Merve Kavakçı
Obamacare
Başlık, Amerikan siyasetine Başkan Obama’nın ülkesindeki sağlık sistemini reform etme gayretiyle kazandırdığı bir kelime. Obama’nın sağlık reformu diye tercüme edebiliriz. Şimdi bu niye gündemde veya gündemimizde…izah edeyim. Başkanlık seçimlerine yaklaşan ABD’de siyasi münazaralar hızla devam ediyor ve sağlık sektörü de Amerikan siyasetinin en önemli mevzularından biri. Ortada kalmış, ne sağa ne sola meyleden kararsız seçmen sağlık politikaları üzerinden yeni başkanı belirleyebilir. Adaylar da karşılıklı taşlarını bu sektör üzerinden atmaya hazırlanıyorlar. Donald Trump siyaset dünyasından gelmediği için zaten bu konuda fazla bir şey söyleyecek durumda değil. Ama Hillary Clinton için aynı şeyi söyleyemeyiz. Clinton’ın eşi Bill Clinton, ABD başkanı iken sağlık reformu üzerinde önemli çalışmalara imza atmış biri oldu. Klasik, beklenen First Lady konumunda kalmayıp, dünyanın en iyi üniversitelerinden hukuk diploması almış bir hukukçu olarak konuya eğildi, özellikle Clinton’ın ikinci döneminde isminden çokça söz ettirdi. Oysa başlattığı sağlık reformu tartışmaları ve teklif ettiği paket yeni bir şey değildi. Yıllar önce, 1970’lerde ABD’nin Katolik başkanı John F.Kennedy’nin abisi Robert Kennedy de sağlık reformu için kolları sıvamış ancak sonuca ulaşamamıştı. Şimdi konu Clinton ailesinin seçim kampanyasında yerini almaya başladı. Karısının seçimini desteklemek amacıyla şehir şehir dolaşan Bill Clinton yaptığı son konuşmasında, Obamacare’e atıfla saçma sapan bir şey ortaya çıktı dedi. Sorun tek boyutlu değil, sağlık reformunun herkese sağlık poliçesi sunar hale gelememesinden tutun da sanal sisteminin işlemesinde ilk günden beri problemler yaşanması, ilaç ve sigorta şirketlerinden oluşan sağlık endüstrisi ile devlet arasında sıkışmış kalmış orta ve alt sınıfın pratik bir şekilde önünün açılamamasına kadar bir dizi sorun mevcut.
Biraz geriye çekilip şöyle bir düşününce kulaklarınızla duyduklarınız insana “bu mu refah ve bolluk va’deden Amerikan rüyası gerçekten” dedirtiyor insana. Bir tarafta her şeyi olanlar, diğer tarafta hiçbir şeyi olamayanlar. En azından sağlık konusunda böyle. Bugün aklıselim sahibi hiç kimse de çıkıp bu nasıl bir süper güç’lük ki ayrımcılık yapmadan, kendi halkına sağlık hizmeti sunamıyorsun, kuzey komşun Kanada veya anavatan tabir ettiğin İngiltere bile olamıyorsun diye sormuyor, isyan etmiyor.
Bir de şu güzelim ülkemize bakınız. Sağlık alanında yapılan reformlara, insanın insan gibi muamele edilişine, hastanın en çok ihtiyacı olan özenli bakıma kavuşma hikayesine. Hastanede, evinde, her yerde. Var mıydı bunlar yirmi sene önce, on beş sene önce…şimdi var. Bir de bunu takdir etmeyenler, erişemediği ete murdar diyenler, sosyal devleti sosyalist devletle karıştıracak kadar cahil olanlar var.
Velhasıl, sağlık alanında Amerika’dan Türkiye çok ileride görünüyor. Seçilecek yeni başkanın Türkiye’den alacağı çok ders var. Tabii bırakırlarsa…
yeniakit