Selâhaddin Çakırgil

Selâhaddin Çakırgil

Tarafsız kalınamaz da, taraf ne ve neresi?

Anadolu’daki gezilerimizde hemen daima karşılaştığımız sorular veya dile getirilen görüşlerin başında, ülkenin içine çekilmeye çalışıldığı şeytanî etnik ayrımcılık ve bunun üzerinde yükseltilmeye çalışılan terör sarmalı gelmekte...

Ama çoğu müslüman hassasiyeti içinde olmakla birlikte, bazıları, ‘türk-kürd, arab, arnavud da neymiş, hepimiz müslümanız, din kardeşiyiz’ dedikten sonra, sözlerinin mantıken nereye vardığını düşünmeden, ‘Hepimiz türküz’ de deyivermekteler, deriin bir saflıkla.. Ve bu söylemleriyle bir manıtıkî tenakuzun, çelişkinin içine düştüklerini bile farketmeden..

Bu çelişki, 100 yılı aşan ve İttihad ve Terakkî devrinden beri resmî ideoloji himayeli bir türkçülük illetinin farkına varılmaksızın kanıksandığından olsa gerek.. Hele bazılarının, ‘Yani türküz de mi  diyemiyeceğiz?” demeleri yok mu.. Saflığın da ötesinde..

Tabiîdir ki, farkında olmadan yapılan o kadar ırkçılığın bir tepkisi de ortaya çıkacak ve o sahte yüceltmelere karşı, başka sahte yüceltmelerle sahneye çıkanlar da bulunacaktı.. 

***

Gayri-insanî olan, kavim, dil, renk, cins veya coğrafî ve sosyal konum farklılıkları üzerine bir takım sahte değerleri oturtup, bununla insanları birbirine düşman etmektir. Yoksa, ‘sınıfsız bir toplum’ söylemi, bir ideal bile olmayıp, bir ütopyadan başka bir şey değildir. 

***

Acı veren şu ki, bir araya geldiğimizde, ‘Farklı etnisitelere mensubuz, ama seni kendi etnisiteme mensub, itiqaden zayıf ve yoldan çıkmış kimselere tercih ederim, vallahi..’ diyenlerden nicelerini, biraz kavmiyetçi kıpırdanışlar karşısında farklı tavırlar takınır görebilmekteyiz.. Ve sözgelimi, Suriye’nin kuzeyinde kendilerine emperyalistlerle girdikleri ilişkiler içinde bir yer açmaya çalışan YPG mi, PYD mi, her ne ise onlarla TSK arasında bir takım sıcak sürtüşmeler olduğunda konuyu hemen, oradaki kürd halkına saldırıldığı şeklinde gösterebilmekteler. Halbuki orada kürd halkı adına ortaya çıkmış olan bir silahlı gru
bun kürd halkı olarak nitelenmesi zulümden öte, başkalarının zekasını sıfırlamaya yönelik bir ahmaklaştırma operasyonudur.

Çünkü öyle olunca saldıran taraf da Anadolu’nun kürd halkı dışında kalan diğer bütün etnisitelerine mensub olan halklar olmuş oluyor. Halbuki Anadolu’da onlarca etnik unsurdan belki en kalabalık olanı olan türkler adına denilerek kurulmuş olan mevcud rejim, 90 yıl boyunca türk etnisitesinden olanları da en azından diğerleri kadar ezmiş, onları düşman bilmiş, onların sahib oldukları değerleri imha etmek için en azgın ihtilalci entrikaları tezgâhlamaktan geri durmamıştır.

***

Ama belli çevrelerin ısrarla bu gibi etnik düşmanlık planlarını pratiğe dönüştürme çabalarının altında Anadolu’nun onlarca etnisiteden oluşan müslüman halkları arasında bir etnik boğuşma meydana getirmek hedefi bulunmaktadır. Ama onca düşmanlık tezgahlamalarına rağmen, Anadolu’nun müslüman halkları arasında hâlâ da etnisiteye dayalı bir düşmanlık bir türlü oluşturulamamıştır, elhamdulillah.. Kemalilst-laik-Türkçü resmî ideolojinin 100 yıllık inkar siyasetine rağmen halkımız bu oyuna gelmemiştir.

Bu netice, bizim halkımızın temel harcının inanç birliği olmasından kaynaklanmaktadır. 

***

Bazıları da, türkçülük, kürdçülük, arabcılık vs. cereyanlara karşı çıkmaya çalışırken, bir sunnetullah ya da fıtrî yaradılış gerçeği olan kavimleri de reddetmekteler.. Halbuki filanca kavimden olmak ya da olmamak değil; şu veya bu kavmin üzerine bir takım yüceltici veya aşağılayıcı sıfatlar, nitelikler yapıştırılması mes’elesidir. Çünkü, ilahî menşeli bütün dinlerin aslî kaynaklarına göre bütün insanlar Hz. Âdem’in çocuklarıdır ve Âdem ise topraktandır. O halde bütün insanların maddî cevheri aynı çamurdur, ilahî dinlerin ve enbiyaullah’ın, gerçek peygamberlerin hedefi de, sûreten insan olanların sîreten, rûhen de insan olması ve insanın maddî çamurundan kurtulmasıdır.

stargazete

Bu yazı toplam 829 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar