ABD de Erdoğan'a One Minute Derse
Ahmet Hakan'ın hedefinde yine Erdoğan var: PKK, İstanbulda çarşı bombaladığında.. K.Iraka sorti yapmak için koşup Washingtondan müsaade almaya kalkışırsan.. One minute derler, Excuse me
Gaza gelme
"SULTAN Yavuz geliyor Sultan Yavuz" diye karşılanmanın fiyakası, harbiden müthiştir...
"İkinci Nasır" olmak, "Üçüncü Abdülhamid" olmak, "Beklenen Mehdi" olmak...
Hepsi de harbiden pek havalıdır...
Katile "Sen katilsin" diyebilme cesaretini göstermek, harbiden takdire şayandır...
"Çekip giderim buralardan" tavrını koymak, harbiden alkışlanacak bir iştir...
Şu mavi göğün altında adını "Kimsesizlerin kimsesi" diye yazdırmak, harbiden az şeydeğildir...
Ama... Fakat... Lakin...
Çıtayı böyle en yükseğe koyarsan...
"Eloğlu" boş durmaz...
Sorumluluğun en büyüğünü yükler o "Kasımpaşa stili"ni yansıtan delikanlı omuzlarına...
Ya da adamı ifrit edecek türden bir "tutarlılık" arayışıyla çıkıverirler karşına...
* * *
Övgüde ölçüsüz "yandaş gazı"na gelirsen...
Mesela şöyle şeyler olur:
Dicle kenarında bir kurt bir kuzuyu kapsa...
Hesabını senden sorarlar...
Yeryüzünde olup biten bütün haksızlıkların hesabı senden sorulur...
Darfur'da katledilen 3 milyon insanın da, Irak'ta ölen bir milyona yakın insanın dahesabını vermek zorunda kalırsın...
Hepsi bu değil...
Bir HAMAS'lı vücuduna sardığı bombayı Tel Aviv'de bir pastanede patlatıp İsrailli 15çocuğu katlettiğinde, "Gel bakalım buraya Davos fatihi" deyiverirler...
PKK, İstanbul'da çarşı bombaladığında...
Kuzey Irak'a sorti yapmak için koşup Washington'dan "müsaade" almaya kalkışırsan...
"One minute" derler, "excuse me" derler...
Yerel seçim dalgasına kapılarak...
Çıtayı tepeye, en tepeye yerleştirirsen...
"Tutsiler", "Hutular"ı katlettiğinde de senden racon beklenir...
Hatta bazıları işi abartıp...
İstiklal Caddesi'nde belediyenin yapmadığı denetim yüzünden, bir binanın tepesindendüşen çerçevenin altında kalıp "ölmeye yatan" zavallıgenç kızın hesabını da sendensorar...
Kısacası...
Bugün sana "Son Osmanlı / Yandım Tayyip" muamelesi çekenlere aldanıp havayagirersen...
Yarın şu "hakkaniyetsizliği bol gezegen"de çıkması kuvvetle muhtemel yenihakkaniyetsizliklere karşı, "Benim için bu gezegen bitmiştir" lafını edinceye kadar tepende boza pişirirler...
"Eloğlu" böyledir...
Bırakmaz ki sonuna kadar "Fatih Sultan Tayyip" olasın...
* * *
Zaferini bulanıklaştırmak, pişmiş aşına su katmak ya da fetih ortamını dalgalandırmak istemem ama...
Bence "yandaşın gazı"na gelmemelisin...
Sana "Yavuz" diyenin...
Sana "Abdülhamid" diyenin...
Sırtında yumurta küfesi yok ki...
"Yandaş", gaz verirken, senin "Tezkere çıkmalı / Türk askeri Irak'a girmeli" diyemücadele ettiğini hesaba katmaz ki...
"Yandaş", gaz verirken, cemaatten aldığın "cesaret madalyası"nı ya da "Washingtonmaceraları"nı anımsamaz ki...
Bu yüzden gaza gelme...
Rüzgára kapılma... Havaya girme...
Yoksa...
Allah göstermesin, yarın öbür gün yine bir "icazet" gerektiğinde...
"Hani sen yumuşak başlı isen de uysal koyun değildin" diye lafı çakıverirler...
İşte o gün...
Bugün sana "Dünya başbakan görsün" diye gaz verenlerin esamisi bile okunmaz...
"Yandaş / mandaş" hak getire olur...
Hürriyet
Ahmet HAKAN
Katile "Sen katilsin" diyebilme cesaretini göstermek, harbiden takdire şayandır...
"Çekip giderim buralardan" tavrını koymak, harbiden alkışlanacak bir iştir...
Şu mavi göğün altında adını "Kimsesizlerin kimsesi" diye yazdırmak, harbiden az şeydeğildir...
Ama... Fakat... Lakin...
Çıtayı böyle en yükseğe koyarsan...
"Eloğlu" boş durmaz...
Sorumluluğun en büyüğünü yükler o "Kasımpaşa stili"ni yansıtan delikanlı omuzlarına...
Ya da adamı ifrit edecek türden bir "tutarlılık" arayışıyla çıkıverirler karşına...
* * *
Övgüde ölçüsüz "yandaş gazı"na gelirsen...
Mesela şöyle şeyler olur:
Dicle kenarında bir kurt bir kuzuyu kapsa...
Hesabını senden sorarlar...
Yeryüzünde olup biten bütün haksızlıkların hesabı senden sorulur...
Darfur'da katledilen 3 milyon insanın da, Irak'ta ölen bir milyona yakın insanın dahesabını vermek zorunda kalırsın...
Hepsi bu değil...
Bir HAMAS'lı vücuduna sardığı bombayı Tel Aviv'de bir pastanede patlatıp İsrailli 15çocuğu katlettiğinde, "Gel bakalım buraya Davos fatihi" deyiverirler...
PKK, İstanbul'da çarşı bombaladığında...
Kuzey Irak'a sorti yapmak için koşup Washington'dan "müsaade" almaya kalkışırsan...
"One minute" derler, "excuse me" derler...
Yerel seçim dalgasına kapılarak...
Çıtayı tepeye, en tepeye yerleştirirsen...
"Tutsiler", "Hutular"ı katlettiğinde de senden racon beklenir...
Hatta bazıları işi abartıp...
İstiklal Caddesi'nde belediyenin yapmadığı denetim yüzünden, bir binanın tepesindendüşen çerçevenin altında kalıp "ölmeye yatan" zavallı
Kısacası...
Bugün sana "Son Osmanlı / Yandım Tayyip" muamelesi çekenlere aldanıp havayagirersen...
Yarın şu "hakkaniyetsizliği bol gezegen"de çıkması kuvvetle muhtemel yenihakkaniyetsizliklere karşı, "Benim için bu gezegen bitmiştir" lafını edinceye kadar tepende boza pişirirler...
"Eloğlu" böyledir...
Bırakmaz ki sonuna kadar "Fatih Sultan Tayyip" olasın...
* * *
Zaferini bulanıklaştırmak, pişmiş aşına su katmak ya da fetih ortamını dalgalandırmak istemem ama...
Bence "yandaşın gazı"na gelmemelisin...
Sana "Yavuz" diyenin...
Sana "Abdülhamid" diyenin...
Sırtında yumurta küfesi yok ki...
"Yandaş", gaz verirken, senin "Tezkere çıkmalı / Türk askeri Irak'a girmeli" diyemücadele ettiğini hesaba katmaz ki...
"Yandaş", gaz verirken, cemaatten aldığın "cesaret madalyası"nı ya da "Washingtonmaceraları"nı anımsamaz ki...
Bu yüzden gaza gelme...
Rüzgára kapılma... Havaya girme...
Yoksa...
Allah göstermesin, yarın öbür gün yine bir "icazet" gerektiğinde...
"Hani sen yumuşak başlı isen de uysal koyun değildin" diye lafı çakıverirler...
İşte o gün...
Bugün sana "Dünya başbakan görsün" diye gaz verenlerin esamisi bile okunmaz...
"Yandaş / mandaş" hak getire olur...
Hürriyet
Ahmet HAKAN