Mehmet GÖKTAŞ
Ne tercih ederdiniz, Nasihat mi, Musibet mi?
Gönül ister ki nasihati tercih etseniz. Zaten bizde mevcut olan da nasihattir, size ancak nasihat verebiliriz hatta bin defa da olsa verebiliriz. Aklımız erdi ereli vermeye çalışıyoruz. Ha, sadece vermek değil aynı zamanda alıyoruz, başımızın üstünde yeri vardır bize verilen nasihatlerin.
Fakat bildiğimiz, bunca yıl bizzat şahit olduğumuz bir gerçek var ki, nasihat çoğu zaman etkili olmaz, dişleri sıyrılmış cıvata haline gelir, yalama yapar, avare kasnak gibi boşa döndüğü olur. Ama buna rağmen verilmeye devam edilir.
Musibete gelince, ilaçların en etkili olanı musibettir, anında tesirini gösterir, neticeye ulaştırır. Hepimizin bildiği gibi bir tek musibet tableti binlerce kutu nasihatten daha hayırlıdır, etkilidir.
Fakat musibet vermek bizim elimizde değildir. Bildiğimiz bir şey vardır ki, nasihatlerin yalama yapmasının ardından geliverir.
Musibetin kapsam alanı tahmin edilenden daha geniş olur, açıkçası musibetler daha toplumsaldır, yaş demeden kuru demeden herkesi içine alır.
Allah’tan bela istenmez, biz hep huzur ve afiyet isteriz. Fakat faşist damarlarımızın kabardığı ve nasihatlerin kâr etmediği günlerden geçiyoruz. Sustuğumuz ve acilen bunun önünün alınmadığında musibetlere hazır olmalıyız.
Sağ duyulu, akli selim sahipleri derhal devreye girmeli, çığırtkanlara, saldırganlara meydanı bırakmamalıdır. Aksi takdirde kendileri de musibetlerin kapsam alanına girerler.
Daha da tehlikeli olanı, faşist damarların yeniden kabardığı bir Avrupa ile karşı karşıyayız. Görünen odur ki, patlama noktasına gelmiş bir Avrupa faşizmi öncelikle bizim üzerimize patlayacaktır, topun ağzında biz varız.
Şu günlerde Alman ırkçılarının damarlarını kabartacak, öfke patlamasına sebep olacak davranışlarda bulunulmaması konusunda Türkiye’nin yetkilileri derhal devreye girmeli, oradaki vatandaşlarını uyarmalıdır.
Bu düşüncelerle cumanızın mübarek olmasını, huzur ve sükunete vesile olmasını niyaz ediyorum.