Abdurrahman Dilipak
“Yeni normal”den “siber vatan”a
Reklam ajanslarının “imajinasyon” ve “kavramsallaştırma” dedikleri konularda çok zayıfız.. Ya tercüme ediyoruz bazı kavramları ya da kulağa hoş gelen ama içi boş kavramlara dönüştürüyoruz. Bazan tercüme de etmeden okunuşuna göre yazarak, ithal kavramlarla kendi dünyamızı açıklamaya çalışıyoruz. Mesela “Ahlak” demek yerine “Etik-Moral” demeyi tercih ediyoruz. “Adab” demek yerine “Deontoloji” diyoruz. “Taharet” demiyoruz da “Hijyen” diyoruz. Mesela Korona’ya karşı “Kolonya” teklif ederiz de, “Kekik Suyu” teklif etmeyiz. Eğitimle beynimiz tıraşlandığı için çoğumuz başka türlü düşünemiyoruz.
“Yeni Normal”e gelince, “Yeni” olmasının dışında “Yeni Norm”u kim koyuyor, kaynağı ne, niçin koyuyor, bana bunu söyleyin. Bana soran oldu mu, bu yeni “Norm”u yoksa bu normlar, bizim akıl ve irademizin üstünde, uymamız gereken zorunluluklar mı? Bunlara alışmalı mıyız, arkası gelecek mi? “Yeni Normal” akımın, Korona hikayesinden ibaret olmadığını, daha önce başladığını biliyorum.
“Siber” kelimesi İngilizce “Cyber” kelimesinden uyarlanan bir kelime. “Bilgisayar ağlarına ait olan”, “İnternete ait olan”, “Sanal Gerçeklik” demektir. “Siber Vatan” dediğinizde bu bilgisayar ağlarına ait olan, internete ait olan, “sanal vatan” demek olur! Size doğru bir kavramsallaştırma gibi geliyor mu? E-Devlet, E- Belediye tamam, çünkü “E-Devlet”e “Elektronik devlet” gibi politik bir anlam yüklenmedi, devletin elektronik altyapısı anlaşıldı. Daha doğrusu “Bilgisayar altyapısı” kasdediliyordu bu tanımlama ile.
Siber terimi sibernetik kökeninden gelmektedir. İlk olarak 1958 yılında, canlılar ve/veya makineler arasındaki iletişim disiplinini inceleyen Sibernetik biliminin babası sayılan Louis Couffignal tarafından kullanılmıştır. İnternetten aradım “Siber Vatan”ı biz icad etmişiz onu da yanlış yaptık sanırım. İnternette “cyber homeland security”i buldum, o da “siber ülke güvenliği” anlamına geliyor. Yani “Siber güvenlik” anlamına gelen bir kelime. “Ülke/Vatan” yerine “Şirket” yazın yine olur. Mesela “Siber okul güvenliği” demiş olursunuz. Bu kavramı bulan hangi düşünceden hareket etti bilmem ama, bu işi biliyorsa, “Vatan gidiyor, millete bir şey demek lazım, bakın ‘siber vatan’ geliyor diye, bir teselli mi vermek istediler aceba. Günlük hayatımız, ekonomik canlılığımız ve güvenliğimiz, eğitim, haberleşme, ulaşım, borsa, bankacılık artık büyük ölçüde istikrarlı, güvenli ve esnek bir siber ağın düzenli işlemesine bağlıdır. Bilgisayarı devre dışı bırakın her şey durur.
Evet, bizde Siber alan tümüyle altyapı dahil, hem fiziksel hem de siber tehditlerden ve tehlikelerden kaynaklanan çok çeşitli risklere karşı savunmasızdır. O zaman bunun üzerine bina ettiğiniz aynı yapılar da aynı hastalıkla malul olacaklardır. Gelişmiş siber aktörler ve ulus devletler, bilgi ve para çalmak için, istihbarat amaçlı ve karşı tarafa zarar vermek için güvenlik açıklarından yararlanır ve temel hizmetlerin sunumunu aksatmak, yok etmek veya tehdit etmek için siber örgütler kuruyorlar. Siber aynı zamanda artık bir savaş ve terör alanıdır.. Yani steril, güvenli, masum bir alan değildir. Blockchain yanında, bildiğimiz Web dışında bir de Blackweb, derin devlet gibi Derin Web / Deepweb vardır.
16 Kasım 2018’de Trump, CISA “Siber Güvenlik ve Altyapı Güvenliği Ajansı” Yasasını imzaladı. Bizde de “Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanlığı” adı altında 12 Eylül 2018 tarihli ve 30533 Sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 2018/164 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı ile ABD’den 2 ay önce bir ofis kuruldu. Ofisin görevi “Digital Türkiye” için “Digital dönüşümü” sağlamak, yapay zeka, büyük veri (Big Data) ve Siber güvenlik alanında çalışmalar yapmak.
ABD bu arada Ajans içindeki eski “Ulusal Koruma ve Programlar Direktörlüğü’nün (NPPD) sorumluluk alanını genişleterek CISA’ya dönüştürüyor. CISA, siber saldırılara karşı savunma için ulusal kapasiteyi geliştirmek ve siber güvenlik araçları, olay müdahale hizmetleri ve ortak departmanların ve ajansların temel operasyonlarını destekleyen ‘.gov’ ağlarını korumak için federal hükümetle birlikte çalışıyor. Bu anlamda Siber Suç ve Siber Olaylara Müdahale ile Mücadele Federal Ağların Güvenliğini Sağlama, Kritik Altyapıyı Koruma ve Siber Güvenlik Yönetişimi Sağlama, Bilgi Paylaşımı, Eğitim ve Tatbikatlar ve Siber Güvenlik bilgilerinin desteklenmesi gibi görevler üstleniyor. Tabii, ABD bizim başlamadığımız işleri tamamlamış bir ülke olarak kendine bundan sonrası için böyle bir yol haritası çiziyor.
“Dijital dönüşüm” diye “bilgi temelli, bilişim ve iletişim teknolojilerinin sunduğu imkanlar ve değişen toplumsal ihtiyaçlar doğrultusunda, organizasyonların daha etkin, güvenli, verimli hizmet vermek ve faydaya dayalı memnuniyeti artırmak için insan, iş süreçleri ve teknoloji unsurlarında gerçekleştirdiği kapsamlı birçok unsurla ilişkilendirilmiş dönüşüme” denilmektedir. Sanırım bu yolculuğa çıkarken ilk yapılması gereken şey, bu alanda bir beyin envanteri çıkarmak olmalıydı. Kim kimdir, kim nerede ve ne yapıyor. Akademik envanter. Hali hazır durum raporu. İhtimal, maliyet, risk analizi ve bundan sonra da birden fazla ihtimalleri hesap eden bir yol haritası. Bununla birlikte, farklı birimler (kamu, özel sektör ve diğer unsurlar, yasama, yargı, yürütme, bürokrasi) arasında senkranizasyon, oryantasyon ve optimizasyon. Bunları yapmazsak, havanda su döveriz, “yapıyormuş” gibi yapar ama yapmayız, altı ay bir güz gideriz, ama bir arpa boyu bile yol alamayız. O farkındalık için üretilen “etiketler”den ben sorularımın cevabını bulamadım. Benden söylemesi. Selâm ve dua ile.