Abdurrahman Dilipak
Nevruz ve sonrası, Türkiye ve dünya
Aslında şimdi yazacaklarımı daha önce de yazdık. Yazacaklarım genel bir özet ve tekrar olacak. Yeni bir yüzyıla doğduk. 19. yy sonunda savaş yıllarında, faşizm, komünizm ve kapitalizmin gölgesinde oluşan kavram ve kurumlarla 21. Yüzyılı açıklamak mümkün değil. 2. Dünya savaşında faşizm yıkıldı. Faşizm kavramsal ve siyasi olarak mahkûm edilse de varlığını bir şekilde sürdürdü. Bu arada Siyonizm Hitler’den ve Musolini’den doğan boşluğu doldurdu. Öte yandan komünizm üstün ırk yerine işçi sınıfının üstünlüğu temelinde yeni bir üstünlük iddiası ortaya attı. Kapitalizm ise sermayeyi kutsuyordu ve paraya sahip olanlar o kutsalın imtiyazına sahip oluyordu. Bu arada kapitalistler, milliyetçi-muhafazakarları soğuk savaş yıllarında komünizme karşı bir kalkan ve maşa gibi kullanmayı seçtiler..
Derken faşizmin ardından komünizm de çöktü. Komünizmin kutsala karşı verdiği savaşta elinin altında güttüğü laik ve seküler düşünce kapitalizme miras kaldı. Kapitalizm, ladiniliği demokrasi ve liberalizm sosu ile topluma yutturmaya çalıştı.
Bugün yaşanan kriz kapitalizmin krizidir. Batı tüm kavram ve kurumları ile çökerken, batı dünyası bugün kendi karşısında yeni bir medeniyet iddiası ile direnen İslam dünyasına karşı topyekûn bir savaş vermeye hazırlanıyor.. Bir yandan kaleyi içeriden kuşatmaya çalışarak paralel, alameti farikalarını kaybetmiş, bireysel planda vicdanlara, toplumsal planda da mabedlere hapsedilmiş bir din icad etmeye, İslam’ı religyolaştırmaya çalışıyor, öte yandan İslam’a karşı İslamifobia politikaları ile aba altından sopa göstermeye çalışıyor.. Müslümanları atomize etmeye, birbirine karşı kışkırtarak nötralize etmeye, İslam hakkında şüphe uyandırarak, insanları agnostik hale getirmeye çalışıyor. Bir yandan da paralel devlet politikaları ile öncelikle de BOP planı çerçevesinde hedefteki İslam ülkelerinin rejim, sınır ve iktidar yapılarını yeniden düzenlemeye çalışıyor. Ama bunu yapamıyorlar. Ekonomileri çöküyor. Aile dağıldı. Felsefeleri ruhunu kaybetti. Bilimleri de öyle.. Yeryüzünde bir cennet ve ebedi bir hayat hayal ediyorlardı. Neden korkuyorlarsa ona koştuklarını gördüler..
Biz doğum sancısı çekiyoruz, onlar ölüm sancısı..
Geldikleri noktada kafaları karışık. İslam ümmetinin bağrına sapladıkları İsrail’i ne yapacaklarını bilmiyorlar. Bildikleri bir gerçek, bundan sonra hiçbir şeyin bundan önceki gibi devam edemeyeceği.
İsrail yönetimi, Mısır’da Sisi cuntası işbaşında iken ve Suriye’de, Irak’ta karmaşa devam ederken, Filistinlileri işgal ettikleri topraktan çıkarmak ve Kudüs’ü tamamen Yahudilere ait bir yer haline getirmek istiyor.. Batılılar ise bunun bir macera olduğunu düşünüyor.. Bir an evvel Abbas yönetimi ile anlaşarak bugünkü Filistin yönetimi ile uzun vadeli bir anlaşma imzalamasını istiyorlar. Çünki yarın Filistin içinde büyüyen İslami hassasiyet sonucu, İsrail Hamas tipi bir Filistin yönetimi ile bugünki gibi bir anlaşma zemini bulamayabilir..
Ankara Kürt sorununu çözmeye çalışırken, ABD’nin İran’la masaya oturmak için zemin yoklaması bir tesadüf değil. Ya da Erdoğan Musul petrolü konusunda Barzani ile el sıkışırken, Halk Bankası skandalının patlaması, IŞİD’in Musul’a girmesi, TIR şoförleri ve diplomatlarımızın rehin alınması da bir rastlantı değil.
Bu Nevruz birçok açıdan önemli bir milad özelliği taşıyor.. Barış sürecini engellemek için birileri elinden geleni arkasına koymayacak.. Birileri seçim öncesi Beştepe ile Çankaya’nın arasını açmaya çalışacak.. Yeni bir terör dalgası da uzak bir ihtimal değil.
Seçime doğru başkanlık sistemi daha çok tartışılacak. Ve tabii anayasa değişikliği de.
Birileri başkanlık sistemini Erdoğan’ın başkan olup olmaması ile sınırlı bir tartışma zeminine çekmeye çalışıyor.. Oysa konu daha kapsamlı. Kaldı ki, Erdoğan zaten bugünki anayasa çerçevesinde zaten başkanlık yetkilerini fiilen kullanma hakkına sahip ve sandığa giderken bunu söyleyerek oy aldı. Başkanlık sistemine giderken yetkilerini sınırlandırarak ve sorumluluklarını tanımlayacak ve artıracaksınız bir bakıma. Sadece başkanın değil, diğer devlet kurumlarını da buna göre yeniden yapılandıracaksınız.
Nevruz’la birlikte yeni bir güne doğuyoruz. Bu memlekette bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Sadece Türkiye’de, ya da İslam dünyasında değil. Tüm dünyada yeni bir dünya kurulacak ve Türkiye orada hakettiği yeri alacak..
Selâm ve dua ile.
yeniakit