Ali Cuma ve Firavun Dönemi Hatıraları....
Mısır Müftüsü Cuma Kudüsü Ziyaret Etti ve Cumayı İptal Etti...
Dr. İsam Şaver
Mısır Müftüsü Dr. Ali Cuma'nın işgal altındaki Kudüs ve Mescidi Aksa'ya yaptığı ziyaret basın tarafından "tarihi" olarak nitelendirildi. Tarihi olan her olay şerefli değil elbet. Mısır'ın öldürülen Cumhurbaşkanı Enver Sedat'ın işgal yönetimine yaptığı ziyaret de tarihi olarak addedilmişti. Çünkü daha önce benzeri olmayan bir ziyarette bulunmuştu. Bunun unutulması mümkün değil elbet. Zira bu ziyaretin ardından, yirminci asırda Filistin'in işgal edilmesinden sonra meydana gelen en büyük cinayete imza atıldı. Başından sonuna kadar ihanet kokan Camp David Anlaşması imzalandı. Bu ziyaretle düşmanla ilişkileri normalleştiren Sedat, onunla ilişkileri normalleştirmeyi de meşrulaştırdı. Mısır Müftüsü Cuma ve ondan önce kukla Cifri'nin yaptığı ziyaret de bu rejimle ilişkileri normalleştirmeyi meşrulaştırdı.
Mısır Müftüsü Ali Cuma; Mısır halkı, meclisi, İslami ve ulusal kesimlere karşı kendini savunmak üzere Kudüs ziyaretini yarıda kesip ülkesine döndü. Bu kesimler kendisini sert dille eleştirmekle yetinmedi, bazı Ezher alimleri kendisini Allah'a ve Resulüne ihanet etmekle suçladı; Halk Meclisi yaptığı menfur davranış nedeniyle derhal görevden alınmasını istedi. Fakat Askeri Konsey tarafında kuşatılmış olan meclis devrimin gölgesinde meydana gelen böyle bir cinayete müdahale edebilir mi? Bu ayrı bir çalışmanın konusu.
Müftü Cuma'nın Cuma namazıyla ilgili bir sorunu var. Çünkü Çarşamba günü başladığı ziyareti Perşembe günü tamamlayıp Cuma gününe kalmadan Kudüs'ü terk etti. Sanki bu ziyaretle kazandığı iyilik ve sevabını burada kılacağı Cuma namazıyla tamamlamak istemiyordu. Belki de kendisi, Filistinliler dışındakilerin Mescidi Aksa'yı ancak onu yeniden fethettikten sonra ziyaret etmeleri gerektiğini savunan Kudüs halkıyla karşılaşmak istemiyordu. Sayın müftü kendisini savunmak için ziyaretini yarıda kesti. Ya can korkusu sardı kendisini ya da olası bir fitneden korktuğu için ziyaretini alel acele tamamladı. Bu durum bizi bu zatla ilgili başka bir hatıraya götürüyor. Sayın müftü devrim günlerinde devrik Firavun düşmeden önce Mısır halkına can veya mal korkusu söz konusu olduğunda Cuma namazı için Kahire'deki camilere gitmemelerini tavsiye etmiş ve fetvayı basmıştı. Olaylara karışmayan ve siyasi görüşünü beyan etmeyenlere ise rahatlıkla gidebilecekleri yönünde cevaz vermişti. Bunu da Buhari şehrinde geçen "Cuma namazı can veya mal korkusu yaşandığı durumlarda düşer" açıklamasına dayandırıyordu. Ancak peygamberlerin katilleri tarafından işgal altında olan Kudüs'ü ziyaret etmek kendisini korkutmadı ve bu ziyaret nedeniyle cam ve malının tehlikede olması söz konusu değil. Çünkü kendisi bir peygamber değil. Kendisi işgal rejiminin samimi dostu devrik Mısır Firavunu tarafından tayin edilen sıradan bir memurdan başka bir şey değildir.
Sonuç olarak şunu yüksek sesle ifade etmek istiyorum. Düşmanla ilişkileri ekonomik, ticari, siyasi veya dini açıdan normalleştirmek isteyenlere programlarını Cuma gününe denk getirmelerini öneriyorum. Ziyareti gerçekten Filistin halkı için yaptıklarını iddia ediyorlarsa o zaman Cuma günü bu ziyareti yapıp burada namaz kılan Kudüs halkına ziyaretlerinin gerekçelerini izah etsinler. Ancak ben eminim ki onlar bunu yapamaz. Onlar, Mescidi Aksa'ya ancak korkarak girebilirler. Çünkü onlar, buranın yıkılması için çalışıyor, işgal edilmesine katkı sağlıyor ve Siyonistlerin burayı egemenlikleri altında tutmalarına yardımcı oluyorlar. Ve şu anda gaspçı düşmanla ilişkileri normalleştirmek için işgalcinin konsolosluklarıyla çalışıyor ve ardından sıkılmadan bize "pasaportlarına İsrail'in vizesini koymadılar" diyebiliyorlar. Bu söz doğru olabilir. Ancak kalp mühürlendikten sonra pasaport mühürlense ne yazar mühürlenmese ne yazar?
fiem