaktan ziyade dışardan gelenlere ve özellikle Müslümanlara yönelik kabarmış durumda.
Fakat Avrupa şunu unutmamalıdır ki Müslümanlara ve diğer yabancılara karşı da olsa Avrupa topraklarında işlenecektir bu cinayet. Ve Avrupa bunu önleyemezse bu defa böyle bir canavarlığın altında ezilecektir. Uygarlık yürüyüşünü sonlandıracak, bu anlamdaki bütün iddialarını kaybedecektir.
Halbuki Avrupa için ne müthiş bir fırsat, Bilaller hazır kendilerine gelmiş.
“Kâbe’nizin damına Bilal’i çıkarmadıkça” derken gerek birey ve gerek toplum olarak asla kendimizi bunun dışında görmüyoruz.
Özellikle yaşadığımız şu ülkeyi bekleyen en büyük çöküş ve tükeniş de bu noktadan olacaktır eğer olacaksa.
Aslında her birimiz kendisini bu ölçülere vurarak nerede durduğumuza, nereye savrulmuş olduğumuza bir bakmalıyız.
İşin ehli tarafından çok somut sorulardan oluşan ırkçılık testleri hazırlanmalı ve herkes kendisini bu testlerden geçirmeli diyorum.
Ve ondan sonra Avrupa’ya bir şeyler söyleme hakkını kazanalım.