Mehmet GÖKTAŞ
Kimin haddinedir bizim dershanelerimize dokunmak!
Canım, biraz da bizim camiayı, biraz da bizim camianın dershanelerini konuşalım. Sadece bir tek camianın mı dershaneleri var yani?
Şurası unutulmasın ki bizim camiamızın mensubu on binlerce kişi ciddi anlamda dershanelerimizin çok sıkı bir eğitim ve öğretiminden geçerek bu günlere gelmişlerdir.
En az yirmi yıl önce başlayan bu dershanelerimizin eğitimi hâlâ devam etmektedir.
Hem de bilseniz ne dersler görüyorlar orada ne dersler!
Belki bizim dershanelerimizde dersler modern elektronik cihazlarla, bilgisayarlarla, tabletlerle, slaytlarla yapılmıyor. Fakat elektriğin bizzat kendisiyle yapılıyor hem de daha ilk derslerde.
Dershane üyelerimizin tamamına yakını kesinlikle elektrik eğitimini almışlardır, elektrik dersini görmeyen üyemiz yoktur. Hem de öyle teorik olarak kâğıt üzerinden değil, bizzat uygulamalı, metal aletler üzerinden değil, bizzat kendi vücutlarıyla almışlardır bu eğitimi.
Bazen tırnaklarının ucundan, bazen koltuk altlarından ve bazen de avret yerlerinden aldıkları bu elektriği ta ciğerlerinden pişmiş yanık et kokuları gelinceye kadar hissetmişler ve en iyi elektrik ustasından ve mühendisinden çok daha iyi tanımışlardır.
Sadece sıcağın değil, soğuğun dersini de görmüşlerdir dershanelerimizde. Bazen kırılmış buzlarla doldurulmuş battaniyelere anadan üryan sarılarak buzlar eriyinceye kadar beklemişler, yani vücutlarıyla buzları eritmişler, bazen elektrik dersinin hemen ardından buz gibi tazyikli suyla ıslatılmışlar, bazen anadan üryan karların, buzların üzerinde koşturularak derslerini tamamlamışlardır.
Bizim dershanelerimizin ilk aşamasında günlerce devam eden anadan üryan çıplak namaz kılma dersleri vardır, zincirlerle bağlı oldukları için rükûsuz, secdesiz ve kıblesiz, hatta abdestsiz namaz dersleri vardır. Fakat daha sonra bu namazlar asla yeniden kaza edilmez.
Aynı dersin bir benzeri de cezaevi araçları içerisinde geçer. Mahkemeye gidiş gelişlerde saatlerce süren istiflenmiş, kelepçeli yolculuklarda da aynı şekilde rükûsuz, secdesiz ve kıblesiz namaz dersleri görülür.
Bizim dershanelerde yaş haddi yoktur, oğullarla birlikte analar, babalar da ders görür, eşler ve çocuklar da ders görür.
Görüş günleri denilen günler on binlerce mensubumuzun yıllar boyu iştirak ettikleri apayrı bir derstir.
Bu defa dershanelerimiz yollardır, otobüslerdir, minibüslerdir ve söylediğim gibi yıllarca sürer gider bu dersler.
Diyarbakır’dan, Batman’dan, Bingöl’den, Van’dan başlar bu dersler. Ta Edirne’ye, Tekirdağ’a, Osmaniye’ye, Adana’ya, Silifke’ye, Kandıra’ya, Bolu’ya, Sincan’a, Tokat’a, Bayburt’a, Gümüşhane’ye ve Giresun’a uzanır bu dershanelerimiz.
Yaman mı yaman bir eğitim görülür bütün bu sayısız seferlerde, mola verilen yol boylarında, misafir olunan şehirlerde.
Bu yolculuklara çıkamayan niceleri, nice hasta anne ve babalar evlerinden iştirak eder bu derslere, onların dershaneleri evleridir, hasretle yanma dersleridir onların dersleri.
Biliyor musunuz bu hasretle yanma derslerinin en zorunu da analar görür, gözleri yollarda kalan analar görür, oğullarıyla görüşemeden bu dünyadan göçüp gidenler, Rana Teyzeler görür.
İkinci olarak da analarının cenazelerine götürülmeyen oğullar görür.
Bütün bunlar olup biterken dershanelerimizin müdavimi yüzlerce kardeşimiz gerçekten bütün İslami ilimleri tamamlayarak İcazetname alırlar, hatta bulundukları yerden İlahiyat Fakültesini bitirirler, yüzlercesi Kur’an-ı Kerim hafızı olur.
Peki, nereleri kazanabilir, nerelere gelebilir bizim dershanelerden mezun olanlar? Ne işe yarar bizim dershanelerden alınan bu diplomalar?
Öncelikle şunu bilelim ki sizin dershanelerle elde edilmeye çalışılan her ne varsa bir defa onlar baştan kaybedilir.
Sizin diplomalarla açılan bütün kapılar, bizim dershanelerin diplomalarına artık ebediyen kapanır.
Fakat bizim dershanelerimiz kendisinden mezun olanlara yegâne kapının Allah’ın kapısı olduğunu, O’nun Müfettiha’lEbvâb olduğunu öğretir ve bizzat gösteriverir.
İşte bizim dershanelerimiz!
Kapatmak mı dediniz? Kimin haddine?
Bizim dershanelerimizi Allah (CC) açmıştır, kıyamete kadar açık kalacaktır, kimin haddinedir onlara dokunmak!
doğruhaber