Mehmet GÖKTAŞ
Rabbim, yüreğimize öyle bir inşirah ver ki…
Göğsümüzün darlığını, yüreğimizin küçüklüğünü, çapsızlığımızı, basitliğimizi sana şikâyet ediyoruz Rabbim!
Yüreklerimizde bütün Müslüman kardeşlerimizin yer bulamayışından, onların hepsinin muhabbetine yer vermeyişimizden, onlara karşı oluşan buğz ve düşmanlığı bir türlü söküp atamayışımızdan şikâyetçiyiz Allah’ım!
Müslümanlar olarak birbirimize bakarken gözlerimizin önünü bürüyen öfkeden, bir adım ötesini görememekten, sonunda şeytanı ve dostlarını kendimize güldürmekten artık utanıyoruz Allah’ım!
Birbirimize karşı soğukluğumuzdan, yalıtkanlığımızdan, ilgisizliğimizden, habersizliğimizden, duyarsızlığımızdan, birbirlerimize karşı anlayışsızlığımızdan, daha da kötüsü birbirimizin açığını bulmak için pusuda bekleyişimizden artık bîzarız!
Bizi birbirimizle kucaklaştırmayan, el ele tutuşturmayan aramızdaki dikenlerden, bizzat kendimizin yerleştirdiği engellerden çektikçe çekiyoruz.
Irkçılık damarlarımızın kabardıkça kabardığı bir imtihan döneminden geçiyoruz ve bu imtihanı kaybetmekten korkuyoruz Allah’ım!
Ölümlerden, katliamlardan kaçarak çaresizlikler içerisinde bizlere sığınan, böylece hiç yoktan bize Ensar olma şerefi veren, cenneti ayaklarımıza getiren bu kardeşlerimize karşı şeytan bizim faşist damarlarımızı kabartıyor, her şeyi bir anda kaybediyoruz, küçüldükçe küçülüyoruz, basitleşiyoruz, iğrençleşiyoruz, saldırganlaşıyoruz.
Allah’ım, bu ne utanç verici bir durum! Sadece Müslümanlıktan değil, insanlıktan da ötelere savruldukça savruluyoruz!
“Bakın, işte sizin gerçek düşmanlarınız!” diye gözümüzün içine sokarcasına yaklaştırdığın halde o düşmanları bir türlü göremeyişimizi, görmek istemeyişimizi, düşman olarak bir birimizi seçmemizi yine sana şikâyet ediyoruz Rabbim!
Korkuyoruz, Senin rahmet ve merhametinin coştuğu şu Ramazan çağlayanının sonuna yaklaştığımız halde testilerimizi hâlâ dolduramadık, bu ne acı bir durum Allah’ım!
Özellikle son on gününü heba etmekten, Kadir Gecesi’nin kadrini bilemeden, hiçbir şey kazanamadan kaçırmaktan korkuyoruz Allah’ım!
Hazreti Musa Aleyhisselam Firavun’a giderken istemişti senden “Rabbim benim sadrımı şerh eyle, göğsüme genişlik ver!” diye. Biliyoruz, biz çok geciktik, firavunlarla çoktandır boğuşuyoruz ve biliyoruz ki göğsüne inşirah verilenler ancak firavunlara karşı galip gelebilirler.
Aynı zamanda göğüslerine inşirah verilenler ancak müminlere karşı merhametli olabilirler.
Göğsümüze inşirah ver Allah’ım, kalbimizi engin denizler gibi genişletiver, orada bütün müminler kendine yer bulabilsin! Resuller gibi bizlere de sıcacık merhamet kanatları lütfeyle, Müslümanların üzerine gerdikçe gerelim o katlarımızı, dışarıda kimse kalmasın!
Kanatlarımızın dışında kalanlara, hiçbir şey yapamadıklarımıza, hiç olmazsa onların acılarına ve üzüntülerine ortak olmayı, dertleriyle dertlenmeyi bizlere lütfeyle, onlara karşı bizleri kör ve sağır eyleme!
Göğüslerimizi şerh eyle, sadrımızı genişlet, yüreklerimize güç ve kuvvet ver ki bayramımızı bayram yapabilelim. Çünkü bayramı, ancak göğüsleri inşirah olanlar bayram olarak yaşayabilirler.
Müslümanlarla dolu olmayan yürekler ne bilsin bayram yapmayı!
Allah’ım bir de İslam ve Müslüman düşmanlarına hezimetler yaşatmak suretiyle de bizlere bayram yaptırıver Allah’ım!
Gazze’yi cehenneme çevirenlerin yurtlarını cehenneme çevirerek bayramı bizlere bayram yaptır!
Çocukların üzerine ölüm yağdıran siyonist ve onların emperyalist destekçilerinin hezimetlerine bizleri şahid eylemek suretiyle bayramı bayram yaptır Allah’ım!
doğruhaber