Abdurrahman Dilipak
Kongre
Köken olarak Fransızca bir kelime. Kurultay yerine de kullanılıyor. ABD’de Temsilciler Meclisi ve Senato birlikte toplanırsa buna da kongre deniyor.. Genel Kurul bizde kongre anlamında kullanılıyor..
Türkiye’de uzun zamandır şirketlerde de, derneklerde de, odalarda da, partilerde de gerçek bir kongre yapılmaz.. Bu iş zorunlu bir seremoni gibi algılanır. “Dostlar alışverişte görsün” kabilinden bir iş.
Gündem bellidir. İstiklal Marşı okunur. Divan seçilir. Açılış konuşması yapılır.. Ardından faaliyet raporu, bilanço, tahmini bütçe, ibralar ve yeni yönetim vd. diğer kurulların seçimi, dilek ve temenniler. Kapanış.
Dekor belli. Ortada dev bir Atatürk resmi, sağda Türkiye bayrağı, solda genel başkanın resmi, ya da ortada Türkiye bayrağı.
Açılış, divan teşkili, açış konuşması, protokol konuşmaları, rutin gündem ve son..
Bu iş bugüne kadar hep böyle geldi..
Ne ulusal, ne uluslararası, ne ulusal sorunlar, ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel konular ele alınır.
Niye ilçe kongrelerince ilçenin sorunları konuşulup, kararlar alınmaz..
Merkezi bir sistemle yönetiliyoruz. İş hep yukarıya havale ediliyor..
Sosyal siyasal planlaması konuşulmuyor mesela. Genel anlamda bütçe konuşuluyor..
Bir il ya da ilçe, evlenme, boşanma, çocuk ölümleri, suç oranı, sağlık, halkın refah düzeyi neden parti kongrelerinin gündemine girmez.
Siyasi kongreler bana göre bir hafta filan sürmeli.. Çeşitli komisyonlar belli fikirleri konuşup olgunlaştırmalı, ilke kararları alıp, alternatifli bir şekilde genel kurula sunmalı. Kongre ulusal iç politika, dış politika, yerel politikalar şeklinde 3 ayrı forumda komisyonlardan gelen teklifleri müzakere edip karara bağlanmalı ve 4. forumda diğer rutin gündem ve seçimler yapılmalı. Yani 2 gün sürmeli.
4 gün ilk gün açılış, divan teşkili ve seremonial konuşmalar, komisyon çalışmaları, 2 gün genel kurul, son gün, sonuçlar açıklanır. Şenlik. Konser, teşekkür konuşmaları vesair.. Şimdi genel başkan ya da bir bakan, milletvekili konuşuyor, ardından kongre bitiyor.. Sonuç daha baştan belli. Zaten ikinci liste varsa, muhtemelen kavga çıkacaktır. Dostlar alışverişte görsün kabilinden bir iş. Demokrasicilik oynanıyor bir bakıma..
Politika belirleme, yön ve eylem yukarıdan aşağıya şekilleniyor..
Bakanların çoğu kendi bölgelerinde kıral. Milletvekilleri teşkilat üzerinde ayrı bir vesayet oluşturma çabasında sanki. Teşkilatla, yerel yönetim arasında ilişkiler de çok sağlıklı değil.
Mevcut milletvekilleri, teşkilat ve yerel yönetim arasındaki klikler yeni kadroların teşkilatta yükselmelerine, yeni fikirlerin teşkilat içinde yankı bulmasına pek izin vermek istemezler..
Mevcut ne kadar iyi olursa olsun, daha iyisi mümkün. Toplumdaki değişimin teşkilata yansıması gerek. Birtakım kişiler kendileri için gelecek görmedikleri bir yerde niye dursunlar.. Bu anlamda eğer iş ehline verilmiyorsa, meydan “yalaka” tiplere kalır. Tereddi başlar..
Siyaset; ehliyet, açıklık, şeffaflık, dürüstlük mesleğidir.
Kongre işi sadece iktidarın değil, muhalefetin de sorunu.. Demokrasinin temel taşlarından biri partiler. Eğer bu taş çürükse, başka unsur sağlam da olsa netice değişmeyecektir.
Türkiye bu konuda sistemi yenileyerek diğer ülkelere örnek olabilir..
Siyasiler önderlik ve örneklik yaparsa, vakıflar, dernekler, sendikalar, kooperatifler, şirketlerde de bu iş daha sağlıklı hale gelebilir.
Bu kongre denen şey bugün için genel anlamda güç gösterisi, biraz şenlik, yasal gereklerin yerine getirildiği rutin bir işlem..
Aynı şekilde gençlik ve kadın kollarının da bu anlamda yeniden yapılandırılması gerek. Bana kalırsa partiler siyasi vakıflar da kurabilmeli. Siyasi dernekler de kurulabilmeli.. Her dernek ille de sivil toplum örgütü olmayabilir..
Belki anayasa değişikliği ve başkanlık konusunu konuşurken, bu konuyu da eşzamanlı olarak ele almak gerek. Selâm ve dua ile..
yeniakit