Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Suriye’ye müdahale!

 

Daha önce yazdım, Mısır gerçeğini görmezden gelen batı neden Suriye için daha duyarlı!
Sebebi çok açık ve net. Çıkarları ve korkuları onu gerektiriyor..
Aslında Suriye’yi, Suriyelileri, Arapları, Müslümanları düşünen yok..

Müdahalenin gerekçesi çok açık, basit ve net. Suriye’deki para militer grubların, Esed rejiminin silah depolarındaki kısa menzilli müzeleri ve kimyasal silahları ele geçirmeleri halinde, bu silahların bölgedeki işbirlikçi rejimler ve özellikle de İsrail için tehdit oluşturması ihtimali..

Suriye rejimin silah depolarını vurduklarında, yarın vurulan depoların yerine yine büyük ölçüde batıdan silah ve mühimmad, donanım alınacağı için burada ticari bir karlılık sözkonusu.

Bu arada batılılar, bu operasyonun bedelini diyet olarak bu ülkeye ya da uluslararası örgütlere ödetecekler.. Bu vesile ile de operasyon sonucu kendi askerlerinin operasyon gücünü yükseltmiş, “kızım sana söylüyorum gelinim sen dinle” kabilinden dünyaya mesaj verilmiş, bunu yaparken de, bir diktatörü cezalandırmış olmanın gururunu yaşayacaklar!?
Başka bir şey daha yapacaklar. Sadece kullanım süresi dolmuş silahlarını imha etmeyecekler, yeni geliştirdikleri silahları test edecekler ve silah pazarına sunmak üzere uygulamalı bir şov gerçekleştirmiş olacaklar..

İsrail arada bir Suriye’ye füze saldırısında bulunuyor. Aslında bu saldırılar Suriye’ye değil, Suriye topraklarından Hizbullah tarafından Lübnan’a taşınmaya çalışılan silah ve mühimmatlara yönelik saldırı düzenleniyor.
Bir diğer konu ise, peki neden saldırıya geçmiyorlar?
Burada da asıl endişe şu: Esed rejiminin bütün silah depolarını imha edebiliriz.. Ama peki ya sonra ne olacak? Esed giderse yerine kim gelecek.. Yani ya gelen gideni aratırsa.. Şu anda Suriye’de en güçlü siyasi hareket İhvan hareketi.. İsrail’in güvenlik kaygıları açısından İhvan Hizbullah’tan daha yakın bir tehlike.. Özellikle Mısır ve Gazze de ihvan güçleri de hesaba katıldığında İsrail için Esed İhvan’dan çok daha makbul bir kişi!
Suriye’de bir düzen kurulamaz ise çok daha trajik bir durum ortaya çıkabilir! Nuseyrilere yönelik şiddet olaylarının önü alınamayabilir.. Ancak Esed’in iktidarda kaldığı her gün bu tehlike daha da büyümektedir ve bu süreçten geri dönüş yoktur.

Eğer bu güne kadar 120.000 kişi hayatını kaybetti ise, Esed olayları control altına aldığında da, Şebbiha ve Muhaberat milisleri ihvan mensupları ve Sünni muhalefet savaşçılarını ellerinden toplayarak infaz eder, on binlerce insan faili meçhullere kurban gider..

Yani kimse Esed sonrası Suriye’de ne olacağı konusunda bir şey söyleyemiyor.. Aslında halkın kendiliğinden bir sorun çıkartması sözkonusu değil. İhvan kontrolü sağlar, ama İran, Suudi Arabistan, Kürtler, Hizbullah, Nuseyri güçler, yabancı ülkelerin içerideki uzantıları düzen kurulmasını zorlaştırıyor..

Birileri “batı bölgeye müdahale etmesin” diyor. Peki etmesin de İran etsin mi, Hizbullah Lübnan üzerinden girsin mi, Rusya müdahale etsin mi? Esed’e destek veren yabancılar konusunda birilerinin pek bir sıkıntısı yok sanki! Türkiye ABD ve batılı ülkelerle ile görüşürse kötü, İran Esed’e destek konusunda Rusya ve Çin’le işbirliğine gider, silah sevkiyatı yapar, hatta asker gönderirse iyi mi diyeceğiz!

Kaldı ki, ABD pasaportu taşıyan bölge halklarından bir birliğin Suriye’de olduğunu sağır sultan bile duydu. Dahası da var, Blackwater’ler Suriye’ye gireli aylar oldu. Adamlar, batılıların çıkarlarını tehdit etmesinden kaygı duyulan nokta hedeflere yönelik operasyonlar düzenliyorlar, kimse bu konuları konuşmuyor..

Suriye’ye müdahale edilirse kriz çıkarmış. Sanki şimdi kriz yok. 120.000 insan ölmüş, milyonlarca insan kendi evini barkını bırakıp komşu ülkelere sığınmış, bunu konuşan yok..
Dün Ankara’yı sıfır sorun çerçevesinde Suriye’deki süreci barışçı bir şekilde yönetme çabalarını eleştirenler, şimdi Esed adalet, barış ve özgürlük taleplerine karşı silahla karşılık verince başlayan çatışmanın sanki asıl sebebi Ankara’ymış gibi farklı bir ağız kullanıyorlar..

Muhalefet dehşetli bir akıl tutulması yaşıyor. Sınırımızda bir iç savaş yaşanıyor. Adam açıkça tehdit ediyor. Kendi sınırınıza savunma amaçlı patroid yerleştiriyorsunuz, birileri çıkıp bu savunma maksatlı füze kalkanının saldırı riskini artırdığını söylüyor. Kapısını kilitlediğiniz evinizin, evde korunması gereken zenginlikler olduğunun işareti olarak hırsızlık riskini artırdığı iddiası gibi muhteşem (!?) bir iddia bu!

Tabi bir başka iddia da, bu durumda İran ve İsrail arasında gerilimin tırmanması ihtimali.. Hizbullah’ın böyle bir durumda Lübnan, Suriye ve İsrail’le sorun yaşaması ihtimali..
Suriye konusunda maksatlar bir olsa da rivayetler muhtelif olunca kimse ne yapacağını bilemiyor..

Suriye’ye müdahale edilmediği sürece risk, her anlamda, herkes için her saat daha da büyüyecek. Müdahale edilirse ne olacağını ise kestirmek çok güç! Asıl sorun da bu!
Batılılar İsrail’i koruma adına bunu istiyorlar. ÖSO ise, bu vesile ile Esed rejiminin belinin kırılması için.. Peki Esed sonrası oluşacak rejim İsrail için tehdit oluşturursa ne olacak? Bu sorunun cevabı yok.. İsrail ise stratejik risk oluşturan silahlar yokedilsin, ama rejim devrilmesin, yesinler birbirlerini, Hatta Şebbiha ve Muhaberat Türkiye’ye karşı intikam eylemleri, intihar eylemleri gerçekleştirsin, tekrar Kürtler de eyleme başlasınlar..
Sonuçta aza koysanız dolmuyor, çoğa koysanız almıyor.

Bana kalırsa gelinen noktadan sonra kimse geriye dönemez.. Ve Esed gidecek ve bu ip inceldiği yerden kopacak!
Selam ve dua ile..

yeniakit

 

Bu yazı toplam 1362 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar