Mehmet GÖKTAŞ
Şer cephesinin soğuk silahları
“Böyle bir kış günüydü..” diye başladı anlatmaya, ben istemiştim başından geçenleri anlatmasını.
“Nerede olduğumu bilmiyordum, emniyetin adamları tarafından otomobille kaçırılmıştım, ellerimle birlikte gözlerim de bağlıydı, epeyce dolaştırıldıktan sonra buraya getirilmiştim. İşkence adına akıllarına gelen her şeyi yapıyorlardı. Dedim ya, böyle bir kış günüydü, dışarıda diz boyu kar vardı, hava buz gibiydi. Gece yarısı beni anadan üryan soydular ve karların üzerine attılar, arada kaldırıp koşturuyorlardı...”
Sözü orada kesti, anlatmıyordu artık, gözleri dolmuştu. Bilmem donduğunu hatırladığından, bilmem anadan üryan soyunduğu gözünün önüne geldiğinden. Ben de kapattım konuyu, çok üzülmüştüm, sorduğuma da pişman olmuştum.
Bir defasında da başka birisinden yaz gününün işkencesini dinlemiştim. Merak etmiştim yazın işkencesi nasıl olur acaba diye. Her türlü fiziki işkencede sonra onu da anadan üryan soymuşlar ve üzerine dakikalarca buz gibi tazyikli su tutmuşlar Daha sonra da buz gibi vantilatörün önünde yarım saate yakın bekletmişler.
Bu adamlar şimdi benimle konuştuğuna göre ölmemişler demek ki.
Madem kış günlerindeyiz, alın size bir buz hatırası daha. Bugün yaşı sekseni geçmiş bir amcamızdan dinledim.
“Altmış beş yaşına yaklaştığım bir zamanda operasyonla içeriye alınmıştım. Bir tek suçum camide çocuklara Kur’an öğretmekti. Filistin askısı, elektrik, falaka vesaire ne kadar işkence varsa yaptılar. Sonunda bir battaniye getirip yere serdiler, sonra dışarıdan kalıplar halinde buz getirdiler, çekiçle kırdılar, fındık ve ceviz kadar ufaladılar, sonra beni anadan üryan soydular ve battaniyenin üzerine yatırdılar, battaniyeyi bana sardılar ve iple bağladılar. Gözlerimi açtığımda vücudumun kendimde olmadığını sandım, vücudumun eritmediği bir tek buz parçası kalmamıştı..”
Sonunda ne mi olmuş? Onlardan büyük bir çoğunluğu böbreklerini kaybetmiş, kimi zindanda kimi zindandan çıktıktan sonra vefat etmiş kimi de o haliyle yaşıyor.
Aslında bugün size sadece Mısır zindanlarında soğuktan vefat ettiğini öğrendiğimiz kardeşleri yazacaktım fakat soğukla birlikte hepsi birden gözümün önüne geldi.
Soğuk, günümüz mazlumlarının ve Müslümanlarının imtihanlarından birisidir.
Gerçi gördüğünüz gibi firavunların soğukla işkence yapmaları için karı ve kışı beklemelerine gerek yok, buzhanelerin kalıp kalıp buzları, soğuk vantilatörler de onlar içindir.
Şu var ki, kış mevsimi sadece nezaret ve işkence hanelerde değil ayakkabısız, çorapsız İdlipli yavrularımızın dışarıdaki en yaman imtihanlarındandır.
Biliyorum, kaloriferli odalarımızdan böyle yazılar yazmak da bugün bizim imtihanımız galiba. Rabbim akıbetimizi hayreyleye.