Abdurrahman Dilipak
Nefretin neferleri
Biz, öfkesi aklından, gazabı merhametinden büyük insanlarla bu savaşı kazanamayız.. Keskin sirke kendi küpüne zarar verir. “Nefretin neferleri” de öyle..
Kim bu “Nefretin neferleri” derseniz, önce bu tanımı Dr. Şar’dan aldım. Dr. Deniz Şar, “Birinin beynini patlatınca şiddet olarak değerlendiriliyor. Oysa bankaların bu uygulamaları da birebir şiddet değil de nedir? Siyon protokollerinde, Siyonun evlatlarına kendilerinden olmayanların köleliği için değişik taktikler verilmişti. Şimdi yaşananlara ve uluslararası sisteme baktığımızda, birebir bunun uygulanmakta olduğunu görüyoruz”diyordu geçen gün mediada çıkan bir değerlendirmesinde..
Bunları, piyasada, siyasette, bürokraside, bilimde, sanatta, felsefede her yerde görebilirsiniz.. Servetleri çaldıklarından oluşuyorsa, işte bunlar tam da onlardır.. Kan ve gözyaşı üzerine kurulu ise iktidarları, işte onlar tam da bunlardır..
Düzenli haber izleyenler, gazete-dergi okuyanlar da görüp tanıyacaklardır bunları.. Tabii, eğer öfkeleri akıllarını zail etmemişse.. “Öfkeyle kalkıp, zararla oturmaları” yeni hamleler yapmalarına mani değildir. Çünki yenilmeleri güreşmeye açlıklarını daha da artırmaktadır.. Yedikçe daha çok acıkmaktadırlar anlayacağınız..
29 Ekim bu sene farklı kutlandı. Cumhuriyetin 90. Yılındayız.. Anıtkabir ağlama duvarı değildi. İsrail’de revize ettirdiğiniz tankların gölgesinde militarist bir şova da dönüştürülmemişti kutlamalar.. Denizin altından iki kıta birleştirildi..
Bu birileri için kabul edilemez bir şeydi. Hem de gerici bir iktidar nasıl böyle bir eserin sahibi olabilir!..
Açılış kokteylinde neden rakı içilmez! Madem denize dalan bir tren var, neden alnında şampanya patlatılmaz!.. Neden, nasıl, niçin 10. Yıl Marşı söylenmez!..
Oysa Gezi ile başlayan sürecin sonunda bugün Erdoğan hükümeti olmamalıydı.. Hale bakar mısınız, resepsiyon krizi bile yaşanmadı!
Kasım geldi, 10 Kasım’da bol bol ağlarsınız.. Çünki meclisin ilk oturumuna başörtülü milletvekilleri katılacak! Zeki Sezer de artık başörtüsü ile uğraşmamak gerektiği düşüncesinde.. Bu işin DSP’ye maliyetini çok iyi biliyor..
CHP’nin derdi, bu tartışmaların seçim öncesi AK Parti’nin işine yaraması ile ilgili. Sussa, dün niye bu kadar yaygara koparttığı sorulacak, utancından bitecek, susmasa, dün sokağa döktükleri sandıkta CHP’yi bitirecekler.
CHP’lilerin en iyi yapacakları şey, MHP ve Gezicileri de peşine takıp, meydanlarda “Andımız”ı okutmaları.. Kemalizm “dine karşı bir din”dir sanki birilerinin kafasında. Onun için “inanç özgürlüğü” kapsamında, izin verilsin, isteyen ailelerin çocukları, gönüllü öğretmenler öncülüğünde her sabah andımızı okumaya devam etsinler! CHP her sabah en yakın heykele çiçek koysun, saygı duruşunda bulunsun mesela..
Cumhuriyet bayramı kutlamalarında sergiler açmak gerek aslında her ilde. “Kanla irfanla kurulan bu cumhuriyet” manşetlere nasıl yansıdı? Bunu görmek gerek, mesela, Cumhuriyet ve Ulus gazetelerinin manşetleriyle Akbaba dergisinin ya da Hacivat-Karagöz’ün sayfalarına.. Keşke CHP Cumhuriyetin 10. Yıl Albümü ile Cumhuriyetin 15. Yıl Albümünü tekrar yayınlasa da görsek! Sadece Andımızı okumak yetmiyor, 10. Yıl Marşı kesmiyor; aynı zihniyetin diğer yansımalarını da görmemiz gerek!
Haydi “Cumhuriyet”in partisi CHP, 90. yılda, 10. Yıl Albümünü yayınla!
Şimdi bir de başörtülü vekiller meclise gelirlerse ne olacak! Artık resepsiyon krizi çıkmıyor, onun için birileri krize giriyor..
Eskiden Cumhuriyet baloları olurdu, Cumhuriyet piyangolarının çekilişi yapılırdı, şimdi tüneller açılıyor, köprü projeleri hayata geçiriliyor, yeni havaalanları yapılıyor..,
“Nefretin neferleri” için bu olanlar hiçbir şey ifade etmiyor.. Onlar çöplüklerinde boğulmaya razılar, yeter ki, bu ülkede kızlar-kadınlar başlarını örtmesinler!
Güya halkçı bunlar, kendi devri saltanatlarında halk ekmek karneleri, gaz-tuz, kibrit, kuyruklarında inim inim inletildi. Boz bulanık, pislik kokan bir İstanbul’dan çiçek açan bir İstanbul’a geçtik.. Her şey yolunda değil ve daha işin başındayız, katetmemiz gereken çok yol var daha. Karnımız doymaya başladı, elbiselerimiz yamalı değil, kuyruklar yok gibi, ama aklen, ahlaken ve ruhen olgunlaşmamız için uzun bir yol var önümüzde..
Hâlâ darbe anayasası ile yönetiliyoruz. Hâlâ başörtüsü sorun, hâlâ resmî din, resmî ideoloji ve resmî tarihin, resmî bir eğitimin kıskacından kurtulamadık.. Ve bunun sebebi ile bu iktidar değil..
Gelecek Cumhuriyet kutlamalarında vakıf, dernek ve sendikalar, sergiler, seminerlerle daha iyi bir hazırlık yapmalıyız. Kavram ve uygulama arasındaki farkın altını çizerek hafızalarımızı tazelemeliyiz. Belki kısa film ve belgeseller için şimdiden çalışmalara başlamak gerek..
Birileri istemese de, gelişmeler doğru yönde ve ileri doğru.. Henüz yolun başındayız ve katetmemiz gereken uzun bir yol var daha! Gelecek günler daha da iyi olacak inşallah.
Marmaray hayırlı olsun bu arada!
Selâm ve dua ile..
yeniakit