AKP ve Mustazaf-Der'i Karşı Karşıya...
Polis tarafından el üstünde tutulmak için, biz de mi Hayır demeliydik, biz de mi Boykot uygulamalıydık?..
"Sel" gider, geriye "kum" ve "balçık" kalır... "Yangın" olur, "deprem" olur, geriye "harabe" kalır... Peki, YSK"dan geriye ne kaldı?.. "Kocaman bir hiç!.." Önceki günkü gazeteleri görmüşsünüzdür... Manşetler şöyleydi: 72 saate ağır fatura!.. Kaosun bedelini kim ödeyecek?.. Peki bu stresi neden yaşadık? Boşuna gerildik!.. Gerginlik kâr kaldı!.. Elde var kaos!.. Boş yere kriz!.. Kaosa kalkan 11 el, indi!
Gördüğünüz gibi; bütün gazeteler; Ağa ile Kâhya"nın hikâyesine gönderme yapıp; "Biz bu b.ku niye yedik?" demeye getirmişler!..
Evet, boşuna gerildik!.. Evet, "ağır fatura" ödedik!.. Evet, 72 saat boyunca "stres" yaşadık!..
YSK"daki 11 el, gerçekten de "kaos"a kalktı ve ülkeye 72 saat boyunca "azap" yaşattılar.
İlk gün "BDP"nin desteklediği bağımsız adaylardan 7"sinin seçime giremeyeceğini" açıklayan YSK; kararı "protesto" eden BDP"lilerin, ülkeyi "yangın yeri"ne çevirmesinden, Bismil"de İbrahim Oruç adlı bir lise öğrencisinin ölmesinden, mağazaların yıkılıp-yakılmasından, yani "aşırı şiddet" gösterilerinden sonra "geri adım" attı ve dedi ki; "7 bağımsız adaydan 6"sı seçime girebilir!"
KAZANMAK İÇİN YAK!
Tamam, bunu demekle "kriz çözüldü" çözülmesine de, kafalarda oluşan "imaj" ne?..
Bütün millet diyecek ki;
"Eğer başarmak istiyorsan, direneceksin!.. Kazanmak istiyorsan vuracak, kıracak, yakacak ve yıkacaksın!.. Hakkını elde etmek istiyorsan; zor kullanacak, şiddete başvuracaksın!.. Bununla da yetinmeyecek, dağa çıkmakla tehdit edeceksin!
Yoksa, başaramazsın!.."
Kafalarda "böyle bir imaj"ın oluşmadığını hiç kimse iddia edemez!.. Zaten bu imaj oluştuğu için, bazı gazeteler manşet attılar:
"Yaktılar!.. Yıktılar!.. Kazandılar!"
"Devlet teröre boyun eğdi!"
"İyice azıttılar... Nerede bu devlet?"
Peki, böyle bir "imaj"ın oluşmasına yol açan kimdir?... Elbette YSK!..
YSK, sadece "kamuoyu"nun kafasında böyle bir imaja yol açmakla kalmamış, aynı zamanda BDP"lilerin eline de "büyük bir koz" vermiştir!..
Hiç şüpheniz olmasın ki; BDP"li adaylar, belki "miting meydanları"nda açıkça söylemeyecektir ama, "kapalı kapılar ardında"ki toplantılarında "Kürt halkı"na şu mesajı vereceklerdir:
"Gördünüz işte; direnmeyince başarılı olunamıyor... Direndiniz ve kazandınız!.. Seçimlerde de aynı direnci gösterin ve bizleri Meclis"e gönderin!.."
Seçim sürecinde bu "propaganda"yı yapacaklarından, adım kadar eminim!..
Peki, "BDP"li bağımsızlar"ın eline bu kozu veren, devletin yumuşak karnını gösterip, bunun şiddet kullanarak delineceğini, yani "devletin dize getirileceğini" gösteren kimdir?..
Elbette YSK"nın 11 üyesi!..
YSK; "şiddete göre değişen" kararıyla, BDP"lilere "koz" vermiş, "güç" vermiş, "taktik" vermiş ve bir anlamda "BDP"nin ekmeğine yağ sürmüş"tür!..
Göreceksiniz; BDP, bu "koz"u tepe tepe kullanacak, "mağdur edebiyatı"na sarılacak ve Meclis"e "daha çok milletvekili" sokacaktır!..
Yani, "önlenmek istenir gibi" gösterilen BDP, daha da güçlendirilmiştir!..
AK PARTİ"YE KARŞI KIŞKIRTMA!
Bu, olayın bir boyutu...
Gelelim ikinci boyutuna...
Geçenlerde, Akit"in sürmanşetinde bir haber vardı... "Başörtülüye kürsü engeli" başlıklı haberde deniliyordu ki;
"Adana"da Polis Haftası sebebiyle düzenlenen şiir yarışmasında birinci olan Şaziyenur Erdoğan, başörtülü olduğu için kürsüye çıkarılmadı...
Şaziyenur Erdoğan, büyük bir sevinçle katıldığı törende, sahneye çıkarılmayınca gözyaşlarına boğuldu. Şaziyenur"un Polis Haftası dolayısı ile düzenlenen yarışmada birincilik ödülünü kürsüden almasının Emniyet Müdürü Mehmet Salih Kesmez"in talimatı ile engellendiği bildirildi.
Gözü yaşlı öğrenciye ödülü, seyirciler dağıldıktan sonra bir polis memuru tarafından verildi!.."
Haberin devamında, Adana Emniyet Müdürü Mehmet Salih Kesmez"in görüşlerine de yer verdik...
Kesmez diyordu ki; "Resmî bir tören olduğu için böyle bir uygulamaya gittik... Ailenin gönlünü aldık!"
Haberi verdiğimiz gün, "telefon" yağdı Akit"e... "Bu, ne rezalet?" diyordu okurlarımız; "İktidarda AK Parti mi var, yoksa CHP mi?.."
Görüyorsunuz ya;
Bir "bürokrat"ın yaptığı "densizlik"ten, hemen "iktidar" sorumlu tutuluyor!.
Yani, "olgu" başka,
"Algı" başka!..
Sen, istediğin kadar;
"Bir emniyet müdürünün yaptığı densizlikle iktidarın ne ilgisi var?" de!..
Ki, telefon açan okurlarıma; "Ama Müdür Bey özür dilemiş" dedim!..
"Yere batsın onun özrü!" dediler;
"Kim duydu bu özrü?.. Anne duydu, baba duydu!.. Peki, o koskoca alanda, yüzlerce davetli önünde onuru kırılan, hayal kırıklığı yaşayan, dünyası yıkılan genç kız ne olacak?..
Sadece anne-babadan değil, o kalabalık önünde o genç kızdan özür dileyecek ki, kabul edelim özrünü!..
AK Parti, böyle adamları mı Emniyet Müdürü yapıyor?.. Yıllardır aşağılandığımız, horlandığımız, hakarete uğradığımız yetmedi de, AK Parti iktidarında da mı horlanacağız?"
Bu "düşünce"de olan insanlara;
Gel de anlat, gel de "Erdoğan"ın kabahati ne?" de!..
Adam, "Oy verirken, bir daha düşüneceğim" diyor da, başka şey demiyor!..
Haksız da sayılmaz!..
Olayın, "AK Parti" ve "Erdoğan" ile uzaktan-yakından ilgisi yok ama "iktidarın atadığı" bir bürokrat böyle bir "densizlik" yapınca, "fatura" iktidara çıkarılıyor!..
Sizin anlayacağınız;
A.N. Sezer döneminde icat edilen "kamusal alan" saçmalığını devam ettiren bir "bürokrat" yüzünden, AK Parti"nin altı oyuluyor!..
Lütfen dikkat;
Birileri "BDP"nin önünü açmaya" çalışırken, birileri de "AK Parti"nin altını oymaya" gayret ediyor!..
Acaba; "bilerek" mi,
Yoksa "farkında olmadan" mı?..
SALDIRIYA UĞRAYANA GÖZALTI!
Adana"dan söz açmışken, yine Adana"dan, yine Adana Emniyet Müdürü"nden bir örnek daha vereyim...
YSK"nın "veto" kararı üzerine sokaklara fırlayıp "şiddet gösterileri" yapan BDP"liler, bir ara, "Mustazaf-Der" derneğinin "Adana Şubesi"ne de saldırırlar!..
YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ