Abdurrahman Dilipak: Bluebeam ve algıları kim, niçin yönetmek ister?

Abdurrahman Dilipak: Bluebeam ve algıları kim, niçin yönetmek ister?

Elipshaber.com yazarı Abdurrahman Dilipak'ın yazısını iktibas ediyoruz

ABDURRAHMAN DİLİPAK: BLUEBEAM VE ALGILARI KİM, NİÇİN YÖNETMEK İSTER?/ELİPSHABER.COM

Şeytan algı yönetimi ustasıdır. Sihir, büyü derken o bugün, daha çağdaş, modern, bilimsel, gerçekçi yöntemlerle geliyor. Deepfake, illüzyon, hipnoz, artırılmış sanal gerçeklik ve blue beam ve benzeri yöntemlerle, basını, bilim adamlarını, toplum mühendislerini, eğitimcileri, sivil toplumu, medyayı, kanaat önderlerini, yaşam koçlarını, psikologları, NLP’cileri, transandantal meditasyoncuları, biorezonans yöntemlerini kullanarak, bilinen hackerlerin yanına birde biohackerleri ekleyerek, hakikati perdelemek için geliyorlar.

Siyaset ve sermaye çevreleri, bir takım cemaatler medya üzerinden kitleleri güdülemek için insanların algılarını yöneterek kendilerine bağlıyorlardı. Bir kez medyum haline getirdiniz mi, ötekiler için bunların akıllarını ele geçirmek artık çok kolay olacaktı, öyle yaptılar ve başardılar. Eğer başarı dedikleri buysa

Oysa kazandıkları sonuçta ateşten ve pişmanlıktan başka bir şey değil. Aslında şeytanın en usta olduğu iş bu algı yönetimidir. İnsanlar gerçek peygamberlere değil, sahtelerine daha kolay inanıyorlar. Bedel ödemeden, çabalamadan, risk almadan, kolay yoldan kazanmak, şeytan ve onun dostları size bunu vaat ediyor.

Ayette ne deniyordu: “Yahudiler ve Hıristiyanlar; biz Allah’ın oğulları ve sevgilileriyiz.” De ki: “Öyleyse Allah sizi niçin günahlarınız yüzünden cezalandırıp duruyor? Doğrusu siz de O’nun yarattığı sıradan insanlarsınız. O, dilediğini bağışlar, dilediğine de azab eder. Göklerin, yerin ve aralarında bulunan her şeyin mülkiyeti ve hâkimiyeti Allah’ındır. Sonunda dönüş de ancak O’nadır.” (Maide 18).

Peki, sonuçta ne oldu. İnsanların çoğu o yalancı peygamberlere inandı. Hz. Zekeriya’yı şehid etmediler mi? Hz. İsa’yı öldürmeye kalkmadılar mı? Hz. Yeremya’yı hapse atmadılar mı? Din ve devlet büyüklerini İlah ve Rab edinmek onlara daha kolay geldi. Bugün de öyle değil mi?

Şimdi, “Project Blue Beam” ile geliyorlar. Bize ikinci yeni bir mavi vatan, mavi gelecek vaat edecekler. Şamanlar mavi gökten süzülerek gelecek gök tanrıyı müjdeliyor. Hz. Musa denizi yarıp gelmişti, şimdi kurtarıcılarımız gökten inecek.

Daha önce Atlantis’i kuran Anunakiler geliyor. Reptilyanlar, Dragonlar geliyor.! Yeni modern bilimsel mitolojik çağa hoş geldiniz. Avatarlar dünyasına hoşgeldiniz!

Bu “BlueBeam projesi” ile artık gökten Mesih’i de indirirler, Mesih’i de. Uzaylılar saldırdı diye yakıp yıkabilirler de. Uzaylılar bir adayı ya da bölgeyi işgal de etti derler. Artık biliyorsunuz, klonlama yöntemi ile klonoid dedikleri insanımsı hayvanlar da üretebiliyorlar artık. Ya da hayvanımsı insanlar da mümkün. Zaten nesneler arası iletişim üzerinden Trans Humanizm Projesi ile kafasına neuralink chipi takılan insan da, maymun da, ya da herhangi bir hayvan entegre oldukları bilgisayarda eşitlenebilecekler.

Adına siborg denilen yeni nesil insan, din, ahlak, gelenek ve biyolojik cinsiyetinden bağımsız bireylerden oluşacak.

Şeytan kendine kul ya da ümmet yapacağı, kendinin kutsanacağı, ilah ve rab konumuna yükseltecek bir toplum yaratmak(!?) istiyor. Bu emele hizmet edecek Siyasiler de onların yeryüzündeki halifeleri olacak. Bunun için “totaliter bir dünya hükümeti” kurmak istiyorlar. “Global Reset” bunun için var. Bill Gates, WEF, Pentagon, CIA, NASA bunun için çalışıyor…

Bizimkilerin her fırsatta birlikte hareket etmekten söz ettikleri “Uluslararası sistem aslında böyle bir şey… 5G, Covıd, Starlinkler, harp, mRNA, iklim ve karbon ayak izi yalanı, LGBT’ye özgürlük hepsi bu gayeye hizmet için hayata geçirilmeye çalışılıyor.

Hedefledikleri şey çok açık ve bunu gizleme gereği bile durmuyor; tek dünya, tek aile, tek gelecek! Siyaset, ekonomi, medya, akademi, STK’ları kullanarak kitleleri manipüle ederek yeni dünya düzenini inşa etmek. Bu yeni dünya şeytanın vaat ettiği din, ahlak, geleneğin, ailenin, yasanın olmadığı bir yeryüzü cenneti, insanın ölümsüz olduğu ve tanrı olabileceği bir dünya.

Bunlar bin yılda bir gerçekleşen kozmik kutup kayması ve binlerce yıllık peridolarla gerçekleşen döngülerin yeryüzünde sebep olacağı korku, panik ve yıkımdan istifade ederek, şeytanın egemenliğinde yeryüzünden yeni bir dünya inşa etmek istiyorlar.

Biliyor olmalısınız; Kur’an-ı Kerimde Tarık suresi var. Tarık yıldızından söz ediyor. “1-3 And olsun gökyüzüne ve gece çakıp görünene! O, gece çakıp görünen nedir bilir misin? Karanlığı delen yıldızdır.” Bu güneşten daha büyük bir yıldız. Hatta bir yıldızlar topluluğu. Batıdan doğup doğudan batacağı rivayet edilir. Bunun niburi, marduk olduğunu söyleyenler de var. Kuran-ı Kerim'de “Tarık”, İncil'de “Wormwood”, Sümer’lerde “Neberu”, Latin Amerika'da “Hercolubus” diye anılan yıldız. 2 uydu, 2 ay, 1 kuyruklu yıldızı olan, Niburi, “Marduk” diye de alınan, dünyaya uygarlığı getirdiğine inanılan uzaylı canlıların olduğu kabul edilen bir yıldızdan söz ediyoruz. “Mu” ya da “Atlantis” gibi geçmiş uygarlıklar ya da mitolojik bir çok hikaye ve tanrıların bu yıldızdan geldikleri de iddia edilir. Bu yıldızın evrenin karanlık bir bölgesinden ve darbeler vurarak geldiği kabul edilir. Bundan sonra da dünyada yer çekimi kurallarının değişmesine yol açacak başka bir yıldız, Şira’nın gelişinden söz ediliyor.

Şeytan ve birileri bu süreçte bir şeyler yapmak istiyor. Bu hadiselerin sebep olacağı yıkım sonrası için bunlar planlar yapıyorlar ve bu iş için çok uzun zamandır çalışıyorlar.

Şimdi “Blue Beam” diye bir “Mavi Işık Projesi” gündemlerinde… Aslında bu konu 1994’den beri konuşulan bir konu. İlk söz eden de Kanadalı Serge Monast isimli biri. Bu proje bir yanı ile uzayla ilgili olduğu için NASA ile ilişkilendirdi, kimi HAARP teknolojisi ile ilişkilendirdi. Sosyal medyada yığınla gökte Mehdi, Mesih, Meryem Ana görüntüsü, uçan daire (UFO) haberi var. Yakında Mesih sosyal medyadan Avatar olarak mesaj veriyor deseler buna inanacak olan da var. Klonoid teknolojisi ile eskiden yaşamış insan ya da hayvanların tıpkısının aynısının tekrar canlandırılması artık mümkün. Tabi eskiden yaşamış birini yeniden canlandıracaksanız, onun ruhu olmadığı için o sadece canlı olacak ama kafasına chip taktığınızda onun hakkındaki bütün bilgileri o kişiye yükleyebileceksiniz. Dini, siyasi, ideolojik önderleri de artık bu yöntemle yeniden hayata döndürmek mümkün.

Yeni Dünya düzeni (New Wold Order) dedikleri şeyi böyle bir ortamda hayata geçirmek istiyorlar. İlki 1650’lere gelirken papalıkla derebeyleri arasında sömürge mirasını paylaşmak için Westefelya anlaşması ile hayata geçirilen ulus devletleri ve uluslararası düzen bugün yenilenmek isteniyor.

İddia edilen o ki, “Yeni Dünya Düzenini yönetenler, monarşileri yıkmayı ve dini inançları yok etmeyi, ulus devletleri ve vatanseverliği sonlandırarak totaliter bir tek dünya devleti kurmayı planlıyor.” Kurmak istedikleri yeni dünya “tek inançlı, tek milliyetli ve tek dilli” olacak. Bu şekilde, Yeni Delhi G20 zirvesinin sloganı olan “Tek Dünya, Tek Aile, Tek Gelecek” sloganı ile bu hedefe yürüyecekler.

Bu süreçte BlueBeam yönteminden büyük ölçüde istifade edecekler. Bu şekilde insanları aldatmak ve korkutmak istiyorlar. Onları kendi ürettikleri gerçekliklere inandırmak için bu teknolojiyi kullanacaklar. Tabi kullanacakları tek yöntem bu değil. Subliminal mesajlar, Lucid Dreamlar, Astral yolculuk, BioRezonans yöntemleri kitlesel ipnoz, her yolu deneyecekler.

Bundan sonra olacak olayları dikkatli bir şekilde takip edelim. Fırtınalar, depremler, şimşekler, kitlesel ölümler, salgın hastalıklar, sel basınları, her şey mümkün. Elektrikler kesilebilir. Bunlar fizikken mümkün şeyler, ama birileri bu hadiseleri kullanabilir ya da bu tehditleri tetikleyebilir, abartabilir.

Şeytanın dostları birçok ihtimali düşünmüşler. Mesela 2017’de vizyona giren ABD yapımı bir film var. Filmin adı; “Uzaydan Gelen Fırtına” ya da “Kozmik fırtına” (Geostorm). Bugün burada yazdığım şeyleri onlar o gün konu almışlar. Bu tehlikelere karı bilim adamları ve ABD insanlığı kurtarmak için var gücü ile çalışıyor. Aslında minareyi çalmaya hazırlananlar, daha önce kılıfını dikmeye başlıyorlar.

Her gözünüzün gördüğü şeye hemen inanmayın derim. Bugünkü modern bilimin, pozitif bilimin açıklamaktan aciz kalacağı hadiselere hazır olun. Feraset sahibi olmak için ayrı bir bilgiye, hakikat bilgisine, vahyin ve risaletin rehberliğine, irfana ihtiyacımız var. Akılsız olmaz ama akıl tek başına hakikatin kaynağı ve ölçüsü değildir, olamaz. Hakikat yolunun yolcularına selam olsun.

Dua ile...