Abdurrahman Dilipak
Siz Amerikalı olsaydınız
Siz ABD yurttaşı olsaydınız, Trump’a mı oy verirdiniz, Biden’e mi?
Siz dindar birisisiniz. Ve biliyorsunuz ki Trump, Kudüs’ü İsrail’in başkenti yapan adam. Evangelik. Yüzyılın projesi kapsamında, Arap dünyasını işgal eden, “Ortadoğu’nun işgali için NEOM’da siber ordular hazırlayan, Sudan’da darbe yapan, Doğu Akdeniz’de başımızın belası, PKK’nın hamisi, Afganistan’ın işgalcisi bir herif.
O zaman Biden mi diyeceğiz. Biden Ermeni yanlısı, PKK yanlısı, Trump’tan beter biri. Tam bir Siyonist. Trump’ı beğenmiyor, çünkü onu İslam dünyası ve İslam’a karşı politikalarında yetersiz buluyor. Bir arkadaş Demokratları ve Cumhuriyetçileri, iki teneke kutuya benzetmiş. Varsayalım eşek ve fil değil de “A Cola” ve “B Cola” partisi olsa hangisine oy verirdiniz. Kimine göre, “yok birbirlerinden pek farkları, tek farkları adları”. ABD demokrasisi dünyaya jandarma seçmek gibi bir şey. Buradan bakınca Trump ya da Biden demek, kendi celladını seçmeye benzeyebilir.
Kendi aralarındaki mücadeleye gelince, liderlik, yöntem ve hedeflerde öncelikler. Herkes bilir ki, ABD’de perde gerisinde derin bir yapı var ve asıl karar vericiler onlar. FED, CIA, PENTAGON, FBI ve daha birçok kurum. Yani karar vericiler Beyaz Ev, Kongre ve Temsilciler Meclisinden ibaret değil. Onlar sahnedekiler, asıl derin gerçek perdenin gerisinde.
Bu durumda şöyle mi düşünmek gerek: Madem ikisi de birbirinden kötü, o zaman oy kullanmayız.
Niye kullanmayacaksınız. Oy kullanmamak, en kötü sonuca razı olmak demektir. Ya iyilerden en iyiyi seçeceğiz, ya da kötülerden, kerhen, ez kötü olanı seçeceğiz.
Birisi başörtüsünü kamusal alanda yasaklıyor, bir diğer aday her yerde. Bir aday, namazı her yerde yasaklıyor, biri evde serbest bırakıyor. Biri sarık, çarşaf, cübbeye 1 yıl hapis, öteki 3 yıl diyor. Misal olarak söylüyorum. Ne yapalım bu durumda. Ya da hicret edelim. Ama arkada kalan yerleşik, Amerikalı Müslümanlar ne yapsın? Onlar hicret edebilirler. Belki. Bu da bir yol. Bir başka yol, kendi geleceğine sahip çıkmak ve adalet için, barış için, özgürlük için direnmek. Ve tabi hemen terörist damgası yiyebilirsiniz.. Yeteri kadar güçlü müsünüz, birlikte hareket etme imkânınız var mı?
Mesela, istişare edip ona göre bir karar verebilirsiniz. İttifak ederseniz, birlikte hareket edersiniz. İhtilaf ederseniz birbirinizi mazur görürsünüz. Zaman, mekân, kişinin şartları, toplum ve siyasetin şartları farklı olabilir. Farklılığı da örgütleyebilirsiniz. Şurada bir grup böyle, başka yerde farklı hareket edebilir. Vahyin muhkem nassına aykırı olmamak ve külli kurallar açısından meşruiyet çerçevesinin dışına çıkmamak şartı ile müteşabih ayetlerin gösterdiği istikamete bağlı olarak farklılığı kendimiz de örgütleyebiliriz. Kaldı ki, icma olmayan durumda cumhur, yani ağırlıklı görüş genel bir maslahat olarak tercih edilirken istisnalar meşruiyet çerçevesi içinde kişi ve topluluklar için kabul edilebilir. Önemli olan istişare ve şura. Kim neyi niçin düşünüyor karşılıklı olarak bunu bilmemiz, o konuda uzman olanları dinlememiz, özel durumu, şartları, çözüm ve riskleri görüp onlara da anlayış göstermemiz gerek. Burada usule bağlı ihtilaf tefrika kabul edilmez. Yani ihtilafın da bir fıkhı var.
Yani iki Müslüman kişi ya da topluluk aynı konuda birbirinin tam aksini söyleyip her biri en az diğeri kadar doğru olabilir. Parmağı kanayan adamın abdestinin bozulup bozulmaması konusunda Hanefi ve Şafi’nin ihtilafı gibi. Önemli olan Nassa aykırı olmaması, niyet ve istikamet. Kesin karar vermeden istişare ve şura. Yani öyle bir anda tek fetva ya da tek emirle değil.
Bu arada, Amerikan seçimleri bağlamında size küçük bir ipucu vereyim. ABD’de intihab-ı sani, yani iki dereceli seçim oluyor başkanlık konusunda. Eş zamanlı hem kongre kısmi, hem temsilciler meclisi ve hem de dolaylı Başkanlık seçimi var. Hatta bir de referandum yapılıyor. Mesela bu seçimde 15 eyalette kenevir tamamen serbest bırakıldı. Mesela Müslümanlar, hiç seçime şansı olmasa bile seçime katılıp, etkin bir kampanya yaparak, seslerini, eleştirilerini ve taleplerini dile getirebilirler ve güçlerini gösterebilirlerdi. Bu seçimde mesela LGBT’liler kendilerinin % 10 olduğunu iddia ediyordu.
Mesela, her eyalette ayrı seçim var ve dar bölge sistemi uygulanıyor. Biz her eyalette adayların durumuna göre farklı bir tercihte bulunabilir ve bu şekilde temsilciler meclisine daha fazla nispeten daha iyi birilerinin girmesini sağlayabiliriz.
Mesela bu seçimde bir Müslüman aday da seçim kazandı, bir travesti de. Belki duruma göre farklı partilerden farklı eyaletlerde aday göstermek de mümkün. Dışarıda kalmak da bir yol, içeride olmak da. Her iki tarafta da olmak mümkün 3. bir hareket örgütlemek de.
Biz “alemlere rahmet olarak gönderilen bir peygamberin ümmetiyiz”. Dolayısı ile biz kendimizden ibaret değil de, mesela Müslümanlar arasında MÜTTEHİD, erdemli insanlar ve mazlumlarla, mesela ABD’de, göçmenler, siyahiler, ezilenlerin sesi olabiliriz. Onlarla birlikte hareket edebilir, İTTİFAK kurabiliriz. Ve başkalarının temel hakları için tehdit oluşturmayan ve değer üreten herkesle nimet ve külfet dengesine dayalı İTİLAF’lar kurabiliriz. Biz her zaman ve her yerde Hakk’ın ve halkın, gören gözü, işiten kulağı, tutan eli ve haykıran sesi olmalıyız. Bize hayır gibi gelen şeylerde şer, şer gibi gelen şeylerde hayır olabilir. O zaman, bir doğru olanı, Hak olanı seçelim, sonucu hayra çevirecek olan bir Allah var. Kim, Hakk’ın rızasını bir kenara bırakıp, özel ve tüzel çıkarı için hakikatin dışında bir yol izlerse, ihtirasla istediği o şey, onun imtihanı olur. Arzusundan mahrum olur.
Bu işler böyle. Daha çok okumak, düşünmek, daha bilgili, dürüst ve cesur olmamız gerekmektedir.
Selam ve dua ile.