Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Yeni bir seçimin muhtemel sonuçları üzerine

Aslında bu başlık yanlış.. Sonuç şimdiden belli. Tencere yuvarlanacak kapağını bulacak. Sahi siz dünle bugün arasında ne kadar değiştiniz.. Toplum ne kadar değişti. Biz kendi hakkımızdaki hükmü değiştirmeden Allah sizin hakkınızdaki hükmü değiştirmeyecek.. Bakalım AK Parti ne kadar değişecek, kendini ne yönde, ne kadar değiştirecek.. Ve tabii Allah cahil ve zalim bir topluluğa hidayet nasib etmeyeceğine, içimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helak edebileceği gerçeği orta yerde dururken, soruyorum, akıllandık mı, içimizdeki hainler, müstekbirler, mütrefinler, zalimlerden, aşağılık ahlaksız adamlardan yakamızı kurtarabilecek miyiz.. Teşkilatınıza bakın, adaylarınıza bakın, getirdiğiniz bürokratlara bakın, çevrenizi kuşatan işadamlarına bakın.. İşi ehline veriyor musunuz, istişare ve şûra yapıyor musunuz, vitrininizde kimler var. Mediada sizin sözcülüğünüzü kimler yapıyor. Sivil toplumda sizin adınıza ahkam kesen, iş tutan, ihale dağıtan, bürokrat tayin eden, strateji belirleyenler kimler.

Şu da var tabii, “bize hayır gibi gelen şeylerde şer, şer gibi gelen şeylerde Allah hayır murat etmiş olabilir”. Biz bilmeyiz Allah bilir. Musa aleyhisselamla Hızır aleyhhiselamın kıssasını hatırlayın. Allah servet ve iktidarı halklar ve ülkeler arasında evirip çevirecektir. Güç ve iktidar her zaman rahmet anlamı taşır mı? Eğer aklınız ve imanınız güç ve servetinizin gerisinde ise o servet ve güç sizin için dua ile istenen bir belaya dönüşür.

Bakın, eceli gelenler ölecek. Kimse rızgından az ya da fazlasına sahip olamayacak. Allah kadir-i mutlaktır. Mutlak iktidar sahibidir. Kader, rızık ve ecel O’nun takdirine bağlıdır. Hayır da, şer de O’nun iradesi içindedir. Biz O’nun rızasına talibiz. O’nun için zor bir şey yoktur. “Ol” der o iş olur. O sonuçtan bağımsız olarak kim iyi ya da kötü ne yaparsa ona onun karşılığını verecektir. O zaman ne gam! İlmin kapısı, Allah’ın arslanı, ehli beytin kaynağı Hz. Ali’ye iktidar vermeyen de O, kuyudaki Yusuf’u Mısır’a sultan eden de.. Yoksa birileri Allah’a akıl mı öğretmeye, O’nu ikna etmeye mi çalışıyor. Hani şu “Tanrıyı kıyamete zorlayanlar”ın yaptıkları gibi, “Allah’ı iktidara zorlamaya mı kalkıyor” haşa. Şöyle yapsak; biz üzerimize düşeni yapsak ve sonra da “Rabbım bana hakkı hak, batılı batıl göster, beni sıratı mustakim üzre olanlardan eyle. Beni nimet verdiklerinin yoluna ilet, gazaba uğrayanlardan değil” desek.. Bunun için “yalnız Senden yardım diler ve yalnız Sana sığınırım” desek.. Öyle ya “hasbun Allahu veniğmelvekil...” Ve desek ki, sonuç ne olursa olsun, “Bizi sabredenlerden, şükredenlerden, nefsinin ve şeytanın hilelerine, kışkırtmalarına karşı direnenlerden bulacaksın”.

Ya hu, hedef büyütün hedef. Allah sizi yeryüzünün varisi kılmak istiyor, yeryüzünü size mescid kılmak istiyor, sizin ellerinizle zalimleri cezalandırmak ve mazlumlara yardım etmek istiyor. Tek gerçek AK Parti ya da Türkiye seçimleri değil. Bizler alemlere rahmet olarak gönderilen bir Peygamberin ümmetiyiz. Türkiye, Mısır, Filistin bizim için sadece bir mektep.. Daha fazlasını isteyin. Ama unutmayın ki, Allah sizi mallarınız, canlarınız ve sevdiklerinizle kimi zaman artırarak, kimi zaman eksilterek imtihan edecektir.

Herkes işine baksın. İstişare ve şûra yapıyor musunuz, işi ehline veriyor musunuz. Yani rüşvet ve torpilden arınıyor musunuz. Cemaat aidiyetiniz ne durumda. Siz Allah’ın hükmüne razı mısınız ve siz O’nun razı olacağı işler mi yapıyorsunuz.. Adil ve merhametli misiniz? Mütevazı mı, kibirli mi? Bakın neye tamah eder, neyi ihtirasla ister, neye hak etmeden sahip olursanız, o sizin imtihanınız olur.. Helakinize sebeb olur..

Geçen Rabia günü vardı. Bizimkiler isterken, hesap sorarken, protesto ederken seslerini yükseltiyorlar, ama hesap vermek, sorumluluk üstlenmek konusunda isteksizler. Hâlâ kendilerini muhalefette zannediyorlar sanki.. İlk gün çok kalabalıktı, 2. gün sakin. Ne STK’larımız, ne üniversite gençliği, ne işadamlarımız vardı. O kadar yurdumuz var, o kadar İmam Hatipli. Kudüs’ü, Suriye’yi, Mısır’ı, Türkiye’yi konuşuyoruz. Sahi bizim “iyi çocuklar” nerede? Çile istemiyorlar keyf alacakları, heyecan duyacakları şeyler daha çok hoşlarına gidiyor. Liderlik, adaylık semineri düzenlesek, ihale, teşvik, söz söyleme-iş başarma kursları düzenlesek daha çok gelirlerdi herhalde..

Dilerim bizimkiler, başkalarını suçlamadan önce kendi içlerine bakarlar. Önce kendi gözlerindeki çöpü çıkartırlar. Bakın, karanlık aydınlığın yokluğudur. Işık gelince karanlık yok olur. Şeytanın ya da onun ins ve cin yardımcıları günah işlememizin, yenilgi ve felaketlerin tek gerekçesi, bahanesi olamaz.. Gece gündüzün varlığı için gerekli. Bize düşen ise oturup sadece karanlığa küfretmek yerine kalkıp bir mum yakmaktır. Işık gelince karanlık yok olacaktır, zaten karanlık kaybolmaya mahkûmdur!. Gelin tevbe edelim ve gelin itiraf edelim ve diyelim ki, “inni küntü minezzalimin.” Bizi gören, olup bitenleri duyan, bilen, koruyan, hüküm sahibi bir Allahımız var. Tek bir gerçek var, imtihan oluyoruz. Sabırlı olalım. Çalışalım sonra da tevekkül edelim.

Şu soru yanlış: Ne olacak bu memleketin hali. Olabilecekleri ilkesel düzeyde biliyoruz. Haşa Allah’ı mecbur bırakamazsınız, O’nun yetmeyen gücüne güç, yetmeyen aklına akıl, yetmeyen parasına para yetirecek değilsiniz. Doğru soru şu: Ben şimdi buralarda ve bugünlerde, bu olaylar karşısında neler yapmalıyım. Yaşadığınız zamana ve  mekana şahidlik edeceksiniz, mallarınız, canlarınız ve sevdiklerinizle sıratı mustakim üzere olacaksınız. Bizler alemlere rahmet olarak gönderilen bir Peygamberin ümmetiyiz. Yeryüzünden hesaba çekileceğiz. Sadece Müslümanlardan ya da insanlardan değil. Yüzünüzü Allah’a dönecek, O’nun rızasına talip olacaksanız. Eğer böyle yapıyorsanız ne gam!. Müjdeler olsun o zaman size.

Kuyudaki Yusuf’u Mısır’a sultan eden Allah’a hamdolsun. Hak şerleri hayreyler, sen sanmaki gayreyler, arif anı seyreyler, görelim Mevlam neyler  neylerse güzel eyler. Olacak olacaktır. Ne bir saniye önce, ne bir saniye sonra. Hadi şimdi tebessüm edelim ve adı güzel Muhammed’e salavat getirelim. Hadi müjdeyi de vereyim, “zafer inananlarındır ve zafer yakındır”. Kim bilir  belki yarın, belki yarından da yakın. Selâm ve dua ile..

yeniakit

Bu yazı toplam 1109 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar