Abdurrahman Dilipak
LGBT'ye ne oldu?
Bugün Cuma. Bugün Muharrem’in 10’u. Bugün Netenyahu Ankara’ya gelecekti. Neyse ki, bir sağlık sorunu çıktı da gelemiyor.
Dilerim Ankara'dakiler bu “yeni dostlarımız”(!?) üzerinde “bir dakika” düşünürler ve kararlarını gözden geçirir.
Allah’ın rızası dışında, içinde adalet, barış, hürriyet ve hak-hukuk olmayan bir çözüm arayanların sonu hüsrandır. Akif ne diyor: “Allah’a dayan, sa’ye sarıl, hikmete ram ol”... Yol arayanlara...
Son günlerde birilerine bir haller oldu. Uşak’ta üniversitede mezuniyet töreninde bir öğrenci cübbesinin altında dekolte bir elbiseyle sahneye çıkıyor ve sonra da LGBT bayrağını sallayarak sahneden iniyor.
Başörtülü bir sporcu, sporcuların başarısına bakılması gerektiğini söylüyor. Onların cinsel tercihine odaklanmayı doğru bulmadığını söylüyor.
Bir kadın erkek WC’sine girmeye çalışıyor. “Fuhşiyat lobisi”ne bir şeyler oldu, “uyuşturucu lobisi” de aktif.. Bu masanın 3. ayağında kumar lobisi var!
Öyle görülüyor ki, bunun arkası gerçekleşecek. Türkiye’nin dövize ihtiyacı var. Borç erteleyeceksiniz, vadesi gereken borçlar var. Bir yandan maaş ödemek için para basacaksınız. Para ABD’de, para İngiltere’de, para AB’de, para Arap şeyhlerinde. Arap şeyhleri de İsrail’in, ABD’nin, İngiltere’nin ve AB ülkelerinin ayak izinde. Batılı dostlarımızın hemen hepsi LGBT’ci.
ABD’nin İstanbul Başkonsolosluğu'na LGBT bayrağı asan bunlar değil mi? ABD başkanı Cizvit görünümlü bir satanist pedefoli değil mi?
Batı aşkına Rusya ile köprüleri attık!
G20 zirvesine hazırlanıyor Türkiye. Artık “Rabia” yok. Mursi yok, artık. Sisi ile el sıkışma zamanı. Globalistlerin Tiriniti’si yani seküler Teslis’i, Üçleme’si: Tek dünya, tek aile ve tek gelecek! G20'de bu sene Hindistan'da “Tek dünya”, global anlamda bir “Tek Para” ve “Tek Hukuk” konuşulacak. Masonik bir tek dünya, belli çevrelerde hep komplo olarak gösteriler dikkatlerden esirgendi. Bugün artık açıkça transhumanizmden, İnsan 2, Endüstri 4, Toplum 5’den söz ediyorlar. İster misiniz? G20 zirvesini yapılacağı otele de LGBT bayrağı assınlar.
Bu çete 'aile’ye karşı. Din, ahlak, gelenk ve biyolojik cinsiyetten bağımsız bir 'birey’den söz ediyorlar. Şimdiden bunun kentini inşa ediyorlar. Neom, line, Denver derken şimdi de Çin’de Xiongan şehrinde Çin Komünist Partisi Merkez Komitesi kararnamesiyle inşa edilen ve "15 dakikalık bir şehir" geleceğin dünyasındaki bir protip olarak 'line’den sonra üzerinde en çok konuşulan bir gelecek projesi. Para yok, kimlik yok. Seçim yok, yönetici yok. Her şey yapay zekanın kontrolünde olacak. Şehirdeki her elektrik direği yüz tanıma kamerası ile donatılacak. Şehre her çıkış ve girişte humonoid ve avatarların görev yapacağı kontrol noktaları olacak. Pekin'den yaklaşık 4 milyon insan, gönüllü ya da zorunlu olarak Xiongan'a yerleştirilecek.
Bunlar ilk modeller, test merkezleri aslında burada yaşayacaklar bir bakıma sosyal kobaylar olacaklar.
Böyle bir gelecek için hazırlık yapanlar için LGBT bunun olmazsa olmazlarından. Bu saatten sonra “resmen” LGBT’ye kimse dokunamaz. Her rezilliği yapacaklar. Bakın LGBT’ye karşı çıkmak, LGBT’li 'birey'lerin varlığını kabul etmemek yasal olarak suç. İstanbul Sözleşmesi, Lanzarote ve CEDAW birbiri ile ilişkilendirilerek bu anlamda koruyucu bir kalkan bir 'şeytan üçgeni' oluşturdular. Halka dönük, kınamalar gaz almaktan başka bir şey değil.
Hani yapabiliyorlarsa, Türkiye Belediyeler Birliği, toplumsal cinsiyet ve LGBT ile ilgili genelgelerini, tamimlerini geri çeksin. Hadi KADEM etkin bir kampanya yürütsün. Daha düne kadar biyolojik cinsiyeti reddeden, onun yerine ikame edilmek istenen 'toplumsal cinsiyet eşitliği' projesinin adındaki “eşitlik” yerine “adaleti” ekleyerek bu projeye destek vermedi mi? “Toplumsal Cinsiyet” derken de konuyu “toplumun kadın ve erkeke yüklediği rol” şeklinde tanımladılar. Ama 'birey’in din, ahlak ve gelenekten gelen tanımlamalarının ötesine geçip, “kendi cinsiyetini belirleme” konusunu görmezden gelmediler mi?
İstanbul Sözleşmesi döneminde AK Parti’nin önde gelen isimleri LGBT’nin hukuki anlamda varlıklarının tanınması yönünde söz vermediler mi?
Bu güne gelecek olursak, bunlar Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik kriz ve batı ile yakınlaşma sürecini kullanarak emrivakilerde bulunmaya devam edecekler. AK Parti'yi bu şekilde köşeye sıkıştırıp fiili durum meydana getirecekler. AK Partililer partilerinin “İslamcı imajını” törpüleyecekler. Yalnızlaştırma, zayıflatma, kendi dindar tabanında yalnızlaştırma ve bir teslim alma operasyonu ile karşı karşıyalar. Yani AK Parti içindeki AKP’lilerin de elini güçlendirme operasyonu bu girişimler.
Bu plan sadece Türkiye için, ya da İslam ülkeleri için geçerli değil. Tüm dünyada böyle bir plan uygulamaya konuldu. ABD, Rusya, Çin, İngiltere, Almanya, Pakistan, Malezya ve BAE farketmiyor. Ama Türkiye imtiyazlı, ayrıcalıklı bir ülke. Türk dünyası, İslam dünyası, Balkanlar, Kafkasya ve Afrika'da bizi rol model olarak gören ülkeler var. LGBT lobisi onun için Türkiye’ye bu anlamda ayrıcalık ve öncelik veriyor. Sağ ve muhafazakar bir iktidara bunun için ihtiyaçları var. Onlar da Müslüman halkın öfke, muhalefetini önlemek, baskılamak ve durdurmak için böyle bir yönetime ihtiyaçları var. Ama zayıflatılsın ki, “Hayır” diyecek mecal bulamasın. Yani düşerse kaldırırlar, başını kaldırırsa ensesine bastırırlar.
Her şey siyaset, ekonomi değil. Din, ahlak, adalet ve hürriyet yoksa bunların ne anlamı ne değeri var. TOGG, İHA, SİHA ile LGBT’yi transhumanizmi, aşı fitnesini, iklim/karbon fitnesini dengeleyemezsiniz!
İktidar algı operasyonları, toplum mühendisliği ile bu işleri uzun süre götüremez. “Haddinden fazla şiddet / ısrar / yüklenme gayedeki hikmeti yok eder”. Sabır taşı çatladığında geçmişin destekleri, öfkeli tepkilere sebep olur. Hepsinden önemlisi dünyasını imar etmek isteyenlerin, yalana sığınarak ahiretlerini satmaları onların ahiretlerini tarumar eder.
Sahi depremde kaç ölüm vardı, kaç yaralı vardı ve bunların kaçı hayatını kaybetti ve kaçı sağlığına kavuştu? Sahi bu aşı sonrası kaç kişi kalpten ve kanserden hayatını kaybetti? Bu sorular en hasbi taraftarlarınızın bile şuuraltında beyinlerini kemirmeye devam ediyor. Ve hiç kimse, şuuraltında sıcaklığını kaybetmeyen soruların sebeb olduğu öfkeye karşı uzun süre direnemez.
Selam ve dua ile..