Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Süre dolarken

45 günlük süre dolmak üzere. Önümüzde sadece bir hafta gibi bir zaman kaldı.

CHP ile görüşmelerden bir sonuç çıkmadı.. Belki MHP’nin desteklediği bir hükümetle Türkiye erken seçime gidecek..

CHP içinde koalisyona evet diyen bir kesim var, ama bu işe şiddetle karşı çıkan bir kesim de var. AK Parti’de seçim genel tercih..

Eğer 45 günde hükümet kurulamayacak olursa, bir seçim hükümeti ile Türkiye ekim ortalarında seçime gidebilir. Eğer bir seçim hükümeti kurulacaksa, kasım ayında seçime gidilebilir.

Aslında kasım sonu olabilir gibi gözüküyor ama, eylülün ilk yarısına bu işi yetiştirmek zor. 24 Eylül Kurban Bayramı. Ekim başında okullar açılıyor. Belki ekim ortası daha makul. Ekim sonu 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı. Kasım sonunda G20 var. O zaman kasım başı daha makul gibi.

Kasım’ın son haftasına seçime gidecek olursanız, Meclis ancak aralıkta toplanır. Yeminden sonra tekrar başkan seçimi var. Sonra komisyonlar kurulacak. Hükümet kurulacak, programını okuyacak, ardından güvenoylaması yapılacak. Bütçeyi ne zaman hazırlayacaksınız.

8 Kasım sanki bu açıdan daha makul gibi.. Ya da seçimleri şubat, mart gibi, 16’ya ertelersiniz, ama o zaman 2015’den sonra 2016’yı da riske atmış olursunuz.

Önce şu CHP ve MHP ile görüşmelerin sonuçlandırılması gerek. Bu halk nezdinde kabak tadı veren görüşmelerin bir an önce sonuçlandırılması gerek.. Bu görüşmeler “olmayacak duaya ‘amin’ demek”ten öte bir anlam taşımıyor. Belki bu sürecin CHP’lilerle birçok konuyu yüz yüze görüşmek için bir fırsat olduğu düşünülebilir. CHP’de AK Parti ile bu anlamda bu şekilde yakın bir temas kurarak rakiplerini tanımak istiyor olabilir. Bunun da faydalı bir mesai olduğu düşünülebilir ama, konunun topluma yansıma biçimi çok olumlu değil.

Bu sürecin şöyle de bir faydası oldu, seçim sürecinde iktidar ve muhalefet partileri arasındaki diyaloğu üslubu çok kötü idi. Koalisyon süresinde daha makul bir dil kullanılmaya başladı. Bu önemli.. Bu süreçte CHP ipleri koparmamak için daha ihtiyadlı bir dil kullanıyor. Bu diyaloglar CHP’nin terörle mücadele konusunda daha makul bir dil kullanması sonucunu doğurdu. Bunu da not etmek gerek gerek.. Tabii bu sürecin sonunda neler olacağını tahmin etmek kolay değil. Seçim kararı alınacak olursa durumun ne olacağını o zaman göreceğiz.

Bu arada seçime gidilecek olursa baraj ne olacak, seçim güvenliği nasıl sağlanacak bu konu da konuşulsa.. Bu konu da sadece koalisyon ortaklarının değil, herkesin ortak meselesi.. Bir yandan da bu konuların konuşulması gerekir.

Artık daha fazla konuşmak değil icraat gerekli.. CHP’liler bu saatten sonra bir anda keskin sirke politikasına geri dönecek olursa küpüne zarar vereceği çok açık.

Kısa süreli bir belirsizliğin ardından yol haritası belli olacak. Ardından seçim süreci başlayacak. Herkes çok dikkatli olacaktır. Toplum tedirgin ve gergin. Tepki oyları gelebilir, sandığa gitmeyebilir. Kimse gelecekten tam olarak emin değil. Daha dikkatli bir dil kullanacaklar.

Gelinen noktada MHP oyalamaya gitmeyecektir. Çünkü bu aleyhlerine olur. Ya bir seçim hükümetine evet diyecek ya dışarıdan destek verecek ya da oylamaya katılmayarak zımnen AK Parti’nin güvenoyu almasına kapı aralayacaktır. Eğer uzlaşmaz ise Meclis’in feshedilmesine kapı aralamış olacaktır. Bu da HDP’nin kabineye girmesi demek olacaktır ki, bu sonucun sorumluluğu MHP’ye ait olacaktır. MHP böyle bir sorumluluğun riskini taşımak istemeyecektir..

MHP’nin karar vermek için fazla bir zamanı yok. Türkiye’nin de. AK Parti’nin de MHP ile istikşafi, felsefi ve entelektüel sohbetler için fazla zamanı yok.. 

Şimdi karar zamanıdır ve seçenekler bellidir. Ya milli koalisyonla ekim sonunda bir seçim. Ya MHP’nin dışarı çıkarak dolaylı desteklediği bir azınlık hükümeti ile kasım başında seçim, ya seçim takvimli bir koalisyonla aralık sonu ya da şubatta seçim. Tabii koalisyon ortaklığı ile kasım başında da seçim mümkün.

Selâm ve dua ile..

yeniakit

Bu yazı toplam 1193 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar