Abdurrahman Dilipak
Ortak savunma konseyi mi?
Suudi Arabistan’daki Suriye zirvesinde, “İslam Ülkeleri Teröre Karşı Askeri İşbirliği Yüksek İstişare Konseyi” kuruldu.
Her Müslümanın gönlünde önce Hillafetin, daha doğrusu ümmetin birliğini temsil eden bir yapının hayali vardır. Müslümanların vahdet üzre olmaları gerekir. Bu da siyaset üstü bir anlayıştır. Dünyanın neresinde olursa olsun, hangi ırktan ya da cinsiyetten olursa olsun biz kardeşiz. Aynı Allah’a, Resul’e ve kitaba iman edenler tek bir millet, tek bir ümmet ve tek bir cemaattir. Kim 2. bir cemaatten söz ediyorsa, o zaman ya o din büyüklerini İlah ve Rab edinmiş, kendine ya yeni bir ilah, ya yeni bir resul ya da yeni bir kitab edinmiştir.
İslam Birleşmiş Milletleri gibi kavramlar erken dönem hayallerini süslerdi. Zaten biz tek bir milletiz.. Belki bunun yerine “İslam Ülkeleri İşbirliği Konferansı” denebilir ama, bazı ülkelerin yöneticilerinin gözünde İslam irtica, Müslüman mürtecidir.. Buyurun Suriye, al sana Bangladeş ya da Sisi yönetimindeki Mısır. Kadirov yönetimindeki Çeçenistan. Ya da kimi Türk yönetimleri..
Her şeye rağmen elbette İslam ülkeleri arasında da bizim ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel anlamda işbirliğine ihtiyacımız var. IBF gibi, IDSB gibi İslam ülkeleri ya da tüm dünyadaki Müslüman girişimciler arasında uluslararası iş forumları, sivil toplum forumlarının sayısını artırmamız gerek. Bilim alanında olsun, sanat alanında olsun ve tabii ki savunma alanında olsun ciddi oluşumlara ihtiyacımız var.
Hem zaten Müslümanların mutlak anlamda kendilerini ötekilerden ayırmaması gerek. Her insan potansiyel bir Müslümandır, çocuklar bizim tabii müttefiklerimizdir. Biz alemlere rahmet olarak gönderilen bir Peygamberin ümmetiyiz. Müslümanlarla ittihat, erdemli insanlar ve mazlumlarla müttefik, değer üreten herkesle, nimet ve külfet dengesine dayalı bir şekilde itilaf üzre olmalıyız. Bu aynı zamanda bir hılful fudul ve müellefetül gulub hareketidir.
Suudi Arabistan’daki bu “Teröre Karşı İslam İttifakı” isimli oluşum ilke olarak doğru yönde ileri doğru atılmış küçük bir adımdır. Devletler arası bir organizasyondan söz ediyoruz. Katılan 34 ülke. İran, Suriye ve Irak yok. Ama Özgür Suriye Ordusu var. Türkiye var. Ama BAE ve Mısır, Bangladeş de var mesela.. Çad var, Mali var, Yemen var.
Organizasyon öncelikle Suriye, Irak, Libya, Mısır ve Afganistan’da sorumluluk üstlenecek.
Bu bir ortak Savunma Paktı değil. Barış gücü de değil. Çok sınırlı bir girişim. Müslüman ülkelerin kendi topraklarındaki terör eylemlerine karşı sorumluluk üstlenecekleri bir platform.. Bu koalisyona Rusya bu aşamada destek vermiyor. ABD destekliyor.. İsrail ve ABD destek vermese Mısır katılabilir mi idi. İngiltere destek vermese BAE katılabilir mi idi. O zaman sormak gerek, bu oluşum ne kadar İslami. Ve sormak gerek, Viyana mutabakatı sonrası bu oluşum, batılıların bölgeye müdahalesini yumuşatmak için İslam ülkeleri koalisyonunun bir yumuşatıcı olarak kullanılması girişimi mi?
Bunu zaman gösterecek. Ankara’nın açıklamasına göre, bölgeye asker göndererek ülkelerin kendi aralarında istihbarat değişimi, operasyonel işbirliği, bölgeye yapılacak insani yardımın koordinasyonu ve yerel güçlere sağlanacak eğitim, silah ve mühimmad desteğinin koordine edilmesi ile ilgili çok sınırlı bir oluşum.
Mısır, Bangladeş gibi ülkeler, bir gün kendilerine karşı da kullanılabilecek bir oluşumunun dışında kalmaktansa içeride olmayı tercih etmiş olabilirler. Aynı şekilde oluşum içinde 3. ülkelerin Truva atı ve monitörü olarak da bir fonksiyon üstlenebilirler.
Şöyle ya da böyle, sonunda bir oluşum var ve bu beraberinde birtakım tartışmalara da zemin oluşturacak. Bir fikrin mayalanmasına vesile olacaktır. Bana göre olması olmamasından daha iyi. En kötü ihtimal aslının gerçekleşmesini önlemek için, uydurma bir organizasyon olarak, ölü doğacak bir girişim olarak birileri sistemi kendi içinde nötr, etkisiz hale getirecek bir yapıyı öne çıkarmak istemiş olabilir. Bu anlamda doğru yönde ileri doğru küçük bir adım atılmış oluyor.. İslam ve terör arasında ilişki kurmak isteyenlere verilecek bir cevap olarak da işe yarayabilir.
Hepsinden önemlisi, bu proje başarılı olsun ya da olmasın, bu vesile ile İslam ülkeleri savunma paktı konusu daha fazla konuşulacak ve bu konu gündemde olacak. Bunu da not etmek gerek..
Terörle mücadele kapsamında Irak, Suriye, Libya, Mısır ve Afganistan’da düzenlenecek operasyonlar, Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da kurulacak merkezden yönetilecek. Resmi bir açıklama olmasa da aslında Yemen de bu yeni oluşumun ilgi alanı içinde olacaktır ve tabii güneyden gelen ve Necrat bölgesinde etkili olan Husi-Şii saldırıları da masada olacaktır. Bu anlamda Şii güçlerin ittifaka katılmamaları da yapıya fiilen Sünni bir görünüm kazandırıyor. Öte yandan, oluşturulacak ittifakın asker sayısı ve hangi ülkeden ne boyutta katılım olacağına dair detaylar önümüzdeki günlerde belli olacak.
Suudi devlet ajansı SPA’dan yapılan ortak açıklamada, teröre karşı işbirliği koalisyonunun, ‘şekli, mezhebi ve ismi ne olursa olsun yeryüzünde fitne ve fesat çıkaran, insanları korkutan ve öldüren silahlı terör örgütlerine karşı oluşturulduğu’ belirtildi. Koalisyona katılan ülkeler olarak bu merhalede şu ülkelerin isimleri açıklandı. “S. Arabistan, Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri, Pakistan, Bahreyn, Bangladeş, Benin, Türkiye, Çad, Togo, Tunus, Cibuti, Senegal, Sudan, Sierra Leone, Somali, Gabon, Gine, Filistin, Komorlar Federal İslam Cumhuriyeti, Katar, Fildişi Sahili, Kuveyt, Lübnan, Libya, Maldivler Cumhuriyeti, Mali, Malezya, Mısır, Fas, Moritanya, Nijer, Nijerya ve Yemen”. Neyin ne olduğunu önümüzdeki günlerde yaşayarak öğreneceğiz.
Selâm ve dua ile.
yeniakit