İbrahim Karagül

İbrahim Karagül

Türk-İsrail ekseni de Camp David de çöktü

Yazının sonunda söyleyeceğimi ilk cümlede söyleyeyim: 28 Şubat ürünü Türk-İsrail ekseni çöktü. Şimdi Camp David ekseni çöküyor. Türkiye-İsrail ilişkileri koptu. Ardından Mısır-İsrail ilişkileri kopuyor. Suriye krizi bir tarafa, bu iki derin değişim bölgesel denklemi tamamen değiştirecek.

Neden mi? Anlatalım..

Haber şöyle: İsrail, 1979 barışıyla feshedilen Güney Birliği'ni yeniden kurarak, Mısır sınırına 30 bin asker gönderme kararı aldı. Sınırda görev yapacak birlik üç taburdan oluşacak ve yüzlerce tank da bölgeye gönderilecek.

İki ülke arasında Camp David Anlaşması, Mısır-İsrail ittifakı üzerinden bölgede yeni bir düzen inşa etmişti. Enver Sedat bu yüzden suikastle öldürülmüştü. O günden bu yana Filistin iç savaşından bölgesel bir çok konuya, iki ülke neredeyse ortak hareket etti. Filistin iç savaşı da Mısır ve İsrail istihbaratının ortak ürünüydü.

Hüsnü Mübarek'in devrilmesi ile iki ülke ilişkilerinde her şey neredeyse sıfırlandı. Yeni iktidar çevresi, İsrail'le ittifakı her fırsatta sorguladı. Mısır halkı, "Camp David'e son" sloganları atmaya başladı. Bir İsraillinin öldürülmesine yönelik tepkiler İsrail elçiliğinin basılmasına kadar uzandı ve İsrail, Kahire Büyükelçiliği'ni boşalttı. Son olarak Mısır, ekonomik sebepleri gerekçe göstererek İsrail'in doğalgazını kesti.

Mısır sınırına otuz bin asker kararı ile Camp David Anlaşması bir anlamda bitmiş oldu. İslami eğilimli partilerin iktidara gelmesi, Mısır'daki İsrail karşıtı duyguların patlamasına yol açtı. Bundan sonraki her adım, iki ülke ilişkilerini daha da gerecek gibi.

Geçtiğimiz günlerde, merkezinde bulunduğumuz coğrafyayı saran iki bölgesel cepheleşmeye dikkat çekmiştik. Suriye merkezli krizle boğuşurken aslında Suriye'yi bile aşan sorunlarımız olduğunu ve bu sorunların oldukça uzun süre bölgeye meşgul edeceğini vurgulamıştık. Bu iki cepheleşme; İran merkezli Sünni dünya ayrışma ile İsrail merkezli İran-Mısır'la çatışma senaryolarıydı...

İran-Irak-Suriye cephesi her açıdan gündemimizde.. Soğuk Savaş'tan bu yana, Şii-Sünni kamplaşması hep tartışıldı ancak bu kadar gerçeğe dönüşmedi. Kimlik eksenli ayrışma, kamplaşma, saflaşma, çatışmaya sürükleniş gerçekten tehlikeli bir hal aldı. Bölge ölçekli kırılma, düşmanları aynı safta birleştirirken dostları karşıt cephelere dönüştürdü. İran-Irak-Suriye bloku kimlik eksenli kenetlenirken Türkiye-Kürtler ve Sünni Araplar arasında hiç olmadığı türden bir yakınlaşma kendini gösterir oldu. Bu konu, Suriye merkezli olarak yeterince tartışılıyor. Hatta öyle ki, Türkiye'de sokakları bölecek güce ulaştı.

Burada asıl dikkat çekmek istediğimiz, sessiz sessiz ilerleyen, acı hatıralarla dolu bir geçmişin bugüne taşındığı ikinci cepheleşme; İsrail-Mısır gerilimi..

Günlerdir Güney Sudan ile Sudan yönetimi arasında ağır çatışmalar yaşanıyor. Sudan'dan bağımsızlığını kazanan Güney Sudan ordusu, şimdiye kadar olanın tersine, Kuzey'e saldırılar düzenliyor. İngiliz istihbaratının belirgin rol oynadığı bu çatışma halini çözmek için İsrail-Güney Sudan ilişkilerine dikkat etmekte fayda var. İstihbaratı ile, ekonomisi ile, askeri gücü ile ve örtülü operasyon birimleriyle İsrail Güney Sudan'ın tamamında. Otelleri bile onlar işletiyor. Bu, hem Nil'in suyu hem de petrol üzerinden Sudan'ı ve Mısır'ı cezalandırma operasyonudur. Bu tespit doğruysa, önümüzdeki dönemde Güney Sudan üzerinden Sudan'a saldırılar daha da tırmanacak demektir. Yani, Mısır-İsrail gerilimi Sudan savaşına kadar uzanıyor.

İsrail Genelkurmay Başkanı'nın geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamaları hatırlayalım: "Stratejik gerekçeler ve bölgedeki istikrarsızlığı değerlendiren istihbaratımız, savaş çıkma olasılığının geçmiş dönemlere oranla çok daha büyük olduğunu değerlendiriyor" ifadesini kullandı Benny Gantz. Ona göre bu savaş İsrail sınırları içinde ve dışında basit bir savaş olmayacak. Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman ise aynı günlerde; "Mısır, İran'dan daha büyük tehdittir" açıklaması yapıyordu.

"İsrail İran'ı vuracak" tartışmalarının gölgesinde, Ortadoğu'da varolan düsenin temelini oluşturan Mısır-İsrail ittifakı çöküyor. Çökmekle kalmıyor, iki ülkeyi Sina Yarımadası'nda yeniden karşı karşıya getiriyor.

"Türkiye-İsrail ilişkilerinin gerilmesiyle Mısır-İsrail ilişkilerinin gerilmesi birbirine benziyor" demiştik. Camp David Anlaşması ile 28 Şubat dönemi Türk-İsrail ekseni anlaşmaları arasında pek fark yok. İkisi de, İsrail çıkarları öncelenerek bölgeyi yeniden dizayn etmeyi amaçlıyordu.

Türk-İsrail ekseni çöktü. Şimdi Camp David Ekseni çöküyor.

yenişafak

Bu yazı toplam 1309 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar