Sabırlı olacağız.. Sabreden, şükreden ve direnenlerden olacağız. Sabreden ve sabrı tavsiye edenlerden.. Bunu söylemek kolay da, yapmak o kadar kolay değil.. Başımıza bir musibet geldiğinde, kafamızın tası attığında, ailemize ve en yakın dostlarımıza bile sabredemiyoruz bazen.. Görevden almalar, gözaltılar, tutuklamalar, zaman zaman insanları öfkelendirebiliyor..

Sabrı aslında kader, rızık ve ecelle birlikte düşünmek gerek.. 

Kuşkusuz haksızlığa boyun eğmek anlamına, susmak anlamına gelmiyor bu dediklerim.

Bir de şu açıdan bakalım, aslında gördüğünüz şey durduğunuz yerle ilgilidir.. Aynı şeye baktığınızı sandığınız halde farklı şeyler görüyor olabilirsiniz.

Sahi bütün bu hercümerç, doğrular, yanlışlar, zulüm, adalet, direniş olmadan birileri nasıl cennete gidecek, birileri nasıl cehenneme gidecek. Nasıl imtihan olacağız.. Hakikat şu ki, Allah bizi mallarımız, canlarımız ve sevdiklerimizle kimi zaman artırarak kimi zaman eksilterek imtihan edecektir.. Eğer zulüm/zalim varsa, olacaksa, mazlum da olacaktır. Her şey zıddı ile kaimdir. Gündüz istiyorsanız gece de olacak. Mutlu olmak istiyorsanız mutsuzluk da olacak. Biri ne kadar derin ve acı verici ise ötekisi o kadar şiddetli olacaktır..

Eğer her şey bu dünyada hallolacaksa ahiret gününe ne gerek vardı..

Bir darbeden kurtulduk. Yarım asırlık darbeler tarihi içinde, çeyrek asırlık bir yapılanmanın devleti ele geçirme operasyonundan kıl payı kurtulduk.. Yüzbinlerce şüpheliden oluşan bir örgütün tasfiyesi söz konusu.. Bu kolay olmayacak. Zaman alacak, yanlışlıklar yapılacak. Ama sonunda adalet yerini bulacak inşallah..

Bu süreç içinde en büyük tehlike şu: İçimizdeki bir takım hainler ve kriptolar, süreci sabote etmek, sulandırmak, inanılırlık ve ciddiyetine gölge düşürmek için önünde engel gördükleri, herhangi bir meseleden dolayı öfke duydukları ya da kıskandıkları ya da FETÖ’ye yakınken, bugün uzak durup eleştirenleri harcamak için bu ihanet çeteleri tarafından FETÖ’cülükle damgalayarak tavsiye etme, cezalandırma çabalarına alet olmaktır..

Bu işe sadece FETÖ’cüler değil, diğer topluluklardan biri ya da kendine haksızlık yapıldığını düşünen biri intikam için ya da kendi işini yapmadığı için intikam almak istediği birine karşı, yerine göz diktikleri adamı yerinden etmek için bu tür iftiralar atanlar da var. Sap ile samanı ayırmak gerekiyor.. Bu işi sulandırmak için ya da ortamı fırsat bilip, suret-i haktan gözükerek, yalan, düzmece belgeler ve iftiralarla bu tür tezgahlar açanları tespit edip onları ilk önce ve en ağır şekilde cezalandırmak gerek.. Bunların hepsi dışarıda değil, bir çoğu kurum içinde, hatta teşkilat içinde de olabilirler.. Çevrelerine muteber, etkili isimleri, kurumları da alabilirler. Basını da kullanabilirler. Bunlara dikkat etmek gerek.

Bu işlerde, kendi başına bir şey gelmeyenler için sorun yok. Ama işin ucu kendine dokununca kıyameti kopartan tipler var. Sabır ya hu! Yanlış hesap Bağdat’tan dönecek. Tekrar hatırlatalım, kader, rızık, ecel.. Sabır bu günler için gerekli.. Bize hayır gibi gelen şeylerde şer, şer gibi gelen şeylerde Allah hayır murat etmiş olabilir.. Oturup bekleyelim, susalım demiyorum ama genelde hemen birileri aranıyor, sonra da eleştiri bombardımanı.. Yasal, hukuki çerçevede ne yapılması gerek, o konuda da insanlar hem isteksiz, hem de bilmiyorlar. Bir de çok aceleciler, hemen çözüm istiyorlar. Tekrar söylüyorum, bu iş zaman alacak..

Bayram sonrası, görevden alınanlardan önce gözaltına alınanlarla ilgili bir düzenleme gelecek.. Görevden almalar için itiraza dayalı muhakkik tayini gündeme gelebilir..

Bir de şöyle bir durum var. “Ben 15 Temmuz gece yarısı meydanlardaydım” diyor.. Tamam da, daha önce KPSS’de soruların cevap anahtarını alarak sınav kazanmışsan yine görevden alınacaksın.. Sonra vazgeçsen de SODES’ten para aktardıysan yine hesap vereceksin.. Diploman sahteyse, bugün artık orada değilsen de hesap vereceksin.. “Ama ben milli irade mitinglerinde var gücümle çalıştım”. Evet de, buraya nereden geldik. FETÖ’nün iş adamları bir gün önce Gülen’i karşılama hazırlıkları için toplantı yaparken, bir gün sonra en büyük bayrağı alıp sahneye çıkmadılar mı? Hepsi sabaha karşı bir anda hidayete eriverdiler!..

15 Temmuz sonrası tasfiye edilenlerin bir kısmı, 16 Temmuz sabahı yaptıkları ilk iş, kendi kurumlarından tasfiye edileceklerin listesini yakmak oldu.. O sabah yüzbinlerce insan yerinden edilecek ve yerlerine FETÖ’nün “muteberler”i getirilecekti.. Şimdi, o gün tasfiye etmek istedikleri isimleri FETÖ’cü diye suçlayan birileri var.. Dahası, kendilerini aklamak için, daha önce kendilerinden olup da, 17 Aralık ve 15 Temmuz sonrası kendilerinden ayrılanların eski ilişkilerini öne çıkartarak onları FETÖ’cü diye ihbar edenlerin kumpasları söz konusu..

Bazılarımız da bu süreçte; görevden alma, gözaltı, tutuklama olmasa da şaibe altında kalacağız ya da hakkımızda şaibe oluşturulacak. Bu da olacak.. Siyasiler ve bürokratlar, STK temsilcileri, iş adamları şuna da dikkat etmeliler. Birileri onlarla ilgili değişik senaryolar yazabilirler. Çevremizdeki birileri, birileri ile şu veya bu sebeple pazarlıklar yapmış olabilirler.. Şuna şunu söylersek ya da şu kişi üzerinden şuna şu teklifi götürürsek, onu bu işe ikna edebiliriz diye senaryolar yazılabilir.. Kişilerin kendi iradeleri ile o senaryoların bir parçası olmasalar bile, birileri onları bu tür senaryolarla ilişkilendirebilir. Bu da kimse için sürpriz olmamalı. Bir de zaten bu tip adamlar vardır. Onlar her durumda bir takım senaryolar için hazırdırlar.. Onlara göre, herkes için bir ikna yolu vardır ve ikna etmek için de her yolu kullanırlar.

Bunlar ya örgütün kripto elemanıdırlar ya da bu örgütle profesyonel olarak bağlıdırlar, menfaat ilişkisi içindedirler. 3. gruptakiler, bu örgütün elindeki bilgi ve belgelerle tehdit ve şantaj altında tutulanlardır..

Türkiye heyecan verici bir ülke. Dün Cumhurbaşkanı Çin’de G20’deydi. Önemli görüşmeler yapıldı. Başbakan Diyarbakır’da önemli bir yatırım açılımı gerçekleştirdi. Suriye’de önemli kazanımlar elde edildi, terör operasyonları devam etti, paralel yapı tartışmaları da..

Bu konu burada bitmeyecek. Yarın da devam edelim. Selam ve dua ile..

yeniakit