Selâhaddin Çakırgil

Selâhaddin Çakırgil

‘Ol mâhîler ki deryâ içredirler; deryâ yı bilmezler’

Geçen hafta New York’ta, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda Başkan Erdoğan’ın dünya ülkelerinin liderleri karşısında, inanç değerlerinin sorumluğu idrakiyle yaptığı konuşma için ‘Muhteşemdi, Allah râzı olsun’ demekten başka bir kelime bulamıyorum. 

Ama Erdoğan’ın görüşlerini hemen her zaman duyduğumuz için, niceleri konuya sanki çok basit bir şey gibi bakıyor; ‘Ol mâhîler (balıklar)ki, deryâ içredirler; deryâyı bilmezler’  misali.. Bu yüzden, hemen hemen bütün Müslümanların ve diğer mazlûm halkların görüşlerinin de dile getirildiği böyle bir konuşmayı, bir başka TC. Başkanı’ndan işitip işitmediğimiz düşünülmüyor. Orada konuşan Erdoğan değil; hakkaniyet ve adâlete dayalı bir dünya düzeni üzere bir dünya kurulmasını isteyen, dikkatli her Müslüman idi. 

Erdoğan’ın hele de, -bütünüyle gasp ve zorbalık üzerine kurulmuş olan- sionist İsrail rejiminin 1948’den bu yana takip ettiği ve dünyanın mâlum güç odaklarının himayesiyle gerçekleştirdiği işgal, ve ilhak hareketlerine dikkati çekmesi çok yerindeydi. (Malezya Başbakanı Mehatir Muhammed’in aynı paraleldeki konuşmasıyla; kezâ, Pakistan Başbakanı İmrân Khan’ın Keşmir Müslümanlarının mâruz kaldığı korkunç zulümler üzerine yaptığı ikazlar da önemliydi.

***

Birkaç not:

1- Beyoğlu Belediyesi’nin tarafından Taksim Meydanı’nda 27 Eylûl günü açılan Sahaf Sergisi görülmeye değer. Osmanlı’dan kalma kitaplar ve diğer yayınlar dahil, 50-60 yıl öncelere ait ve artık piyasada bulunmayan yayınları bulmak da mümkün.. Açılışta, özellikle de Beyoğlu Belediye Başkanı Haydar Ali Yıldız ve Bülend Yavuz Bakiler’in konuşmaları ilginçti. Hemen oradaki İstiklal Caddesi tıklık-tıklım iken, bu serginin yoğun ilgi görmemesi yaşanan kültürel kuraklığın bir diğer yansıması mesâbesindeydi. 

2- Mustafa Tahhan’ın ardından: ‘IFSO’ (Dünya Müslüman Öğrenciler Federasyonu) tarafından 1975 yazında, İstanbul’da yapılan bir toplantıda başlamıştı dostluğumuz.. O teşkilatın Gn. Sekreteri’ydi. Kuveyt’li olup, -İstanbul Üni’de okuduğundan- türkçeyi de güzel öğrenmişti. MSP lideri Erbakan Hoca’yla da yakın irtibatı vardı. ‘Fakir’ de o sırada Millî Gazete’de yazıyordum. 

Dostluk irtibatımız, 12 Eylûl 1980 Askerî Darbesi’yle koptu. Yurt dışında bulunduğum 35 yıl boyunca bir daha görüşmek imkânımız olmamıştı. 

26 Eylûl Perşembe akşamı bu kadîm dostun vefat ettiğini ve cenazesinin 27 Eylûl günü İstanbul- Fatih Câmii’ndeki Cuma Namazından sonra defnedileceğini öğrendiğimde; İstanbul’da olduğu halde, ondan yıllar boyu haberdâr olamayışıma teessüf ettim. Öğrendim ki, uzun yıllardır rahatsız olduğu için dışarı çıkmıyormuş. 

‘Cihanşumûl bir İslâm ideali ve İslâm Milleti’nin birliği’ dâvasının gayretli, faal bir simâsı olan bu aziz Müslümanı ebediyet âlemine dualarla uğurladık. 

3- Merhûm Mustafa Tahhan‘ın cenazesi, dünyanın çeşitli yerlerinden gelen birçok dostla bir araya gelmemize de vesile oldu. Bu arada Ahmed Davutoğlu’nun, siyasî hareketten ayrılsa da, bu topluluğun tabiî bir parçası olarak özel bir kırgınlık veya ilgi alâmeti sergilenmeksizin karşılanmasından memnun oldum. 

Cenaze namazından sonra, Adalet eski Bakanı Bekir Bozdağ, Meclis İdare Âmiri Hasan TuranAhmet Zeki Çamlı gibi bir grup milletvekilleriyle birlikte Fatih Belediye Başkanı M. Ergün Turan’a uğradık. Orada dâvasının derdini taşıyan insanların, nelerin niçin olduğu ve bundan sonra nasıl bir yol takip edilmesi üzerine, son derece faydalı bulduğum samîmî görüş alış-verişleri oldu. 

4- Sonra, Eyyûb Sultan’daki bir buluşmayı takiben, merkezi orada bulunan ‘Dil ve Edebiyat Derneği’nde, Başkan Ekrem Erdem ve‘Dil ve Edebiyat’ dergisinin ortadireği mesâbesindekiÜzeyr İlbak beylerle yine İslâm Milleti’nin temel mes’eleleri etrafında iki saat kadar süren görüş-alış verişi. 

5- Ve, Cuma akşamı da MTTB’nin Cağaloğlu’ndaki merkezinde ‘Cuma Buluşmaları’ programı çerçevesinde, Meclis eski Başkanı İsmail Kahraman ağabeyin sohbeti ve devamında üç saat kadar süren verimli saatler... 

Bu yazı toplam 910 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar