Ahmet Taşgetiren
Sona Özet
Sanırım olayın seyrini görmeyen kalmamıştır. Bir yazının tetiklediği hadise halkımıza Türkiye siyasetinde bir yüksek gerilim atmosferini daha doyasıya yaşatmıştır. Gelinen noktayı “sona özet” halinde değerlendirmeye çalışırsak şu notları düşebiliriz kanaatindeyim:
-Türkiye siyaseti kumpaslara her zaman açıktır. Asker kumpası, örgüt kumpası, yargı kumpası, iç kumpas, dış kumpas, parti içi – parti dışı kumpas… say sayabildiğin kadar.
-Medya kumpas aracı olarak kullanılmaya müsaittir. Medya siyasetle oynar. Siyasetin aracı olur, siyaseti araç haline getirir.
-Medyada her zaman karanlık adamlar rol üstlenebilir. Medya okur – yazarlığı hayati bir meseledir. Hangi cümleyi hangi politikanın neresine göre yorumlamak gerekir, çok çok ciddi bir siyasi bilinç gerektirir.
-Siyasetçi uyanık olmazsa her zaman bir kumpasın unsuru haline gelebilir. Siyasetçi boğazın dokuz boğum olduğunu ve sözün bu boğumlardan süzülerek çıkması gerektiğini unutursa başına hiç ummadığı şeyler gelebilir.
-CHP’nin içi oynanmaya müsaittir. CHP’nin içi ile oynamak isteyenler her zaman uygun malzemeler bulabilir. İnönü’yü bile yiyen bir oyun alanıdır CHP. İçinden türlü çeşitli partiler çıkaran bir farklılaşma zeminine sahiptir.
-CHP’nin başına Saray’ın yönlendirdiği bir adamın geçebileceğine inanmak akla ziyandır. Buradan yola çıkıp CHP içinde sonuç almaya çalışmak, ayın akşamdan doğduğu bir ortamda hırsızlık yapmaya benzer.
-Saray, CHP’nin içinin karışmasından hoşnut olur. Ama CHP’nin başına Saray imzalı adam göndermenin, siyaseten adamı intihara yönlendirmek olduğunu, dolayısıyla daha ilk hamlede geri tepeceğini de bilir. O yüzden öyle bir işe girişmez.
-Ak Parti ve MHP, Cumhur İttifakının başarısı için karşıdaki ittifakın, Millet İttifakı’nın içinin karışmasından hoşnut olur, karıştırmak için çaba sarf eder, karşı ittifakın zaaf alanlarını öne çıkarmaya, İttifakı çatlatmaya çalışır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu yönde çalışmalar yapılması gerektiğine dair sözleri Sırbistan seyahati dönüşünde gazetecilerle “Adı Millet İttifakı ama milletten nasibini almamış ittifakın zayıflaması, parçalanması çok çok önemli.” ifadeleriyle paylaşılmıştır. HDP üzerinden yürütülen farklılaştırma çalışmaları böyle bir stratejinin ürünüdür.
-Ak Parti son mahalli seçimlerin sonuçlarına baktığında toplumla ilişkilerde kopmalar yaşandığını görmüş, 2023 hesabı için kaygıya düşmüştür. 2023 hesabını doğrultmanın bir yolu, Ak Parti’yi bu noktaya getiren zaafları gidermekse, diğeri de karşı cenahın problemlerinin derinleşmesidir. Karşı cenahta problemli alanlar vardır. Problemler kimi zaman kendiliğinden kimi zaman da, katalizör etkilerle su yüzüne çıkmaktadır. İşte katalizör etki alanında dışardan devreye sokulacak enstrümanlar netice alabilir. Bunların hesaba katılmadığını düşünmek siyaset oyununun boyutlarını görmemek olur.
-2023 hesabı için CHP’nin başını çektiği Millet İttifakı’nın bileşenlerinin de boş duracağı düşünülmemelidir. Onlar da, Cumhur İttifakı’nın zaaflarını derinleştirmeye oynayacaklardır. Bu oyunları 2023 veya daha erken yapılacak seçimlere kadar hep birlikte seyredeceğiz. (Bu noktada MHP lideri Bahçeli’nin Cumhur İttifakı’na ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a verdiği adeta kayıtsız şartsız desteğin, bütün karşı hesapları göğüsleyecek nitelikte olduğu gözardı edilemez.)
-Son olayın iktidarın alanını biraz rahatlattığı söylenebilir. Gündem değişmiş, CHP’nin iç zaafları siyaset gündemi haline gelmiştir. “Saray CHP’nin içini dizayn ediyor” gibi bir gündem Saray’ı zora sokacakken, yalan haberin yalımı CHP’yi yakacak bir etki oluşturmuştur. Türkiye siyaseti yağlı güreşe benziyor, rakibin bir yerinden tutmak kolay değil, her an herkesin göbeğinin güneşe gelmesi ihtimali bulunuyor.
-İşin tabii, bir de, hem CHP içindeki iktidar mücadelesi hem de CHP’nin itibar kaybı ile ilgili boyutları vardır. Somut sorulardan biri şu: Acaba Kemal Kılıçdaroğlu yıprandı, Muharrem İnce güçlendi mi? Kurultay’da İnce’nin kazanma ihtimali arttı mı? Kılıçdaroğlu’nun Saray mizansenini doğrular nitelikteki sözleriyle tartışıldığı bir gerçek. Ancak medyaya çıkan partili tüm konuşmacıların Kılıçdaroğlu’nu sakındıkları, daha öte İnce’ye kredi açmadıkları da gözleniyor. CHP’nin itibarı alanında ise şu söylenebilir: İktidar cenahında arzulanan şey, CHP’nin kendi alanına hapsedilmesi, özellikle muhafazakâr alana nüfuzunun önlenmesidir. Bu tür gelişmeler, başörtüsü ile ilgili tartışmalar, belediyelerin kimi icraatı da dahil olmak üzere bu yönde sonuçlar doğurabilir. 2023’e kadar İktidar’ın bir sınavı var, o muhakkak, ama CHP’nin sınavı çok daha çetin. Bir yanda kendi kendisi açısından, bir yandan Millet ittifakı’nı bir arada tutmak açısından…
İZİN: Bir süreliğine izin yapmak istiyorum. Yeniden buluşmak dileğiyle sağlıcakla kalın.