Katılım Bankaları ve faiz (2)
"Parasını hiçbir nam altında nemalanmadan tutmak ve finansman temini için hiç bir nam altında faiz ödememek zorunda olan insanlar bir araya geldiklerinde; İslami ve daha doğru bir takım yöntem ve işler bulmazlar mı? Sat Yap inşaat yönteminde olduğu gibi, diğer üretim alanları için de benzer modeller geliştirmezler mi? Acaba Allah'ın faizi haram kılmasının hikmetine daha yakın olan bu olabilir mi?"
Ekonomi hayatında bankanın yerini başka bir kurum tutamaz, ancak bankanın faizci olması şart değildir. Bu sebeple "İslâmî veya faizsiz" sıfatları eklenen bir banka icadı için 1940'lı yıllardan bu yana çalışılmış, ilk deneme altmışlı yılların başlarında Mısır'da yapılmış, sonra 1975 yılında İslam Kalkınma Bankası açılmış ve uygulamalar genişleyerek devam etmiştir. Doğru olan katılım bankalarını ortadan kaldırmak değildir, bu bankaların faizsiz çalışmalarını kolaylaştıracak düzenlemeler yapmaktır. Bu arada İslam ekonomisinin yaygınlaşarak işlemesini sağlayacak başka araçlar ve kuruluşlar üzerinde çalışmanın da yolu açıktır.
"Mevduat toplamak üzere diğer bankalar ile rekabet etmek zorundalar. Yani dönemsel olarak dağıtıp açıkladıkları kar payı oranlarının, cari mevduat faizi oranı ile rekabet edebilir olması gerekiyor. Cari faiz oranları çok büyük ve derinliği olan piyasalarda belirlendiğinden dolayı, pratikte faizsiz bankacılık yapan bankalar, sundukları hizmetlerin fiyatını, dönem sonunda cari faize denk getirecek şekilde belirliyorlar. Hatta bir miktar da temkin payı ilave ediliyor."
Bir şahıs bakkallık, diğeri de tefecilik yapsa ve bakkal meşru (piyasa şartlarına uygun, raic) kârını yüzde yirmi yapsa, tefeci de parayı yüzde yirmi faizle verse ve sonunda her ikisi eşit kâr sağlasa meşru muamelenin kârı ile haram olan faizin miktarı- eşit oldu diye kâra haram mı diyeceğiz!
"Faizsiz bankacılık yaptıklarını iddia eden kurumlar da bütün bankalar gibi, kredi kartı, tüketici kredisi, konut kredisi, otomobil kredisi vs veriyorlar. Şu farkla ki; faiz oranından değil, fiyat oranından bahsediyorlar. Ödemeler düzenli yapıldığında, diğer bankalar ile arada fark bulunmuyor. Ancak geri ödemenizi yapamadığınızda, diğer bankalardan farklı olarak; kredinin türüne göre değişen kısa bir süre herhangi bir faiz uygulamadan bekliyorlar. Belirlenen süre aşıldığında yine vade farkı (cari gecikme faizi oranı + temkin payı ile belirlenen) uygulanıyor."
Katılım bankaları faizli kredi vermezler. Müşterinin almak veya kiralamak istediği malı kendileri alır ve müşteriye vade farkı ile satarlar veya kiraya verirler.
Mal vadeli (malın teslimi bir müddet sonra) olursa "selem" işlemi gerçekleşir ve mal daha ucuza verilir, para vadeli olursa "vade farklı satım" gerçekleşir ve mal pahalı olur. Bu iki işlem asırlardan beri vardır ve caiz olduğu kabul edilmiştir.
Vadeli satım işleminde vade geldiği halde ödeme gücü bulunan borçlu tarafından- ödeme yapılmazsa bankaya ve buraya para yatıranlara haksızlık edilmiş olur. Faiz haram olduğu gibi borcu zamanında ödememek de haramdır, zulümdür. Ayrıca vadesi geçmiş borçlar ödenirken enflasyon farkının da ödenmesi gerekir, eğer bu ödenmezse borç eksik ödenmiş olur.
Katılım bankalarının önemli bir problemi "vadesi geçmiş alacaklara ek ödeme uygulama yasağı" olmuştur. Bunun için çeşitli çareler aranmış, enflasyon farkı, altın ve dövize endeksleme gibi çareler işe yaramamıştır. Bugün çoğunun uyguladığı iki formül vardır: 1. Daha başta akdi yaparken belli bir vadeyi kesinleştirmeyip vadeli satım listesi üzerinde anlaşmak ve fiilen ödeme zamanındaki vade farkını "akdin gereği olarak" uygulamak. 2. Ödemenin yapılmadığı dönemde kurumun ne kazandığı kesin ve sabit (böylece uğranan zarar da sabit) olduğundan bu zararın tazmin yoluyla tahsili.
"Büyük miktarlardaki mevduatları yatıracağınızı söylediğinde, faizsiz banka müdürleri ile kar payı pazarlığı yapıldığı söyleniyor. Buradaki söyleniyor lafını tamamen söylenti olarak almayın lütfen sadece size ispat edemem."
Bankaya para yatıran her müşteri kurum ile ortaklık (mudârebe akdi) kuruyor demektir. Kâr ve zararda ortaklık akdinde zarar sermaye oranına, kâr ise anlaşmaya göre belirlenir. Çok para yatıran müşteriye, daha baştan anlaşarak, elde edilecek kârdan daha fazla oranda pay ayrılmasına bir engel yoktur.
Bu yazı toplam 1356 defa okunmuştur